Sıfırdan medeniyete doğru: Primitive Technology

Bir YouTube hesabınız varsa elbette siz de ilginizi çeken kanallardan bazılarına abone olmuşsunuzdur. Primitive Technology'i keşfetmeden evvel alelade takip ettiğim kanalları gerçek anlamıyla takip etmediğimi farkettim. İlk defa bir YouTube kanalından yeni video bildirimi geldiğinde sevinçten önce dans edip, çığlık falan atıp sonra izliyorum. Bir YouTube kurdu değilim fakat orada işlerin genellikle nasıl döndüğünden az çok haberim var. Yayınlar sıklıkla kanal sahibinin tatminkar amaçlarıyla belirlenir, mesela es vermeden konuşulur -ki herhalde reel hayatlarında konuşacak kimseleri yok diye düşünürüm hep- fabrikasyon müziklerle de gürültü kirliliği katmerlenir. Seyir kalitesi düşünülmez bile, gerekli gereksiz her şey doldurulur ve süre anlamsız uzar. Kurgu daha çok "tık" almaya yöneliktir, videonun başlığı bile reyting amacıyla aldatmacalı olabilir vs. vs. Primitive Technology adeta tüm bu internet yayıncılığındaki ucuz hesaplara tepki olarak doğmuş. Yüklediği videolarda asla konuşmuyor. İnternette araştırma yaparken izlediği görüntülerin konuşma kısımlarında sıkılıp oraları atlıyormuş, o yüzden kendi izleyici kitlesi için de aynısını yapmak istemiş. Sıkılmasınlar diye “az laf çok iş”ten de ziyade “hiç laf çok iş” düsturunu benimsemiş. Bu durumun kanalın ilkel temasıyla uyumlu olması bir yana, gizemli hava kattığı da bir gerçek. Alışılagelmedik bir tarz olmasına rağmen belki de kanalının en güzel özelliği; yalnızca kuş, börtü böcek ve ağaç hışırtılarının seslerini duymak. Ormanın doğaya özgü organik müziği ruhunuzu dinlendiyor. Bir çeşit terapi etkisiyle vücudunuzun serotonin salgıladığını hissediyorsunuz. 


Yabancı olmadığımız bir ilkel teknoloji aleti örneği. 

Bu zamana kadar 19 video yükledi. Videoların toplam süresi 121 dakika. Kanalı açalı bir buçuk yıl bile olmamışken 100.990.307 görüntüleme ve 2.288.247 abone sayılarına ulaştı. Yaptığı projelerde ilkel olmayan hiçbir alet, edevat kullanmadan hepsini tek başına yapıyor. Kullandığı aletleri bile bizzat sıfırdan üretiyor! Toprakları eşeleye eşeleye hangi çamur kulübe yapımı için ideal, hangi kil tabak çanak için en uygun gibi konuların uzmanı olmuş. Toprağa hükmediyor maşallah. İnşa ettiği evle yetinmiyor, ateşte sertleştirme yöntemiyle kilden kiremitler yapıp çatıyı tamamlıyor. Bacasıydı, şöminesiydi derken bir bakmışsınız yerden ısıtmalı sistem de yapmış. Tüm bunları sıfırdan ilkel malzemelerle ve tek bir insan iş gücüyle yapıyor olması biraz çılgınca gerçekten. Nehir suyunu içilecek suya dönüştürme işleminden, zehirli fasulyeleri zehirsiz hale getirme yöntemlerine kadar eğiticilikte sınır tanımıyor. Bermuda şortu ve kamerası dışında hiçbir teknolojik eşya bulundurmadan, doğayla bütünleşerek yaşam ürünleri üretmesine şahit oluyorsunuz. 


Kömür üretmeden önce içine koymalık sepet yapmak şart. 

Çekimlerinin kafa karıştırıp bulandırmayan, sadece aksiyon odaklı kurguları yersiz uzun türk dizilerine karşın 45 dakikalık HBO dizileri gibi. Ne eksik ne fazla sadece ihtiyacımız olanı görüyoruz. Açıklama kısmında yaptığı işin en ince ayrıntısına kadar detaylarını yazması kafalarda sorulara yer bırakmıyor. Yaptığı projelerle ilgili soruları nezaketle yanıtlaması da cabası. Kitap yazmayı düşünüyormuş ismini o vakite kadar saklama niyetinde. Yaşadığı bölge ve çalıştığı arazi komşusuna ait olduğundan dolayı herhangi bir soruna mahal vermek istemiyor belli ki. Medyanın röportaj tekliflerini geri çevirmesi de kısmen bu sebeple olabilir. 

Teoride bu kadar minimal görünen bir düşünceden yola çıkıp böylesine güçlü bir ilham kaynağı haline gelmeyi büyüleyici buluyorum. Mental huzurun ve fiziksel sıhhatin şifrelerini verip kalbini de ortaya koyarak “Bir ömür mutlu olmak istiyorsan toprakla uğraş” sözünü uygulamalı gösteriyor gibi. Bana geçirdiği güçlü hislerden biri: her ne yapıyorsanız yapın eğer yaptığınız işi tutkuyla ve istençle yaparsanız onun hakettiği yerlere ulaşmaması imkansız. Şu zamanda elimizi attığımız herhangi bir şeyin işlenmemiş olma ihtimalinin imkansız olması bir yana, başını telefon ekranından kaldıran insan bulmak bile zorken kelimenin tam manasıyla üreten insanı gözlemleme imkanı bulmak paha biçilemez. 


Çalı çırpı deyip geçmeyin yıllarca dayanıyormuş bu kulübe. 

Primitive Techonology bir tür bilimsel deney görevi üstleniyor da denilebilir. Teknolojik olarak insanoğlunun nerelerden nerelere geldiğini zaman makinesi olmaksızın deneyimlemek gibi adeta. Çok uzun yıllar sonra arkeologlar veya jeofizikçiler bu avustralyalı adamın çalıştığı bölgede araştırma yaparlarsa ‘hangi çağdan olduğu’ konusunda kafaları bir hayli karışabilir. İyi ki YouTube kanalı açmış! Her yeni videoda izlemeden önce ‘beğen’ tuşuna bastığım için pişman olacağımı hiç sanmıyorum

İzleyicilerinin bir çoğu avcı-toplayıcı dönemlerde insanların yaptığı gibi onun da avcılık işine el atmasını istiyorlar. Neyse ki Avustralya'da bazı vahşi hayvan türleri haricinde avcılık resmi olarak yasakmış. O türden şeyler görmek isteyeceğimi sanmıyorum. Ama gelgelelim bu işten ciddi paralar kazandığını da düşününce yozlaşma ihtimali söz konusu olabilir. Allah şaşırtmasın diyeceğim fakat gerek yok ben bu kardeşe güveniyorum, bozmaz kendini. Son olarak ustalık işini şuraya bırakıyorum hep beraber izleyelim. Sonra bütün videolarını izleyelim. 

 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER