Sefer ile Sema Meselesi: Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir

Sefer ile Sema Meselesi: Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir
Sema'nın soğuk günaydını vs. Sefer'in sıcak bakışları
İlk bölümden izlemeye başlamışız Poyraz Kareyel’i. Yavaş yavaş karakterleri tanıyoruz. İlk bakışta Sefer’in ya da Zülfikâr’ın pek farkı yok alışageldiğimiz mafyatik tiplerden. Benzer koyu renk takım elbiseler içinde, sakallı-bıyıklı, böğürleri açık, kara yağız ağır abiler, ellerinde tespihler, bellerinde silahlar. Ama nasıl insanlar olduklarının ipuçları da verilmeye başlanıyor yavaştan. Zülfikâr polisleri sevmiyor mesela, “Çarşı” diyor daha ilk sahnelerinden birinde, biraz da çok konuşuyor sanki. Sefer ise tam tersine, ketum. Öyle ki bölümün üçte biri geride kalırken sesini bile duymuyoruz. Ama bakışlarıyla konuşmaya başlıyor. Daha ilk sahnesinde iş bitirici ve çekici hali ile radarımıza giren Sema’ya da, bakış atıyor çaktırmadan, ama renk vermiyor, zaten hemen kaçırıyor bakışlarını, sanki çekiniyor. Anlıyoruz ki Baba için çok önemli ikisi de. Baba da onlar için. Sefer’in ilk repliği “Sen merak etme baba.” oluyor mesela.


Ardına bakmayan seksapel


Şapşal şapşal bakakalmak

Bahri Umman ve ailesinin sert ve acımasız dünyalarının içindeyiz artık. Ama anlıyoruz, köşeli bir sertlik değil bu. Sefer ve Sema da tamamen siyah ya da tamamen beyaz değiller.  Sefer önlerinden bir hışımla geçen Sema’nın ardından bakakalırken, Taşkafa “O iş yaş abi, boşuna uğraşma.” diyor. Anlıyoruz ki bir gönül meselesi var, hem de en zorlusundan. Bütün o karizması çiziliyor Sefer’in arkadaşlarının yanında, görünen o ki çizileceği de arkada. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER