Berna’nın uyanması, Leyla-Alper
aşk itirafı, Haşmet’i bitirme planları, Leyla’nın annesi-Canan’ın sırrı, ilişki
şüpheleri diye saydım saydım, geriye başka bir düğüm kalmadı zaten. Son ve
bağımsız olarak da Ezgi gibi sivri ve zeki bir kadının Engin’le yaşadığı
ilişkide marşmelov kıvamına böylesine ışık hızında gelmesine de uyuz oldum. İlk
gecelerinden sonra yatakta evlenme teklifi etmesi olayına izninizle sadece
gözlerimi deviriyorum. İlahi adalet işte, o kadar kolay kezbana bağlarsan böyle
hızlı uyanırsın rüyandan. İntikam timine hoşgeldin Ezgiciğim. Zaten bunlara
benim nazarım değdi, sağda solda bunlara bayılıyorum elektrikleri acayip iyi
dedim, üstüne bunlar oldu. Bir de Haşmet’in küfelik olmasına (ve tabii ki
Mustafa Üstündağ’a) da bayıldım. Kim olursan ol, aşktan içince içindeki öküz
ortaya çıkıyor, sonra da salondaki koltukta mööleyerek uyuyakalıyorsun işte.
Yazıyı bitirmeden önce biraz
spekülasyon yapayım, spekülasyon iyidir. Şu anda Fox Türkiye’nin takvimine
bakarsak sadece Salı akşamlarının boş olduğunu görüyoruz. Her ne kadar MYY
Kösem’in Salı gününe kaydırılabileceği yorumları dönse de, önemli olan 7 günde
7 dizi imkanının olması. Bildiğim kadarıyla, yapım aşamasında olduğu söylenen
diziler arasında Fox Türkiye’de başlaması planlanan tek dizi Kırlangıç
Fırtınası. Yaz sonlarına doğru bir de Şevkat Yerimdar dizisi geliyor denmişti,
tanıtım minvalinde birkaç video da kanalda dönmüştü (Pascal Nouma’lı falan) ama
o cepheden başka bir gelişme duymadım ben. Şimdi merakım, yeni başlayacak tek
dizi için tek gün hali hazırda boşken, Bana Sevmeyi Anlat bitirilir mi
bitirilmez mi? Yoksa ülkenin en büyük yayın ağlarından biri “ben otuzküsürlerde
dizim olsun istemem, fişini çekin!” mi diyecek? Sanıyorum yakın zamanda bu sorular
cevaplanmaya başlayacaktır. Kadir Doğulu’nun Pazartesi sabahı Mehmet Özer’in
yemek programına katılması da dizi hakkında son anda yapılmış bir PR çalışması
mı yoksa çok önceden planlanmış manidar bir tesadüf mü, onu da merak ettim
doğrusu. Bu haftalık komplo teorilerim bu kadar :)
Yazıya İçerde’den ziyade Bana
Sevmeyi Anlat izlemeyi tercih ettiğimi söyleyerek başlamıştım, nedenini
anlatarak bitireyim. Bunun nedeni salt bir izleyici sadakati, vicdanı değil.
Açıkcası İçerde benim için izlemesi hayli yorucu bir diziye dönüştü. Hatta
şöyle bir kıyas yapabilirim. House M.D. (2004-2012) dizisini izlerken 42
dakikalık dizinin 39. Dakikasına kadar duyduğum hiçbir hastalık teşhisini
dikkate almamaya güdümlenmiştim, bu şablon 8 sezonda taş çatlasa 4-5 defa
sekmiştir. İçerde de bu konsepte doğru kaymaya başladı. Normalde dibinizi
düşürecek 10 sahneyi iki buçuk saatte arka arkaya izleyince şaşıran yerleriniz
kabuk bağlıyor haliyle. Tahmin yürütme hakkımı miskin bir izleme alışkanlığı
ile takas ediyorum o sürede. Zaten Çağatay Ulusoy da olsan havaya silah sıkan
adam çokluğu beni itiyor. Bu yüzden o koşturmaca ve yorgunluktan ziyade benim
tercihim, gittiği yere kadar, iç ısıtan hikayesiyle Bana Sevmeti Anlat’tan yana
olacak.