Ufak Tefek Cinayetler: Merve, yapma dedim...

Bir yelkene koy beni, al götür uzaklara...
Kerim Adil Sağlam herkesin tahmin ettiği gibi ikinci sezon planı olarak sonradan eklendi hikayeye. Biz bu zamana kadar Merve Aksak’ı (Aksak diyorum ama kusura bakmıyorsunuz umarım K.A.S. Bey?) mantığı ile hareket eden, duyguları değil de çıkarlarını ön plana çıkan bir kadın olarak gördük. Onu aldatan, üstüne bir de liseden hiç de güzel bir geçmişi olmayan arkadaşı ile aşk yaşayarak çocuk yapan eşi söz konusu olduğunda bile hırsları doğrultusunda hareket etti. Evet, düştü ama yeniden kalktı. Hırsını, planlarını, hayatına çizdiği yol haritasını biz her daim hissettik. 2. Sezonun ilk bölümüne kadar…

Kerim Adil Sağlam, geçmişten öyle bir rüzgar estirdi ki Merve bile savruldu. Onu daha önce görmediğimiz hallerde, ruh durumlarında gördük. Herkes gibi beni de en çok göz dolmaları, yutkunmalar, başka yere bakma çabaları ele geçirdi. Kerim, zaten baştan ayağa aşık bir adam. Şu an bir planı varsa bile bu asla değişmeyecek bir gerçek. Merve her ne kadar Kerim'in karşısında dimdik durmaya çalışsa da, ayakkabılarını fırlatıp yere çökerek ağlayacak kadar dağılmış durumda.

Kerim, ömrünü yitip giden bir aşkın gölgesinde yaşamış. Bir imparatorluk kurmuş kurmasına ama hayatını o yol kenarında durdurmuş. Kırmızı araba uzaklaşırken içinden verdiği sözlerin her birini ise tek tek tutmuş. Öyle bir döndü ki Sarmaşık’a, kim olsa sarsılırdı karşısında, Merve de öyle yaptı, sarsıldı. Merve’nin Kerim’i terk etme nedeni Kerim’in babasının batması ve Serhan Aksak gibi bir planı olması olarak yansıdı. Okuduğum yorumlar altında başka bir neden olabileceğini belirtse de benim için bu gerekçe yeterli. Bize bir sezon boyunca aktarılan Merve, birini bırakıp yoluna devam edebilecek biri. Tek bir kısım aklımda oturmuyor. Merve, Kerim’in yoktan var edebileceğini tahmin ederdi, gerekirse onunla her şeyi yeniden kurardı. İkisinin de karakteri buna çok uygun. Risk alacak biri olmadığı için mi yoksa gerçekten düşünüldüğü gibi altından başka bir neden mi çıkacak bilinmez. 

Kerim, Merve’ye adımlarını fazla emin atıyor. Merve hemen indirmez zırhını, daha yeni sürdü kırmızı boyalarını ama elbet bir yerde aşka yenilecek. İşte o an için her şeye değer; bütün uzatmalara, engellere, vur kaçlara, saklambaçlara… Merve’nin aşka teslim olduğu o anı görmek için saatlerce diğer karakterlerin dramalarını izleyebilirim, sonunda çok pişman olduğunu kabul edecekse eğer, hepsine vardım. 

Çünkü… Merve, yapma dedim...

Her haliniz olay...

Hikayenin genç kısmı kalbimde öyle bir ritim bozukluğu yaratıyor ki, o kadar olur. 

Genç Kerim, Adil Sağlam olmadan önce de fazla gözü karaymış. Fazla eğlenceli ve fazla uçarı olması dışında gözünü de sakınmayan biriymiş. Merve ile birbirlerine uyumları tam da bu sebeple son derece etkileyici olmuş. Ruh ikizi durumlarına fazla fazla inanan biri olan benim tabii ki tam kalbime geldi ok. Sinema sahnesine ayrı, balık temizleme sahnesine ayrı kalp bıraktım ama hiçbiri o maç sonrasında öpüşme değildi. Kerim’in Merve’nin kanını bilmesi o kadar net yansıyor ki. Bir bakışı, bir gülüşü, bir öpüşü yetiyor. 

Ali Gözüşirin’in ilk işi olmasına rağmen Osman Sonant gibi bir oyunculuğun gençliğini bu kadar güzel canlandırması takdir edilesi. Tülin Yazkan hakkında konuşmuyordum dahi, ne kadar iyi olduğu ilk sezondan beri konuşuluyor. Aslıhan Gürbüz ve Osman Sonant kimyasına mı erisem, Ali Gözüşirin ve Tülin Yazkan uyumuna mı şaştım kaldım. Keşke Merve’nin genç halini görmesi gibi, Kerim’in de genç hali ile konuştuğu bir sahne çekilse de dördü aynı anda aynı karede olsa. Seyirlik şölen olur. 

Yaşananlardan çok eksik kalmışlığın can yaktığı çiftlere özel bir ilgim var. Hele de yıllar öncesinden çıkıp gelirse içlerinden biri… Kerim ve Merve'nin hikayesi 18 yıl öncesinde de, günümüzde de fazla dikkat çekici. Umarım doya doya izler daha çok yazılarda buluşuruz.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER