13 Reasons Why: Kelebek Etkisi

Kelebek Etkisi
İnsanı en çok beklentileri üzer Hannah. Onlardan beklediğin küçücük şeyler yordu, yıktı, kesti senin yaşamını. Beklediğin gibi olmadığını hissettiğin ilk an kaçıp kurtaramadın ya kendini onlardan, hep o son şansı tanıdın ya birilerine, kalbinin çekirdeğinde bir kelebek kanatlarını çırptı yakarırcasına. Etrafında dönen o kasırgaya da senin kelebeğinin kanat çırpması sebep oldu. Kendi kelebek etkini kendine yarattın. Onlar hep suçlu Hannah Baker, ama onlardan önce sen kendinin sorumluluğundaydın ve bunu hiç fark etmedin. En acısı da buydu nezdimde senin için…

Tabi bir yerden sonra olaylar kontrolden çıktı, kabulüm. 17 yaşında bir genç kızın kaldırabileceğinden, tepki koyabileceğinden ya da yok sayabileceğinden çok daha fazlasına dönüştü yaşananlar. Jessica’nın ikinci kaseti… Her şeyin beyin odacıklarından serbest kalıp üzerine üşüşmesi ve Jessica’ya yapılan istismar… Zaten net olmayan bir anın tamamen bulanıklaştığı zaman…

Biri demişti kim hatırlamıyorum: “Hannah bizden, bir lise öğrencisinden farklı bir şey yaşamadı.” Belli bir bölüme gelene kadar katılmıştım bu cümleye. Zorbalıksa zorbalık, evet, olmaması gereken bir şey, evet yaşarken insanı içten içe çürütüyor fakat kendimizi kandırmanın da bir manası yok. Hangimiz yaşamadık? Hannah ile benzer şeyler değil belki ama hangimiz kendini parasından, egosundan ya da etrafındakilerden sebep ile güçlü sanan o popülerlerin diline pelesenk olmadık? En basiti, en çok karşılaştığımız o örnek; çalışkan bir öğrenciyseniz, lakabınız her daim bellidir. İnek. İlla Hannah’nınki gibi örneklere gerek yok yani bu da bir çeşit zorbalık. O yüzden evet, katılmıştım ve Hannah’nın insanları ve söylediklerini umursaması yüzünden, kırılganlığından sebep o son noktaya geldiğini düşünmüştüm. Ancak Jessica’nın ikinci kasetinden sonra bu bakış açısı haliyle değişti. Çünkü işin rengi değişti. Yaş, din, dil, ırk ne olursa olsun, vicdanı olan her insanın altında ezileceği yükler belirdi.

O noktaya kadar kaşlarım çatılmış bir şekilde Hannah’ya insanların düşündüklerinin ve söylediklerinin bu kadar önemli olmadığını fısıldıyordum.

“Bırakmalıymışsın Hannah! İnsanların ne düşündüğünü bunca önemsememeliymişsin... Çünkü onlar konuşur. İyiyi de yapsan kötüyü de, konuşacaklardı. Ve sen tozdan geldiğinin bilincinde olan sadece kendi aklının tilkilerini dinlemeliymişsin.”

Sonrası yakarış oldu.

“Bir şeyler yapmalıymışsın Hannah! Kendin için, zarar gören insanlar için… Onlar yoluna taşları dizerler. Sen gerekirse tekmelerini savura savura oralardan geçmeliymişsin. Öyle durmamalıymışsın Hannah! Bağırmalıymışsın…” 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER