13 Reasons Why: Kelebek Etkisi

Kelebek Etkisi
Sıra Clay’in kasetine geldiğinde nefesimi tuttum. Şimdi şurada anlaşalım, Clay biraz dengesiz bir çocuk. Nerede, ne yapacağını kestirmek, ya da bazı zamanlarda ne hissettiğini yüzünden anlamak pek mümkün değil. O yüzden bir yanım Clay’in de gerçek bir şeyler yapmış olma ihtimalini hiç es geçmedi. Herkesin ısrarla “Sen daha ona ne yaptığını bilmiyorsun.” diye diye manipüle etmesi değildi o ihtimali boş geçmememin nedeni, bizzat Clay’di. Ancak sıra ona geldiğinde ve yaşananları izlediğimde şüpheye hiç mahal vermeden Clay’e artı birimi yazdım. Hannah’nın da kabul ettiği gibi Clay’in ne yapacağını bilmemesi onun suçu değildi. Hannah’dan hoşlandığını, konuşulan şeylerin umrunda bile olmadığını söyleyememesi de… Söyleyebilseydi işler değişir miydi, Hannah hayatta olur muydu, kimsenin cevabını veremeyeceği bir soru bu… Fakat söyleyemedi diye Clay’i de suçlu görmek, bilemiyorum, ben içime sindiremiyorum. Eğer illa bir şeyler yaşamak istiyorduysa Hannah da adımlar atmalıydı bana göre dedikten iki saniye sonra Hannah anlattı. “Sorun sen değildin, bendim.” dedi. “Seni mahvedemezdim.” dedi. Bölümün başından itibaren Hannah’nın siluetine karşı gerçekleştirdiğim monolog, şöyle gelişti:

“Konuşsana Hannah! Öylece bir adım beklemek yerine en azından elini uzatsana! Yapma Baker! Kalbinden geçeni ağzından çıkan kelimelerle kamufle etme! Hayır, hayır, git deme! Clay bu, Tanrı aşkına, ne bekliyordun Hannah, tabi ki gidecek, seni incittiğini sanıyor. Ah Hannah, yaptığın yanlışlar ortamızda duruyor ama tüm bu şeylerin içinde en yanlış olan tam karşında sessizce gözlerine bakıyor. Bunları Clay’in yüzüne bakarak söylemeliymişsin, sen gitmeden önce duysaydı, saçmalıktan ibaret olan o düşüncelerini bir kutunun içine hapseder, elini hiç bırakmamak üzere tutardı. Adım Hannah, bir adım sonra bir adım daha… Keşke yapsaymışsın!”

Bryce ile olanlar hakkında konuşmayacağım. Daha doğrusu konuşamayacağım. Yalnızca bir cümle, Hannah’a söylediğim tek şey şuydu o bölüm bittikten sonra:

“Seni tanıdığın şanslar bitirdi Hannah Baker…”

Herkes kendi yarattığı kaosunda yaşar. Yaptığımız veya yapmadığımız seçimler ya buz olur yakar ya ateş. Hannah Baker, kendisini hangisinin yaktığını bile anlayamadan kaçmayı tercih etmişlerden. Evet, bir seçenek fakat sebebi ne olursa olsun tercih edilmemesi gereken bir seçenek… Ama seni anlıyorum Hannah! İnan, anlıyorum. Yalnızca 15 dakikalığına haberleri izliyorum mesela, o zaman anlıyorum. Sokağa çıkıyorum, insanlara bakıyorum, hızlı olmak, yetişebilmek, değişen tüm bu evrene ayak uydurabilmek adına kimsenin gözlerine bakmadan, anlamsızca kelimeleri yan yana dizmekten başka bir şey yapmayan insanlara, en çok o zaman anlıyorum. Toplu taşıma kullanırken, tedirgince, şüpheyle birbirimizi süzdüğümüzde anlıyorum… Çok sevdiğim o arkadaşım sadece kendini düşünerek hareket ettiğinde anlıyorum… Bir an, şahit olduğum bir olay sonucunda aklıma Gülten Akın’ın şu dizeleri düşüyor misal: “Ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya…” Ekliyorum: Artık o kimseler, vakti olsa bile anlamak istemiyor zaten Sevgili Akın!” Sonra yine seni anlıyorum Hannah.

Ben kendi ateşine yanan pervane direnip duruyorum şuracıkta, benimle birlikte direnenler çoğunlukta… Ama seni anlıyoruz Hannah Baker… Haklı bulmasak da anlıyoruz…

Belki biraz acımasız bir dille ama anlatmaya çalıştığı şeyi pür bir netlikle anlatıyor 13 Reasons Why… Tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir riski göze alarak, korkusuzca… Çünkü öylesine izleyemeyeceğiniz noktaları açıkça önünüze sunduğunda usanmadan tekrarladığı şeyin bilince varılacağının farkında. Bu kadar söze ne gerek aslında bakıldığında… Fikrimce üstüne kurulacak tek bir cümle bile yeterli olur hissedilen her duyguyu anlatmaya…

Dokunduğumuz her hayatta parmak izimiz kalır.

Bıraktığımız izlerin ve ne kadar derine indiğimizin farkındalığıyla yaşayacağımız önümüzdeki günlere…

Sevgiyle…



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER