Neriman, Kiralık Aşk oyununun yaratıcısı. "Sana bir iş teklifim var, güzel ve eğleceli bir iş... Bir adam var... Bana bir kız lazım... Bu adamı kendine aşık edip evlenecek, karşılığında da çok büyük para kazanacak... " diye girdi hayatımıza. "Her şey anlattığım gibi olacak korkma... Aklında Türk filmlerinden kalan ne varsa sil at, ben yeniden yazıyorum." dedi, Defne'ye. Yazdı, en çok o yazdı. Döne döne yazdı. Ne kadar güzel, ne kadar eğlenceli bir iş oldu ki sormayın. En çok da Defne eğlendi. Defne'yi kötü yola düşürmedi ama öyle bir cendereye soktu ki, olmaz olsaydı dedik çokça kez.
İpin ucu kaçacak gibi ama siz bilirsiniz...
Aslında her şey güzel başladı. Neriman, barbie bebekler gibi hazırladı Defne'mizi, Ömer için. Ömer'in yediğini içtiğini, biraz da şirkette neler yapıldığını anlattı, attı Defne'yi lönk diye Ömer'in önüne. Yüzümüzde gülücüklerle izlemeye başladık. Neriman'ın askerleriydik, verdiği akıllara, hayat derslerine bayılıyorduk; ta ki ateşi harlayacağım diye, ıslak odun attığını farkedene kadar. Daha 4.Bölüm'de, öpüşe yazmanın tahlihsizlikle sonuçlanmasının sebebi olmuştu Neriman. 6.Bölüm'de, bugün hala kulaklarımdan silinmeyen, "Ömer, gerçek Defne'yi tanımıyor bile. Benim yarattığım Defne'ye aşık oluyor. Neticede Ömer kim sen kim?" sözleriyle, canımızı en derin yerinden yaktı.
Benim için en büyük dram; 11.Bölüm'deki "Ayol kapı niye kilitli a-aaa?" diye, ölürcesine beklediğim anı mahvetmesiydi. Akabinde Neriman'a, Defne ve Ömer'i bir araya getirdiği için minnet duymayı bıraktım. Derken 14.Bölüm'de, dağ evinde, Defne'ye her şeyin bir oyundan ibaret olduğunu hatırlatması ve düğünden sonra gideceğini söylemesi üzerine, bu oyunda "the kötü" olarak yer almaya başladı Neriman.
"Hayat bu, insanoğlu illaki hata yapar.." diye düşündüm önceleri. Neriman için bir köşkün, Ömer'den de Defne'den de ağır basmayı bırakacağına inandım, yalan yok. Neriman'ı o kadar çok seviyordum ki, Ömer'i doğurmadığı oğlu yerine koyduğuna gerçekten de inanıyordum. Ama bir süre sonra, Defne ve Ömer ayrıyken bile, Defne'nin başını "Bana bir söz verdin!" diye yediğini gördükçe, bu düşüncelerimden uzaklaşmaya başladım. Sonra, dedenin köşkü kendilerine vermesi üzerine, en felaketini 36.Bölüm'de yaşattı bize Neriman. "Ya parayı ödersin, ya da defolup gidersin!" sözleriyle. Ama bitmedi. Defne, parayı ödese bile bitmedi. Bir süre sonra, dedesiyle Ömer'i barıştırmazsa, oyunu bire bin katarak Ömer'e anlatacağıyla tehdit etti Defne'yi.
Ateşin altına odun diye Defne'yi attım ama oldu oldu maaşallah.
Kiralık Aşk oyununun kurucusu olduğu kadar, en iş batıranı da ilan ettim ben de kendisini. Defne'ye "Hayat böyle..." diye gösterdi acılarının sebebini. Ama öyle değil işte. Defne'nin yaşadığı tüm acılara en büyük sebeptir kendisi. Evet, karakteri böyle, farkındayım. Kızı için de hiç acımadan kiralık bir aşk tutabilecek, Sinan'ı sevip sevmediğiyle ilgilenmeyecek kadar katı biri zaman zaman. Ama ben Defne'ye yaşattığı acılara, "Neriman İplikçi işte.." diyip geçmeyeceğim.