"Suskunlar"a Amerikan seyircisinden ret!

Suskunlar’ın yeri Türk dizi tarihinde halihazırda bambaşkaydı. Üstüne biliyorsunuz bir de Amerikan uyarlaması yapılan ilk yerli dizimiz unvanını aldı ve bizi çok sevindirdi. Daha önce Son ile bir heyecan yaşamıştık, ancak kanal dizinin pilotunu beğenmeyince dizi siparişi vermemiş, macera o aşamada sonlanmıştı. Suskunlar ekran yüzü görmeyi başarmasıyla bile kanlı Amerikan TV sektörü meydan savaşında hatırı sayılır bir zafer kazandı diyebiliriz.

“Önemli olan yarışmaya katılmaktı,” anafikirli bu cümleleri kuruyorum çünkü ne yazık ki Game of Silence (“Game of” kalıbını kullanarak marka aşinalığı yaratmak istendiği kabak gibi ortada değil mi?) bu hafta yayınlanan ilk bölümüyle yeterince iyi bir izlenme oranına ulaşsa da ikinci bölümüyle adeta seyirci tarafından reddedilerek hem kötü bir reyting aldı, hem de saat diliminin sonuncusu oldu.

Amerika’da çok yaygın bir uygulamadır, bir diziyi en çok izlenen projenin arkasında yayınlarsın ki kanalı çevirmeyen o yüksek sayıdaki seyirci yeni diziyi görebilsin. Game of Silence da aynı uygulamayla NBC’nin en kıymetlisi The Voice arkasında yayına girdi. Malumunuz, Nisan ayındayız. Seyirci bu sezon izleyeceği dizileri çoktan ajandasına ekledi, vazgeçeceği dizilere yol verdi, artık sezon finallerine hazırlanıyor. Durum böyle olunca bu aylarda yeni bir dizi peşinde olmuyor. İş çok çok iyi olmadıkça bu dönemlerde yayına giren bir dizinin zaten tutunması, arkasında ne denli büyük isimler olursa olsun ilgi çekmesi zor. Zaten bunu koskoca Shonda Rhimes yapımcılığındaki The Catch ile yakın zamanda bir kere daha gördük.

Çoğu zaman bir dizinin prömiyerinin bu tarihlere kalması kanalın projeye güvenmediğinin, “yedik bir halt, verdik siparişi, bir deneyelim bakalım, olmaz ya… ya tutarsa,” diyerek hareket ettiğinin kanıtıdır. Korkarım ki pek de büyük bir tanıtım kampanyasını arkasına almadan yayına giren Game of Silence da aynı durumun kurbanı. Gerçi NBC’nin hakkını yememek lazım, The Blacklist arkasından yayınlanmak da hiç de fena olmamalı aslında. Demek ki neymiş? Salı günü ilk bölümü izleyen o kadar insan (ki reytingler o noktada kalsaydı hem kanal, hem biz zil takıp oynardık) diziyi beğenmemiş, reddetmiş ve asıl gününde oturup izlemeye tenezzül etmemiş. Hikayenin Amerikanlaştırılmasında bir aksaklık görmemiştim açıkçası, ancak ta en baştan beri söylüyorum, NBC’de böylesi bir hikayenin; hele de bölüm hikayeleriyle değil de süregelen anlatımla ilerleyen bir dizinin tutması zaten zordu.

2. bölümden bu kadar karamsar bir tablo çizmek istemezdim. Sezon başında olsak yapmazdım zaten. Ama işte, geldik Nisan ayına. Kanalların karar vermeleri için şurada sayılı gün kalmışken daha 2. yayınında seyircisinin neredeyse yarısını kaybeden bir dizinin ne kadar şansı olabileceğini siz söyleyin, benim dilim varmıyor. Olsun, önemli olan yarışmaya katılmaktı. Cidden, bir Türk olarak saygıyla şapka çıkarıyorum.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER