İstanbullu Gelin 16.bölümüyle sezon finaline girerken
bölümün son sahnelerini ancak flu olarak izleyebildim zira Aslı Enver’in
söylediği Deli Kızım Uyan’ı dinleyip de serinkanlı kalabilecek birisi değilim,
bildiğin ağladım.
Umarım bir an önce dönersin
Canımın içi, dünyalar tatlısı
Süreyya’nın Faruk ve Begüm’le ilgili gerçekleri, en zayıf, en kırılgan, hayata
en küskün olduğu anda, hayatının en acıklı yapbozunu çözerek öğrendiği ana Aslı
Enver’in sesinden Deli Kızım Uyan’ın yakıştığı kadar yakışan başka bir şey
olabilir miydi bilmiyorum. Uzun zamandır
bu kadar güzel bir müzik-sahne uyumu görmemiştim. Orada dinlediğimiz şey dünyanın
en güzel sesi değil, yaşadığı onca zorluğa rağmen hayata tutunmuş ama bu kadarı
ona bile fazla gelen Süreyya’nın kendine söylediği şarkıydı. Dizilerde oyuncular
şarkı söylediğinde ‘Aaa,sesi ne güzelmiş’ ya da ‘Ne gerek varmış?’ diyoruz
mesela, bunda öyle olmadı. Müzikle nefes aldığını bildiğimiz Süreyya, acısını ancak
böyle anlatabildi ve biz de buna şahit olduk. Her zamanki gibi samimi, şeffaf
ve güçlüydü, geldiği gibi kemanını alıp giden Süreyya taş oldu oturdu
yüreğimize. Yazanın, oynayanın, çekenin ellerine sağlık.
İşte şimdi ikiniz de daha güçlüsünüz
Bölümde beni benden alan bir
diğer sahne de İpek ve Süreyya arasında geçen konuşmaydı. Süreyya’nın
kaybettiği bebeğinin eşyalarını İpek’e götürmesi, ‘Yeğenim bana teselli,
hepimize ilaç’ demesi, sesindeki samimiyet, bakışlarındaki acı, İpek’in taş
olduğuna inandığımız kalbinin ilk defa gerçekten yumuşadığını görmek çok
etkiledi beni. Yan yana duran iki kadın arasında mesafe bazen dünyanın en dik
yokuşu ama daha güzel bir dünyanın temeli de birbirini anlayan iki kadın. Kız
kardeşlik öyle kıymetli bir konu ki, sırf bu sahne için bile bir kere daha
sevdim İstanbullu Gelin’i. İpek’in hayatında ilk defa kötülük yapmaktan vazgeçtiği
sırada bile bu kadar büyük bir hasara yol açması ise kabul etmek zorundayım ki
bu kez onun suçu değildi elbette.
Dizi sezon finaline arkasında sadece
Süreyya’nın gidişini değil, başka bir sürü soruyu da bırakarak girdi. Adem’in
bir Boran olduğunu öğrenen Fikret ne yapacak? Adem’i çok güzel bir sabırla
seven, onun kaybolup gitmesine izin vermeyen, onu belki de annesinden bile iyi
tanıyan Dilara, Süreyya’yı mı Adem’i mi seçecek bu savaşta? Emir çok sevdiği Faruk’un
babası olduğunu öğrenince ne yapacak? Bayılarak izlediğim ilk sezon için ekibe
çok teşekkürler. Yeni sezonda görüşmek üzere iyi seyirler dilerim.