Sultanlığa dair..
“Evladımız Mehmed gitti, torunumuz Ahmed geldi. Şimdi Ahmed
giderse Mustafa’mız gelir. Bu böyle. Her daim istikbalimizi düşünmeye mecburuz;
biz sultanların yas tutmaya vakti yoktur. Öyle ki Devlet-i Ali Osman’ın bekası
için gerekirse evladımızdan bile vazgeçeriz.”
“Doğru… Kalbimizin yerinde bir taş var: kıymetli bir taş,
bir elmas. Keskin, eşsiz ve sert... Biz senin gibi tepeden inmedik. Olduğumuz yere
40 yılda tırnaklarımızla geldik. Lakin sen sultan olmadan tacını taktın. Ne aşk
için, ne güç için savaş verdin. Altın tepside geldi önüne, tabii ki de bunun
bir bedeli olacak; canını alacağız senin.”

“Bu yüzük evvela rahmetli Hürrem Sultan’a aitti. Hürrem
Sultan’ı bilirsin, tacını takmıştın.
Derler ki onun bir fısıltısı bile bütün kadınların sesini bastırırmış…
Hürrem Sultan, tepeden tırnağa kudret, tepeden tırnağa ihtişam… Hürrem Sultan
miladını tamamlayınca yüzük Nurbanu Sultan’a geçti, mekanı cennet olsun. O da
kudretli kadındı. Ömrü hayatımda onun kadar güzelini görmemiştik. Ve de zalimini… Evladı Murad Hanı tahta
çıkardığında baş hasekiydik. Bu yüzden az canımızı yakmadı. Yıllar sonra
gördüğün üzere yüzük bize geçti. Devran döndü bir kez daha, evladımız Sultan
Mehmed tahta cülus eyledi. Torunumuz Ahmed tahta çıktığında da biz oradaydık. Lakin
o bizi hiçe saydı. Şimdi verdiğimiz payeyi geri alma vaktidir. Bugünden
itibaren Sultan Mustafa’nın devri başlayacak.”