Geçtiğimiz sezon sessizce, güzelce pazar akşamlarının zirvesine
oynayan dizisi Baba Candır ikinci sezonuyla başladı. Nasıl da hiç kopmamışçasına
geldi. Sahiden çocuklar evlendi, balayına çıktı o sırada biz de izin yaptık.
Bence izleyen herkes aynısını düşünüyordur. Evet hiç kopmamış gibi izledim; ama
sonradan. Geçen senenin dizilerinden elimde mis gibi Baba Candır var diyordum, pazar
akşamları rezerveli diye hava atıp arkadaşlara yönlendirme yapıyordum. Sonuç:
Seviyor Sevmiyor geldi ve ben şu anda oradayım. Aynı yapımın dizisi olduğu için
yazıyı yazarken gayet rahatım.^.^ Çünkü bu güzellikleri başlatan Yusuf Pirhasan
rejisi diğer işe devam ediyor. Veeee gelelim yeni sezona…
Hoş gelirmiş çorba içirirmiş Doktor Elif
Hoş geldi Salih Baba ve Doktor Elif. Evet, evet sadece
ikisi hoş geldi. Salih Çelik iyileşmeye karar verdiği için, Doktor Elif de ona
yardımcı olacağı için. “Bir anne ve baba 10 çocuğa bakar da, 10 çocuğu toplasan
bir anne ve babasına bakamaz.” diyen kimse iyi demiş. Anne değilim; ama empati
yapabilirim. Ki Çelik ailesi de gayet kalabalık, klasik Türk ailesi. Annelerini
kaybeden çocuklara babaları mis gibi ebeveynlik yapmış. Üstelik Nermin Hala da
onlara güzel güzel yoldaşlık etmiş. Yemekleri önlerinde, babaları arkalarında,
istedikleri olmuş. Galiba en büyük suç da bu olmuş. Türk ebeveynlerin acaba
asıl sıkıntısı bu mu? Anne babaların çocuklarının peşinde olması, sürekli
yardımcı olmaları, devamlı kontrol çabaları, küçük yaşta yalnız bırakmamaları. O
yüzden mi çocukları kaç yaşına gelirse gelsin hep gözlerinde minik? Bu sefer
çocuklar da rahat ve sorumluluk almıyor. Ayyy resmen tartışmaya ucu apaçık
konu. Otur, sabaha kadar konuş, tartış. Tartışmasına tartış da sonuç çıkmaz. O
yüzden biraz da diğerlerine geleyim. Yoksa en kahkaha attıran karakter Haluk
bile suçlu. Kayınpederi aradığında sırf ofiste golf oynayacak diye telefonu
açmadı, üstelik duydu da açmadı. Böyle detaya girersem yazı burada biter, Haluk
gözümden düşer. Hepsi hatalıydı, ayrım yok. Çocuklar tarafından da bakayım
konuya? Egemen telefonu açıp konuşa konuşa da eşiyle nerede yemek yiyecekse
yiyebilirdi. Emrecan müsait olmadığı için açamıyorsa Ceylan yanında. Niye
yanında? Süs için mi? Aç, konuş, haber ver. Zaten o sırada durumdan haberin
olur. Ayrıca ya Salih Baba yaşamıyor olsaydı? O zaman ağlayıp sızlamak bir işe
yaramaz. Ah vah ile kimse geri gelmiyor. Bakın, balayı dönüşü için bir şey
dedim mi? Hayır. Babayı kızdırmamak, üzmemek adına söylenen beyaz yalandı.
Lakin telefon açmamanın özrü olmaz gençler.
Yazı devam ediyor...