Gezici Festivalli günler...

Bulantı 

Zeki Demirkubuz 
(Türkiye, 2015, dcp, 116’)
 
“Bulantı, toplumsal bir acıyı ‘hiç hissetmemiş’ gibi davranan ve hatırlamak istemeyen bir toplumda, bireysel bir acıyı ‘hiç hissetmemiş’ gibi davranan ve ‘hatırlamayı tercih etmeyen’ bir bireyi, hâli vakti yerinde bir aydın – akademisyen olan Ahmet’i anlatıyor… Ayrılmanın eşiğinde olduğu karısı ve oğlunu trafik kazasında kaybettikten sonra, sanki hiçbir şey olmamış gibi işine gücüne ve kendisinden genç kadınlarla yatak maceralarına devam etmeye çalışan, duyarsız, ruhsuz, sevgisiz bir adam olarak çiziliyor Ahmet. Ahmet’in sevgilisinin evindeki bir odada ‘kilitli’ kaldığı sahneler her şeyin özeti ve filmin zirve anlarından biri niteliğinde. Buzlu camın ardında kalıp, az ötede olan biteni ‘dinlemekle’ yetinen, hiçbir şeye müdahale etmeyen, zorbalık karşısında sesini bile çıkaramayan aydın takımına cesur, cüretkâr ve sert eleştiriler yöneltiyor Demirkubuz."
                                                                                                                               Tunca Arslan
 

Filmi izledikten sonra, programa göre, Ercan Kesal söyleşiye katılacaktı. Fakat ailevi bir nedenden dolayı aramızda olamadı. Film, bünyesinde birçok karmaşıklığı ve soru işaretini barındırıyor. İzlerken fazlaca durduğum ve ‘nasıl yani?’ dediğim sahneler oldu. Tunca Arslan’ın da dediği gibi film, günümüzde çevresindeki olaylara karşı sessiz çığlıklarını içinde biriktiren aydınların bir nevi dili olmuş. Belki de, şimdinin en büyük sorunu sessizliğe tahammül edebilmek. Zeki Demirkubuz, Ahmet’e bu etki ve etkisizliği usta bir şekilde aktarmış. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER