Aklınızda ne varsa atın; ben yeniden yazıyorum

Banane abi ya, ben mi Kiralık Aşk'ım kendileri düşünsün, ben alacağımı aldım.
Sinan, bu Kiralık Aşk oyununa neden girdi bence hala kendisi bile bilmiyor. Buna tamamen Neriman'ın "manipülasyon gücü" de diyebiliriz aslında. Sanki Ömer, Yasemin'e aşıkmış da Ömer'in başkasına aşık olmasına vesile olmak istedi. İşte Yasemin'e aşık sandığı için kendini, böyle bir oyuna girmiş bulundu. Sonra ne oldu? Kardeşine, kiralık aşk olarak tutulan kıza aşık oldu. Ay ben hala gülüyorum. Ömer'in bam teline kaç bin kez bastığını ben sayamıyordum bir ara ama ilk 13 bölümde aralarının sürekli açılmasının tek sebebi kendileri. Bir hata yaptın, Kiralık Aşk'ı kabul ettin, kardeşine ihanet ettin, çekilsene kardeşim aradan. Defne'ye içli içli bakmalar, Ömer'in Defne'ye verdiği işleri sorgulamalar, "Ben de patronum, ben saksı değilim, en çok beni dinleyeceksin Defne!" diye çıkışmalar. Hele öyle bir bomba patlattı ki, Defne dedi, gitmiyor dedi, ben dedi, ikna ettim dedi, benim dedi asistanım olarak dedi, işe devam dedi. Kardeş, adam bulduğunuz kıza aşık oldu işte, böylesi kavgada söylenmez, sen daha ne yapıyon? Neriman'ın, "Defne düğünden sonra gidecek zaten.." demesiyle yüzleşen Sinan, kahraman kesildi. Herhalde Defne'yle kendisinin evleneceğini falan zannediyordu, bilemiyorum artık. Defne asistanı olunca, bi gerim gerim gerilmeler, gittiği her yere Defne'yi götürmek istemeler, sandal sefaları derken izlerken çıldırıyorum. Neyse ki, Sinan'ın görünmez engel oluşları aradan kalktı ki Defne ve Ömer sevgili olabildiler.


Anee ben de oyundaydım di mi? Ya ben onu unutmuşum...

Sevgili olmaları bir gün sonra Neriman yüzünden katledildiği için, ayrıldılar ve Sinan gerçeklerle yüzleşti. Defne'yi, "arkadaşımın aşkı" kategorisine yerleştirdi ve orada bıraktı. Sonrasında, sanki hiç bu oyuna girmemiş de, Defne'yi aslında hiç tanımıyormuş gibi bir fransız kaldı, etrafında olup biten her şeye. Çünkü; Defne arkadaşının aşkı, onun mu aşkı, ona ne ki Defne'den? 

Neriman, Defne'yi zorla Passionis'e geri döndürdü. Defne bunu Sinan'a anlattı. Ve Sinan buna itiraz etmedi. O kadar rahat karşıladı ki bu durumu hala aklım almıyor. Dahası, Defne her şeyi Ömer'e anlatacakken, engel oldu anlatmasına. Tam o sıralarda, hafiften Sude'ye yazılma dönemlerinde de olduğu için, Ömer'in kendisini kendi kuzeninden korumak isteyecek kadar sevdiğini de anlamadı. "Ben senin için Defne'den vazgeçtim!" söylemiyle, Ömer'in tüm aşk acısı koleksiyonunu, -bir flash belleğin içine koyarak- Tranba'ya verdi. 

Ömer'e tüm bu yaptıkları yetmiyormuş gibi, Ömer'in ortaklığı bitirmek istemesi üzerine gurur yaptı ve özür bekledi. Ömer, özür dilemeyince de ortaklık bozuldu. Sonuç olarak; Ömer kendi şirketinden kovuldu ama Sinan'ın bir gram umrunda olmadı. Neyse ki, büyüklük gene Ömer de kaldı da barıştılar. Bir yandan da Ömer, Defne'ye evlilik teklifi ettiği için, Defne'nin para arayışı başladı. 


Sen bana yapmazsın ama ben sana yaparım dedim dedim inanmadın Ömer.

Sinan, Defne'nin kendisinden yüzde üç yüz zam istemesini, -Ömer Bey duymasın dediği halde- anında gidip Ömer'e yetiştirmesiyle, bir kez daha "Bu aşkın katili sensin" şeklindeki mırıldanmalarımın sahibi oldu. Hayır kardeş, Ömer'den her şeyi saklamışsın bugüne kadar, bunu mu anlatmaya layık gördün? Tabii bir bu Defne'yle Ömer'in arasını bozacak bilgiydi, kaçırmak istemedi. Hayır bir insanın aklına hiç mi gelmez? Bu kızın borcu var Neriman Hanım'a, bu kız bu parayı nasıl ödeyecek? "Sen iki yüz sen bin sen bu parayı bulabildin mi?" diye nasıl sormaz? 

Defne, tasarımını Tranba'ya sattı, Sinan bunu bile sorgulamadı. Defne sağ olsun, sebebini açıkladı da, Ömer'e anlatmayı çözüm olarak sundu Sinan. Defne ve Ömer ayrıldı, hala her şeyi anlatsak mı dedi, başka bir şey demedi. Adamda, olay çözme mekaniği sıfır. Defne cenderelerden cendereye koştu, kılını kıpırdatıp da "Gel buraya geçecek" diye sarılmadı bile. Çünkü, Defne'ye aşık değil, Sinan yalnızca aşık olduğu kadınlara yardım eder. Sude'nin de dediği gibi; Sinan için, yalnızca onu seviyorsan varsın. 

Sinan mı oyunun içinde, bizim köşedeki Nihat Bakkal mı belli değil. O bile Sinan'dan daha çok hakim konuya, en azından daha çok üzüldü Defne'ye. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, Defne derdini bir bir döktüğünde, "Ömer'e oyunu anlattın mı?" diye sordu. Kardeş sen hangi şehirdesin, kanalı mı değiştirdin, güneş mi çarptı, ben anlamıyorum. Sinan yalnızca, zaman zaman empati yapmak ve vicdan azabı çekmek için var oldu. Eh nihayetinde amacı Yasemin'di, ona da kavuştu, ona ne ki Defne'den? Dünyayı Sinan mı kurtaracak da, Defne'nin cenderesine girsin değil mi? 


Boşver be Defne mutlu muyuz mutluyuz, bize yeter ama inşallah Ömer'e kavuşursun tabii.

Bugüne kadar ki tek faydası; vuslat evinin anahtarını Defne'ye verip, Ömer'i de oraya yönlendirmesiydi. Hoş, tüm derdi 200 Bin olan bir kıza, "Benim de yazlığım var işte" demek, biraz da küfretmek gibiydi ama olsun. "Kiralık Aşk da neymiş yeniyor mu?" diyip işin içinden çıkamayacak ama en sonunda her zaman olduğu gibi, nasılsa Ömer özür dilemek zorunda kalır. Çünkü Sinan bu, hayat bir oyun ve herkes de onun oyuncağı! 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER