Sefer ile Sema Meselesi: Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir

Sefer ile Sema Meselesi: Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir
Stalker Zülfikâr on duty ^.^
Sema portakallara rağmen bir şey anlamıyor. Belki de anlıyor ama anlamak istemiyor. Biraz zalim mi ne? Bahri Baba âşığın halinden anlar diye güç bela kapısını çalıyor Sefer. Daha kimi sevdiğini bile söyleyemeden, bir darbe de babadan yiyor: “Sen, sende olduğun sürece âşık değilsin.” Sefer gözleri dolmuş bir şekilde Baba’nın odasından çıkıp, üstüne şen şakrak Sema’yı karşısında görünce “Vurmayın adam öldü.” diyesimiz geliyor. E bu adam biraz önce mekân basıp adam öttürmüştü tekme tokat. Bu incelikler nereden geliyor? İşte bu insani zaafları evlat olsa sevilmeyecek adamları sevilesi yapıyor.

%2,5 şansa verdim gitti!

Peki Sema da sevebilir mi Sefer’i onun istediği gibi? İmkânsız aşk algoritmasına soruyoruz. Daha doğrusu Poyraz soruyor Seferler cevaplıyor. Cins bir kadın bu Sema. Ama kağıt üstünde gerçekten de dengi değil sanki. Sorbonne nire, Endüstri Meslek nire? Frankofoni nire, Kapalıçarşı İngilizcesi nire? Yine dalga konusu olsa da, algoritma sonucu olan %2,5 şansa da seviniyor gariban Sefer. Umut fakirin ekmeği.

Hasta mıydı acaba? Eh, onun gibi bir şey.

Umut etmek iyi güzel de, icraate bir türlü geçemiyor Sefer. Koskoca 11 bölüm geçiyor, tek kârı Sema’ya yine kendini dolaylı yoldan anlatmaya çalışırken Zülfikâr’ın gizlice çektiği fotoğraf oluyor. O kadar İtalyan restoranı lafı geçince heyecanını gizleyemeyen Sema’yı ne yapacağız peki? Hâlâ renk vermiyor ama. Dur bakalım film nerede kopuyor?


Heyecanlı haliniz gözlerden kaçmadı Avukat Hanım.

Devam edecek…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER