Gelelim favori jüri üyem Yılmaz Morgül’e.
Programın başında Öykü Serter’in o çok güzel cümlesine tamamen katılıyorum. ‘Nev-i
şahsına münhasır mizah anlayışından ötürü el üstünde tuttuğumuz’ diye bahsetti
Yılmaz Bey’den. Hislerim yüzde yüz budur, daha güzel anlatamayacağım için
aynısını yazdım. Survivor’a gitmesinden epey önce yayınlamaya başladığı çok
renkli Instagram videolarına, ‘Hastasıyız dede’ diye attığı kahkahalarına ve
Morgül tarzı olduğunu düşündüğü o haline çok hayranlık duyuyorum.
‘Türk sanat müziğini öldürüyorlar’ diye magazin programlarında ağlayan üzücü
bir adamdan günün gerektirdiği uyumu (misal bkz. Kerimcan Durmaz) tamamen yakalamış
bir internet fenomeni haline gelmek ve oradan doğru tekrar hayatlarımıza sızmak
kolay değil. O yüzden Rising Star Türkiye’de de kendisinden beklentim
yüksek. Yine de programın başında ‘Dünyanın her yerinde arılar yok oluyor ve ben
de buna dikkat çekmek istediğim için bu gözlüğü taktım’ girişiyle dikkat çekse
de, ilk bölüm itibariyle çok da farklılık gösteremedi, o hayal ettiğim hali
kadar kendisi olamadı.
Belki de, Survivor’daki Yılmaz Morgül’den bir esinti
görmek isteyerek hata ettim, ıssız bir adada hindistan cevizi kemirmek başka, bir müzik otoritesi olarak
görülüp jüri olmak başka nihayetinde.
Bakalım ilerleyen bölümlerde neler
göreceğiz? İyi seyirler.