Poyraz Karayel karakterlerinin
tamamı üç sezonluk seyir süremiz boyunca gözlerimizin önünde büyüdüler,
olgunlaştılar, başladıklarından bambaşka yerlerde buldular kendilerini ancak
aralarında en çok değişeni elbette Songül’dü. Bir çocuğu olsun da Umman servetinden
nasiplenebilsin diye çıktığı ve bu uğurda yapmayacağı hiçbir şey olmadığını
gördüğümüz yolu, herkesin bir şekilde kaybettiği bir oyunun tek kazananı olarak
bitirdi.
Kocası Sadreddin’den zerre ilgi
ve sevgi görmeyen, bir şekilde gençlik hayallerinin peşine kapılıp okulunu
bırakan, neler ummuşken neler bulduğuna bakıp şaşıran bir kadındı Songül. Hem
Ayşegül’ü hem Sema’yı feci halde kıskanan, Sadreddin’in Bahri Baba’nın yerine
geçebileceğine asla inanmayan ve gözünü entrikadan sakınmayan, kolaylıkla kötü
kalpli diyebileceğimiz bir kadın. ‘Benim bir bebeğe ihtiyacım var. Bu anne
olmayı istemekten farklı bir şey. Benim bir bebeğe ihtiyacım var.’ cümlesiyle çıktı
o hırs ve entrika dolu yola. Sadreddin’le Bahri Baba başta olmak üzere herkesi kandırdı,
bebeği Hasan Yağmur’u bile sevdiğine inanmadığımız anlar oldu. Sadreddin’den
normal yollarla boşanamayacağına kanaat getirip ona bir sevgili buldu, onlar
birbirlerine gerçekten aşık olunca delirdi, sonunda gencecik kızın da hayatını
kararttı. Herkesin aşk ve fedakarlıktan mütemadiyen gözlerimizi doldurduğu bir
dizide bunca hareketi üstüne Songül’e çok kızabilir, ondan nefret edebilirdik,
yapamadık. Songül’ün ne olursa olsun çok renkli bir karakter olması, hele bir
de her şartta özene bezene sakladığı ve en kritik anlarda ortaya çıkarttığı
mizah anlayışı bizi ona bağladı. Başkalarında çok saçma duracak her şey Songül’e
eninde sonunda yakışıyordu ve bize de buna sevinerek şaşırmak düşüyordu.

Geçtiğimiz sezonda Poyraz’ın eski
karısı ve bir ara Sadreddin’le ilişki yaşayan Begüm tarafından bıçaklanırken
bıraktığımız Songül, üçüncü sezona en taze giren isimdi. Bir kere üniversiteye
başlamaya karar vermişti, sonra silkinip kendine gelmiş ve onu hayatın tüm
çelmelerine hazır hale getiren gücünü bir kere daha fark etmişti. Tuttu bir
flört buldu kendine (ki sonra tıpkı İpek gibi olan bir de Fatih’e oldu), kocasını
aldattığı için kızacağımıza daha önce hiç sevilmediğini farkedip üzüldük ona. Kaderin
bir takım cilveleri sonucu kurşunların önüne atlayarak ölümden kurtardığı
Sadreddin ile araları düzeldi sonunda, Bonnie ve Clyde’dan sonraki en suçlu
çift oldular. Bahri Baba ölümünden önce babalığı Sadreddin’e bıraktı, alemin
kraliçesi de haliyle Songül oldu. Sanki yıllardır bunu bekliyormuş, bugüne
çalışıyormuş gibi bir an bile yadırgamadan giydi üzerine elbiseyi. Herkes için
endişelendik finalde, herkes için gözümüz arkada kaldı. Songül hariç. Hepimiz biliyoruz
ki Songül her koşulda hayatta kalabilen bir süper kahraman. Dinmiş kötülükleri,
Hasan Yağmur’u ve Sadreddin’i ile mutlu bir ömür dilerim kendisine. Yazan Ethem
Özışık’ın da, oynayan Ece Özdikici’nin de ellerine bin sağlık. İyi seyirler.