Bin kere söylense de klişe
olmayacak ve her seferinde doğruluğuna hayran kalacağım replikler elbette Selvi
Boylum Al Yazmalım’dandır. Filmin sonunda Samet, koca kırmızı kamyonu ile çok
havalı görünen ve ona oyuncaklar alan uzun boylu adamı değil, baba bildiği
Cemşit’i seçince bir kere daha anlarız sevgi neydi. ‘Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu. Sevgi
emekti.’ Bir çocuğun doğumuna hasbelkader aracılık etmiş olmak değil, ona
bakmak, ateşi çıktığında doktor doktor gezmek, o büyüyünce binsin diye
salıncağın demirlerini boyamak ve o mutlu olsun diye gözünün içine bakmaktı
sevgi.
Poyraz Karayel’in en etkileyici dertlerinden
birisi olan baba oğul hikayeleri de bize tam da bunu anlatıyordu aslında. Öz
oğlunu koruyamadığı için kızı Ayşegül’ü de uzaktan sevmek zorunda kalan Bahri
Umman’ın, bir sürü insan için nasıl Bahri Baba olduğunu tek cümleyle anlatmak gerekse
bunu seçerdim. Sadece Sadreddin’le Ayşegül’e değil, Taşkafa’ya, Zülfikar’a,
Ümran’a, İsa’ya, Poyraz’a, Sinan’a ve hatta koskoca Albay’a nasıl babalık
yaptığını en güzel bu cümleyle anlatmak isterdim. Aile olmanın temelde kan bağıyla zerre alakası
olmadığını ve bir insanla gerçek bir bağ kurmanın tek yolunun ona emek vermek
olduğunu bir mafya babası üzerinden anlatmanın tuhaflığına inat, neden Bahri Baba’yı
sevmelere doyamadığımızı anlamayan kimse kalmayana kadar duvarlara yazmak
isterdim.
Onları ihbar edip çeteyi
çökertmek üzere aralarına karışmış, hepsini göz göre göre kandırmış bir polisi
affedip onun canını bağışlayan bir adamdır Bahri Umman. Apartmanı kentsel
dönüşüme kurban giden Albay’ı, kocasından şiddet gören Ümran’ı, onun oğlu İsa’yı
evine yerleştirmiş, başkasından çocuk yapıp oğlu Sadreddin’i kandıran Songül’ü
ne olursa olsun kabul etmiş, o çocuğu canından öte torun bilmiş bir adam. Yarım
saat önce cinayet işleyip, yarım saat sonra elinde güllerle eve gelen, onlarca
kişinin ölüm emrini gözünü kırpmadan verip aynı gün ‘Gözüne uyku giriyorsa;
boğazından lokma geçiyorsa; sen, sende olduğun sürece aşık değilsin.’ cümlesini
kuran, dahası bizi her hecesine inandıran bir adam. Hayatları bin bir türlü
yara içinde geçmiş Zülfikar ve Taşkafa’ya öz babalarından bin kat daha çok
babalık yapmış, hepsinden zoru olan kız babası olma sınavından Sema ile yıldızlı
pekiyilerle geçmiş bir adamdır, hepsinden çok bir babadır. Yazan Ethem Özışık’a
da, oynayan Musa Uzunlar’a da bin teşekkür. Bir an önce tekrar karşılaşmak dileğiyle.
*Bahri Baba'yı en iyi anlatan şarkı hep 'Nereden bileceksiniz?' gibi geldi bana, onu izlerken hep bu çaldı kafamda.