Poyraz Karayel’in, 15 Haziran
Çarşamba günü yayınlanacak olan ikinci sezon finaline çok az zaman kala, dizinin
yönetmeni Çağrı Vila Lostuvalı Instagram hesabından bir
açıklama yayınladı. Bugüne kadar proje devam
ettiği için sessiz kaldığını ama artık buna devam etmeyeceğini, bir tanesi de 'çok kırıldık ve yorulduk bir ego uğruna’ olan
cümlelerle anlattı. Aynı zamanda Sefer’i canlandıran oyuncu Kanbolat Görkem Arslan’ın
sevgilisi olan Lostuvalı, ‘Ben de kendime ve Görkem’e yanlış yapmayı tercih
edip sezon bitene kadar suskun kalmayı seçtim’ diyerek Sefer’in gidişinin de nedenlerine
dair soru işaretleri yarattı.
Sebep neydi, kim haklı kim haksız, hiçbir fikrim yok ve fikrim olmayan bir konuda ahkâm kesmeyecek
kadar aklı başında bir insanım, çok şükür. Yalnız "bir ego uğruna çok kırılmak" ne
demek iyi biliyorum, bilmeyen de yoktur herhalde. Kendinin bile olmayan bir
ego uğruna çok yorulmak ne demek bunu daha da iyi biliyorum, bilmeyen yoktur
herhalde. Bu yüzden cümleler üzdü, okurken kendi kırılmışlığımı gördüm. Hem de bin defa..
İşyerlerinde
veda e-mailleri atılır ya hani ayrılırken, her gelen e- mail sayesinde kendi vedasını da
düşünür insan, ne zaman olacağını bilmese de. İşte o e-mailde yer verebileceğim
satırlar bunlar, öyle bir empati zirvesi yaptım. Oysa bu açıklama yayınlanmadan önce yazmaya
niyetlendiğim Poyraz Karayel’in ikinci sezonunun
bendeki karşılığı idi. Yine öyle yapacağım, yazıya girişim biraz
gecikti sadece.
Sensiz saadet neymiş
Poyraz Karayel benim için hiçbir zaman
sadece bir dizi olmadı. Mutluyken bunu köpürten, mutsuzken tasamı bazen
hafifleten, bazen de kendi efkârıyla birleştirip dörde çarpan bir arkadaş oldu. Burkulan
kalbime her seferinde sanki Zülfikar’a üzülmüşüm süsü vermeme ve buna kendimi
bile inandırmama yardım eden bir sırdaş oldu. Sefer’le Sema’nın aşkında dünyaya inancımı
tazeleyen bir yoldaş oldu. Taşkafa, Pamuk
uğruna et yemeyi bıraktığında beslenmesinin temelini kebaba dayandırmış bir
Adanalı’ya ‘Lan ben de yapar mıyım ki?’ dedirtmiş bir vegan oldu. Poyraz’ın Ayşegül’ü
sevmesini dize dize ezberletmiş bir şairdi.
Bütün bunlara alışınca, sıradanlaşmasına
şahit olmak da çok zor geldi. Evet hala izlenebilirdi Poyraz Karayel, ama sezonun
özellikle ikinci yarısından sonra sadece Çarşamba akşamları yayınlanan bir diziydi.
Hele Sefer’in gidişinden sonra hepten yarım kaldık, bırak tamamlanmayı, acımızı
anlayan olmamış gibi ortada kalakaldık. Canımın içi, gözümün nuru Zülfikar saksafon
çalmalı şakalarda göründü, sıpa gözlüsü Meltem ‘Annenle tanışmam’ diyen tripkar
ergene döndü. Onca harala gürele içinde birbirimizi duyamadık, Arka Sokaklar mı
izliyoruz Poyraz Karayel mi, anlayamadık.
Ben izlemeyi bırakmadım, tek kötü
kelime de yazamam ama kalbim bu sezon çok kırıldı. Bakalım üçüncü sezonda neler olacak? Hepimizin kırık kalplerine üflenecek bir serinlik dilerim. İyi tatiller.