Olur olur, bal gibi olur!Ranini
Adı Mutluluk,
Süreç Film'in genç bir yazar ekibine sipariş ettiği "Yaz Dizisi" olarak dün gece ekrana çıktı. En baştan söyleyeyim, ustaları cılk klişelerin içinde boy veremeyip, boğulurken iki genç kaleme "ama çık klişe bı yııı" dememi beklemeyin.
Aksel Bonfil ve
Hakan Bonomo kullandıkları her (çok da az kullandılar Allah için) "Romantik Komedi Klişesi"ni gayet namuslu bir şekilde hikayelerine yedirmişlerdi. Diyalogları tertemiz, akışları sakatsız, cillop gibi bir senaryoları vardı. Bütün bunlar hikayenin 'küçük' olma halini etkilemiyor elbette.
Bu arada söylemek isterim ki tabii seyirci sorun değil ama, adına 'yorumcu' diyenler izledikleri hikayede 'klişe' diye tanımladıkları şeyin aslında ne demek olduğunun da ne yazık ki ayrımında değiller, bana kızmasınlar da.. Havuz görünce 'Aa ama fişmekanda da havuza atlamışlaaardıı çok klişee" demek ya da "Ayy falanca da ayakaları denize uzatıp dondurma yalamıştıııı" demek çok da sağlıklı bir bakış değil hatta itiraf edeyim hayli komik de oluyor. Klişe çok kullanılan, çünkü her kullanıldığında da dev çalışan "kavramsal" yapılardır. Mesela bu hikayede kızının mimar olmasını isteyen nemrut baba buz gibi bir klişedir. Tek tek saymayayım bu örnekten siz yürüyün bence. Neyse.. Nerede kalmıştık? Hah.. Klişeden önce söylenmesi gereken ise hikayesi küçük Adı Mutluluk'un.. O nedenle de yazar arkadaşlarımızın nereye nasıl varacaklarını gerçekten merakla bekliyorum. İstanbul'da bir İzmir kızı.. Erkete'den geçtim, 'Aba yakmak' deyimini dahi bilmeden, kendi kozasında yaşamış bu kıza ve bıçkın delikanlı Batu'ya inanmam çok zor olmadı.. Belki aslında yazarlara inanmak istediğimdendir. Bilmiyorum. Göreceğiz..
Yönetmen
Erol Özlevi ve çok başarılı görüntü yönetmeni
Ömer Kılınç gayet temiz bir dünya kurmuşlardı. Hikayenin neşesi de, gerginliği de dünyasında vardı. Gece sahneleri tertemizdi. Özlemişim mesela... Erol Özlevi reklam kökenli bir yönetmen. Uzun metraj yapmayı çok seven ama Erler Film sayesinde dizi dünyasına giriş yapan, genç bir göz, dünya kurucu.. Zaman zaman reji anlayışını fazla Amerikan ve 'zor' bulsam da ısrarla beğeniyorum. Mesela bütünü kurmak için detayların yarattığı devamsızlığı önemsemiyor. Bunu da gayet güzel yediriyor görsel hikayesine. Kurduğu dünyayı da sevdim. Özellikle Çeşme'deki ev sahnelerindeki baba karakteri ile seyirci arasına mesafe koyarken kullandığı o "kuzeyli soğuk" dünyayı sevdim. Reji kendi resmini değil de, hikayeyi köpürtünce daha keyifli oluyor izlemesi. Erol Özlevi ve ekibinin gönlüne bereket!
Oyunculuklara gelirsek. Standart işlerin aksine yani "çok deneyimli oyuncularla çevrelenmiş gençler" kalıbına bakarsak bu hikayede yan kadro biraz retro ve zayıf geldi. Bunu da hikayenin daha çok gençlerle odaklanacağının sinyali olarak değerlendiriyorum. Kaan Yıldırım'ın istisnasız herkese 'Ferdi' tadı vermesi de taammüden kullanılmış olmalı.
Kaan Yıldırım'ın gerek beden dili gerekse naturelinde var olan tonlama-konuşma şeklini korumasından, Ferdi rüzgarıyla Batu'yu güçlendirme amacı sezdim. Aksi halde bambaşka bir karakter çıkaramayacak çapta bir yetenekle muhatap değiliz. Bu bir seçim olmuş, bence. Ekranda kimi zaman bu tür seçimler izleriz. Bakınız Ali Atay'ın Mecnun'a yapışması gibi... Hatta başarılı bir örnek olarak bakınız
Kenan İmirzalıoğlu'nun yıllardır aynı adamı değişik isimlerle oynuyor olması gibi.. Başarısız mı? Zinhar! Tam da olması gerektiği gibi çok da başarılı. Daima farklı karakter kasmak da bir seçim, aynı adamın versiyonlarını oynamak da.. Kaan Yıldırım'ın, 39 bölüm Ferdi'yi canlandırdığı Ulan İstanbul, televizyon seyircisini salon balkon ayağa kaldırıp izlenme rekorları kırmadığı, sokakları boşaltmadığı için de şimdilik total için risksiz bir seçim olmuş. Hatta artı değer katmış hikayeye.. Kumsal- Batu taş orası çok net. Diğer karakterlere can veren
Dilara Aksüyek beklentilerimi karşılayacak mı,
Ceyhun Mengiroğlu hayatımızda yeni bir Orkunç olacak mı,
Kaan Çakır nasıl bir 'usta' olacak Batu'ya? Bu soruların cevabını da ilerleyen bölümlerde alacağız.
Adı Mutluluk yola çıkarken unutulmaz bir ekran efsanesi olmayı planlamıyor olsa gerek. Amacı doğrultusunda da çiçek gibi bir iş olmuş. Yazdan pay kapar, kışa da kendine yer açmayı başarırsa görev tamamlandı demektir!
Reyting listesinde de görüleceği gibi çok da güzel bir açılış yaptı. Bu başarıyı sürdürebilecek mi, onu da ilerleyen haftalarda göreceğiz. Bütün ekibinin gönlüne bereket, ekran yolculuğu uzun olsun!
Böyle işte..
R.