Rising Star Türkiye ikinci
sezonuyla nihayet aramızda. 11 Temmuz akşamı itibarıyla TV8 ekranlarında ilk bölümünü
izlediğimiz yarışmanın ilk sezonun aşırı sıkıcılığını unutturup
unutturamayacağını epey merak ediyordum. Jüri üyelerine bakınca da hafif bir
umutsuzluğa kapılmıştım açıkçası. Teker teker
bakınca sanki fena olmayabilecek ama bir arada gördüğümüzde ‘Neden?’ diye
sorabileceğimiz bir ekip gibi gelmişlerdi.
Geçen seneden değişmeyen tek jüri
üyesi Mustafa Sandal ki "90'larda çocuk olmak aklıyla" yaşayan bir kimsenin
Mustafa Sandal sevmemesini imkan dahilinde görmüyorum, o cepte. Bazen ‘Müzikle
yaşıyorum ve her notayı kalbimde hissediyorum’ hallerini çok abartsa da Musti’yi
elbette her daim severim, nasıl bir jüri olacağını da adımız gibi biliyoruz.
Bir diğer jüri üyesi ise Mustafa Sandal’ın eşi Emina Sandal. Kendisinin elbette
bir müzisyen kimliği, süper güzel bir kadın olması gibi birçok özelliği var
ama ülkemiz sınırları dahilinde Mustafa Sandal’ın ismi olmadan adını anmak
mantıksız olur. Zaten o da ‘Mustafa Sandal’ın eşi olarak anılmaktan rahatısz
değilim’ dedi gayet net. Ben bir de abisi Mirsad Türkcan’a çok hayrandım ama
yazımızın konusu bu değil tabii (konusu bu olan çok uzun bir yazı yazabilirim).
Mr. &Mrs. Sandal’ı dondurma reklamında bir arada görüp durmaktan bile
sıkılmışken jüride birlikte olmalarını izlemeye hazır mıyım, emin değildim ama Emina
Sandal tam da zarif görüntüsünden bekleyebileceğimiz gibi küçük tatlı
yorumlarla yarışmacıları kırmadan fikirlerini söylüyor. Bir de ‘aramızdan biri’ olmaya çalışarak serpiştirdiği ‘Öyle değil mi abii’ tarzı cümleleri azaltsa daha iyi olacağı kanaatindeyim. Zira aksanlı
Türkçe konuşan televizyon karakterlerine nedense kafadan duyduğumuz bir sempati var zaten, daha da zorlamaya gerek yok. İlk bölüm itibariyle jüride bir karı koca
izlemekten sinir olmadığımı ama onun yerine (Emina Sandal'dan bahsediyorum tabii) başka biri olsaydı da bir eksiklik
hissedilmeyeceğini söyleyebilirim.
Varlığı temelde ses
yarışmalarının manasızlığının büyük bir ispatı olan, eski O Ses Türkiye
yarışmacısı, yeni süper aşırı meşhur şarkıcı İrem Derici üçüncü jüri üyesi. Programın
başında, Mustafa Sandal, İrem bundan beş
yıl önce sahnede şarkı söylerken ona dönen tek jüri üyesi Hülya Avşar olduğu için
bir miktar mahcup olduğunu itiraf etti, İrem de ona ‘hocası’ olduğu için çok
teşekkür etti. Hafif duygulanarak başladık yarışmaya. Onlarca ses yarışmasından
aklımızda kalan tek bir kişi bile yokken (buna geçen yılın Rising Star
birincisi de dahil) bir yarışmadan elenen İrem Derici’nin bunca meşhur
olması, Hülya Avşar’ın güzellik kraliçesi tacını geri verdikten sonra çok
ünlü olmasından sonraki en güzel hikayelerden biri bence. Yalnız İrem Derici’nin
sürekli ‘Ben çok samimiyim, çok dobrayım, çok dan dun bir insanım’ diye gezmesi
ve bizi buna ikna etmek için bir takım hareketler içinde olmasından rahatsız
oluyorum. Halbuki gayet şeker bir insana benziyor, ısrara zaten gerek yok. İlk
bölümde hafif tutuk da olsa, ilerleyen bölümlerde açılır diye düşünüyorum.
Yazı devam ediyor..