Adı Efsane: Ustam bizim bi' gençliğimiz vardı?

Adı Efsane: Ustam bizim bi' gençliğimiz vardı?
Bölümü izlerken seyirci eşittir Ali. (Temsili değildir.)
Hani garip bir hareket, tavır gördüğümüzde deriz ya “Sende bir haller var.” diye, hem hayatta hem de ekranda bir haller var. Havaların sıcağından mı Temmuz’un yüzyıllık suçluluğundan mı bilmiyorum, bir şeyler olmuş diziye. Dün akşam, zorunlu bir aranın ardından, yeni bölümleriyle ekranlara geri döndü Adı Efsane. Sanırım döndü yani. Çünkü ben Adı Efsane izliyormuşum gibi hissedemedim. Kanal aynı, oyuncular kısmen aynı ama yeni bir dizinin başlamadığına eminiz miyiz? Ben değilim de, o sebeple soruyorum.

İkinci Devre yayınlanmadan bir hafta önce neler beklediğimi anlattığım bir yazı yazmıştım, ekran başına geçtiğimden beri –en kibar şekliyle- kendi saflığıma gülmekten öldüm. Siz de gülmek isterseniz şuracığa iliştiriyorum o yazıyı da…


Evet, eksiğiz. Evet, kalanlarda da herkes kendi hayatını/yolunu bulmaya çalışıyor bir şekilde. Evet, insanlar değişir, büyür, içinde oldukları durumlar onları farklı yerlere savurur ama karakterlerini ya da şereflerini kaybetmezler bunlar olup biterken. İçlerinde daha önce barınmamış duygular, davranışlar gökten zembille inmez.

Bütün bitişleri, gidişleri ve başlangıçları kenara alarak söylüyorum; ne Fikret, Hakan’la seçmeler yüzünden takışır ve ona bağırır; ne Hakan taksiden inen tanımadığı bir kıza durup uzun uzun –inceleyerek- bakar; ne Ali, Hakan onları bekletti diye anlamadan dinlemeden “bağırarak” ondan hesap sorar ya da Fikret tehlikeli bir yerdeyken susar. Ne de Tayfa, Hakan’ın çektiği dertlerden bihaber olur. Biz bu çocukları birbirlerine destek çıkarken, içlerinden biri düştü mü diğerleri elini kavrarken tanıdık. Daha seçmeler yapılırken Sadık ve Hakan’ın bir yerde, Fikret ve Ali’nin bir yerde form doldurmasıyla “Bu daha başlangıç, bakın görün size daha neler izleteceğiz.” dediyseniz, ben yedim de geldim.

“Arkada adam bırakmak yok!” diye bas bas bağıran Tayfa şimdi sırf maddi durumları sıkışık diye, basketbol seçmelerini Hakan kazandığı için yüz çevirmez birbirine. Ben, Tayfa’yı birbirlerine kenetlenmişken tanıdım, bildim. Onlara olan inancımı yitirmek istemiyorum. Hiçbiri yeni bölüm boyunca izlediğimiz şeyleri yapacak insanlar olarak anlatılmadı, gösterilmedi bu zamana kadar.

O zaman şimdi biz yirmi bölüm boyunca hayal mi gördük? Ya da bu izlediğimiz 21. bölüm karakterlerden birinin kabusu mu? Hakan trafik kazası geçirdi ve komada, değil mi? Ya da aslında Fikret, turuncu bir Japon balığıymış; Hakan da tuzlukmuş mesela...

Liseden mezun olmamış gencecik çocukların, -bakın çocuk diyorum- bu kadar derdin içine ittirilmesine anlam veremiyorum. “Dünyadaki bütün olağanüstü olaylar Amerika’da olur” Hollywood filmleri gibi herkesin Hakan’ı suçlamasını, ona kızmasını anlayamıyorum. Bu çocuk size ne etti ya? Tavuğunuza mı kışt dedi? Hadi arkadaşlarını bir yere kadar anlayayım, bence mümkün değil ama hani anlamış gibi yapayım, kulübün kapısındaki güvenlik bile azarladı çocuğu. Dayıcım bir dur Allah’ını seversen, zaten ortalık karışık!


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER