Ölümüne Kankayız!!
01 Aralık 2014
Celil | Kurt Seyit ve Şura İstanbul
Kafa Boşluğu
Göçün ortasında birbirine daha sıkı bağlanan iki dosttu onlar… Kurt Seyit ve Şura’nın Celil (Ushan Çakır)’i, daha okul yıllarından itibaren Seyit’in en yakın dostuydu. St. Petersburg’un görkemli hayatında da zorlu savaşların cephesinde de göçle geldikleri İstanbul’da da hep birbirlerine sığındılar. Her ne kadar onu, Seyit’in dostu olarak tanısak da Celil de kendi hikâyesinin kahramanıydı.
Celil’i, Petersburg’un karla kaplı, büyülü bir gecesinde, masallardaki gibi bir davette esprili kişiliği ile tanıdık. O, daha ilk andan izleyiciyi kendisine çekti. Bolşoy balesinin baş balerininin bu adama aşık olması tesadüf olamaz herhalde. Tabi ki yanında böyle bir kadının olmasının etkisini Celil’de de görüyorduk. Rahat tavırları, her durumdan eğlence çıkaran kişiliğinde muhtemelen aşk hayatındaki mutluluğun payı vardı. Tatya’nın zamansız ölümü ile Celil’in dibe vurması da bu yüzden. Tatya’dan sonra çok kez de onun gözyaşlarını gördük. Hayatının kadınını kaybetmiş bu adam, teselliyi alkolde aradığı dönemde, ne yanı başındaki Pedro’nun düşmanlığını fark etmişti ne de Kırım’dan nasıl göç ettiğini. O dönemlerde Güzide’nin kendisine olan aşkından haberi yoktu. Olsa da zaten ilgilenecek durumda değildi. Lakin kendisi Tatya’yı tüm yüreğiyle sevmiş bir adamdı, evlilik planları yaparken ihtilalin çıkmış olması ertelemelere yol açmışken üstüne yaşanan karmaşada sevdiği kadını da kaybetti. Tatya’nın ölümünde, bu yolculuğa çıkmalarının hata olduğunu düşünüp durumu kendine mal ediyordu. İstanbul’da Seyit’le karşılaştıklarında, bu kez arkadaşını bulunduğu durumdan çekip çıkarma sırası Seyit’e gelmişti ve o da bunu başardı. Kendi kaderine küstüğü için kendini hep başkalarının hayatına ve ülkesine adayan Celil, Alya’yı koruyabilmek için sahte bir evliliğe imza atacak kadar kendinden vazgeçmiş, iyiliksever bir insandı.
Celil, olayların ne kadar içinde olsa da bir adım geride duran temkinli bir karaktere sahipti. Kurt Seyit’in aksine geliştirdiği bu tavrı, çoğu zaman dengeyi sağlayan bir karakter olmasını sağladı. Şura ve Seyit’in arasındaki dengeyi de onun sağladığı zamanlar oldu. İki sevgilinin, birbirlerini dinlemeyip çevrelerinden kaynaklı yanlış anlaşılmalar sayesinde ayrı düştükleri zamanlarda Celil’in elçiliği devreye giriyordu.
Kurt Seyt ve Shura kitabında Celil’in hikâyesi Kırım’da bitiyordu; iyi ki de dizide bitmedi ve Celil’i gibi birini tanıdık. Güzide’nin aşkı ne kadar büyükmüş ki sonunda sevdiği adamla kaderi birleşti. Üstelik en az sevdiği kadar sevilerek. Kitapta hikâyesini okumadığımız bu iki sevgilinin mutlu sonu, en azından dizinin sonunda bize mutlu bir tebessüm bıraktı. Dilerim Celil, Amasya’da, Güzide ve küçük Seyit’le mutlu bir hayat sürmüştür.