This Is Us: Pearsonlar'ın muhteşem dönüşü

This Is Us: Pearsonlar'ın muhteşem dönüşü
Yayınlandığı günden itibaren hayatımızda büyük bir yer kaplayan ve aynı anda bilmem kaç sezonluk onayını alan This is Us 4.sezonuyla döndü; üstelik tıpkı dizinin ilk bölümü gibi ters köşe dolu, izleyenin ağzını açık bırakma garantili baldan tatlı bir bölümle. İtiraf etmem gerekirse üçüncü sezonda ‘Acaba biraz uzattık mı?’ dediğim anlar oldu ama dizi öyle bir döndü ki, dediklerimin hepsini geri aldım.

This is Us öyle bir dizi ki, duygusallığın mizahla, kuvvetli aile bağlarının özgürlükle, sevginin nefretle dünyanın en güzel karışımı gibi. Bu diziyi izlediğimde bize yıllardır drama diye izletilen diziler geçiyor gözümün önünden ve moralim çok bozuluyor zira yerli ekran da elbette en az This is Us kadar güzel dizileri hak ediyor, üstelik eskiden daha çok vardı bunlardan. Son zamanlarda beni bu dizi kadar etkileyen bir tek İstanbullu Gelin oldu açıkçası. Orada da şahane bir denge ve hayatın çok içinden olma hali vardı. This is Us’ın yerli ekran uyarlaması olan Bir Aile Hikâyesi maalesef benim için bu hislerin yakınından bile geçmedi. Kötü değil, tatlı bir dizi ama orijinalinin çok temel noktalarını kaçırıyor ve ancak This is Us’ın kendisinin izlenmemiş olduğu durumlarda etkili.


Ne biçim de özlemişiz

Şimdi gelelim dizimizin yeni sezonuna. Üçüncü sezonu kafamızda bir sürü soru ile bırakmıştık ama yeni sezon tam oradan başlamadı. Aslında hiç oradan başlamadı da, yine de bir takım soruların cevabını gelecekten doğru izleyerek aldık. Dizinin genel tarzı da bu zaten.

Jack’in savaş sonrası ruh hali ve Rebecca’nın ailesi ile ilk tanışması muhteşemdi. Jack zaten onunla tanıştığımız ilk andan beri muhteşem ve böyle düşünmemizin sebebi onun bize kusursuz anlatılması değil. Tam tersi, Jack hataları ve zaaflarıyla bize öyle bir tarif edildi ki, onu sevmemek kimse için bir seçenek değildi.

Daha önce hiç tanımadığımız karakterler de gördük açılışta ve hepsinin hayatımıza nasıl dâhil olacağını da yine aynı bölümde anladık. Dünyanın en güzel ‘Haaaa, o muymuş?’ sorusunu This is Us sevenler zaten sıklıkla yaşar, yeni sezon açılışında da öyle oldu.

Geçen sezon doğumunu izlediğimiz Jack Jr.’ın geleceği bölümün en güzel sürprizlerinden biri oldu. Çocuk sanki yanımda oturuyormuş da ‘Aferin, deden de böyle olsun isterdi’ diye sırtını sıvazlamışım gibi hissettim kendimi. Abartı değil, zorlama değil, ‘Yok artık’ dedirten rastlantılar değil anlatılan, en doğal haliyle hayatın ta kendisi.

Pearsonlarla yeni bir sezona biz hazırız. Siz de hazırsanız gelin birlikte izleyelim. İyi seyirler dilerim.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER