Moonlighting: Mavi Ay Dedektiflik Bürosu iyi günler diler!

Atomic Shakespeare’e absürd bir yorum
Üçüncü sezondan bir diğer akıllarda kalan bölüm ise "Atomic Shakespeare" idi. Mavi Ay’ın temel esin kaynağı olan Shakespeare’in Hırçın Kız oyununu, Mavi Ay ekibinin eğlenceli  yorumu ile izlemiştik bu bölümde. Tarihi kostümlere bürünmüş kahramanlarımızı absürd detaylarla bu klasik oyunda izlemek unutulmaz bir deneyimdi.
 
Üçüncü sezonda ekibe katılan yeni elemandan bahsetmeden geçmek olmaz. Bayan Topesto’nun gözdesi Herbert Viola (Curtis Armstrong) son derece sadık ve çalışkan bir dedektifti. Özellikle dördüncü sezonda David’in dostu ve sırdaşı olacak, finalde ise Topesto ile evlenmeyi başaracaktı.

Acemi dedektif Herbert Viola

Sezon ilerlerken David ile Maddie’nin ilişkisi kaçınılmaz sona doğru yükselişe geçti. Televizyonda izlediğimde aklıma kazınmış bir an yaşandı dizide. David nihayet, yıllar sonra Maddie’ye aşkını itiraf etmeye karar vermiş ve güzel kadının kapısına dayanmıştı. Gelgelelim kapıyı yarı çıplak yabancı bir adam açtı! Bu adam Maddie’nin yeni sevgilisi Sam idi. Sam’i oynayan 80’lerin meşhur aktörlerinden Mark Harmon’a o zamandan beri uyuz olurum. Kapıda elindeki çiçekleriyle kalakalan David’in hayal kırıklığını ise hala hatırlarım.

Televizyon tarihinin en çok beklenen kavuşması

Nihayet Sam Maddie’ye evlenme teklifi edince Maddie de duygularıyla yüzleşmişti. Üçüncü sezonun sondan bir önceki bölümünde Maddie, Sam’i sevdiğini ancak onunla asla evlenemeyeceğini çünkü aynı zamanda David’i de sevdiğini kendine ve David’e itiraf etmişti. Aslında Maddie o an yatakta yatan adamın Sam olduğunu zannederek bu itirafı yapmıştı. Sonra birden karşısında David’i ve Sam’in veda mektubunu bulmuştu. İkili yine hararetli bir tartışmaya tutuşmuş, Maddie David’i iki kere tokatlamış ve sonra da dudaklarına yapışmıştı. Yıllar süren merak, heyecan ve beklenti karşılığını bulmuş; ekranın en beklenen halveti gerçekleşmiş, David ile Maddie birbirlerine kavuşmuşlardı.
 
Mavi Ay’ın dördüncü sezonu, reytinglerin düşüşe geçtiği ve adım adım çöküşün başladığı sezondu. Bunun sebebi David ile Maddie’nin nihayet kavuşup beklentinin sona ermiş olması mıydı? Glenn Gordon Caron’a göre hayır, sebep tam aksine, ikilinin dördüncü sezonda pek az bir araya gelmesi idi. Dördüncü sezonda çekilen 14 bölümün sekiz tanesinde David ile Maddie beraber değillerdi ve iki kahramanı arasındaki çekime dayanan dizi için bu ölümcül bir hataydı.

Cybill Shepherd ikizlerini dünyaya getirmişti ve farklı çalışma saatlerinde çekim yapabiliyordu. Bruce Willis ise Zor Ölüm (Die Hard) filmini çevirmiş ve uluslararası bir film yıldızı haline gelivermişti. Artık televizyona dizi yapmak isteğini kaybetmekte idi. Dizide ise Maddie ilişkilerinin nereye gittiğini düşünmek için ailesinin yanına Chicago’ya kaçıyor ve hamile olduğunu farkediyordu. Birkaç bölüm David’in hapise düştüğü bir hikaye işlendi. Hatta Agnes Topesto ile Herbert Viola’nın merkezinde olduğu bölümler çekildi. Bu bölümler boyunca, diziyi izleme sebebimiz olan David ve Maddie ikilisi yanyana gelmemişti. Nihayet Maddie Los Angeles’a döndüğünde ise, David’e trende tanıştığı sümsük Walter ile Las vegas’ta evlendiğini haber verdi. Sezonun sonunda Maddie bu anlamsız evliliği iptal ettirdi de rahat bir nefes aldık.

Maddie... Maddie… Maddie…

Mavi Ay’ın beşinci ve son sezonu 1988’in sonunda yayına başladı. Sezonun ilk bölümünde Maddie bebeğini kaybetti. David’i ve bizi de “biz arkadaşız” diyerek kızdırdı. Sonunda barıştılar ama dördüncü sezonun etkisi yıkıcı olmuş, büyü bozulmuştu. İki karakter arasındaki kimya bir daha asla tutmadı. 14 Mayıs 1989’da yayınlanan son bölümde, David ile Maddie dizinin iptal edildiğini öğrendiler, etraflarındaki set parça parça sökülürken kahramanlarımız bir rahip bulup onları evlendirmesi için yalvardılar ancak rahip kabul etmedi bunu. Sonuçta aşk kırılgan bir şeydi ve David ile Maddie’ninki de çoktan paramparça olmuştu. David ile Maddie elele tutuşup geçmişi hatırlarken Mavi Ay dizisi bir daha geri gelmemek üzere sona erdi.

Mavi Ay pek eğlenceli bir dedektiflik dizisiydi. Aynı zamanda çok zekice ve modern bir anlayışla yazılıp çekilmiş başarılı bir diziydi. Günümüzde hala Mavi Ay izleyip çok eğleniyorsak bunun sebebi başrollerin mükemmel uyumu ile senaryonun müthişliğidir. Absürd rüya sahneleri, dizi kahramanlarının kurgu olduklarının farkında olmaları, zaman zaman kameraya dönerek biz izleyicilerle konuşmaları, şarkı ve dans sekansları ile zamanının ötesinde, ileri görüşlü bir yapımdı Mavi Ay. Yine de biz daima başka ufak detayları ile hatırlayıp seveceğiz Mavi Ay’ı: Bayan Topesto’nun kafiyeli telefon konuşmaları, dedektiflerimizin gri BMW’si, Maddie’nin “Daaviiddd” çığlıkları, Maddie’nin asansörden ofise yürüyüşü, Alev Sezer’in yumuşacık “Maddie, Maddie, Maddie…” deyişleri, çarpılan kapılar ve kaçınılmaz olarak, Al Jerreau’nun dizi için özel olarak bestelediği harikulade açılış şarkısı ile Mavi Ay televizyon hafızamızda daima en güzel yeri kaplayacak.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER