2014 yılında gösterime giren
Lizzie Borden Took An Ax filminden, televizyona sekiz bölümlük mini dizi olarak uyarlanan
The Lizzie Borden Chronicles haftanın korku, gerilim ve drama dizisi olma iddiası ile başladı.
Film, 19. yüzyılda Massachusetts'te saygın ve ünlü bir ailenin genç kızları tarafından katledilmesini ele alıyordu. Başrollerde yine Christina Ricci vardı. 1890'ların kostümleri ve Viktoryan dönemin aksanı ile anlatılan bir hikaye olmasına rağmen; elektronik blues, yeni dönem folk şarkıları ve Ricci'nin unutulmaz performansı ile seyredilmesi gereken bir film olmuştu.
Kimse masum değil! Ancak televizyon uyarlaması ailenin katledilmesinden sonrasındaki
olayları ele alıyor. Emma (Clea DuVall) ve Lizzie (Christina Ricci), anne
ve babalarının ölümünden sonra yeni bir hayata başlarlar. Kasabadaki
dedikodular ve babalarının kızlara bıraktığı borç bitmez. Bir yandan borcu
kapatmaya uğraşırken, bir yandan aile mirasından pay isteyen üvey ağabey William
(Andrew Howard) ile uğraşırlar. Kendilerine sıfırdan bir hayat kurmak isterken,
Lizzie'nin geçmişi peşlerini bırakmaz ve bu şüpheli geçmişi araştıran ödül
avcısı Charlie Siringo (Cole Hauser) da hikayeye dahil olur.
Baltalar elimizde...
Filmi izlemeyenler için bence Christina Ricci'nin performansı göz alıcı
gelebilir. Kadın sanki korku-gerilim filmleri için yaratılmış gibi. Tehlikeli
bakışlar, altından her an bir şey çıkabilecek seksi ama sinsi bir gülümseme,...
Her şeyi ile korku hikayelerinin vazgeçilmezi olmuş durumda. Bunun bir yan
etkisi de "yine mi Ricci?" olabilir. Ancak bu etki de sanırım o kadar
sık ekranda görülmediği için yaşanmıyor. Lizzie karakterini canlandırırken
gerçekten eğlenmiş görünüyor.
Lizzie, günümüz anti-kahramanı Dexter gibi 19. yüzyılda yaşayan kadın
bir anti-kahraman ya da İngilizce tabiri ile gerçek bir 'badass' olacak gibi
duruyor. İlerleyen bölümlerde hem aklını hem kadınlığını hem baltasını kullanarak kendi
hayatı için adalet sağlamaya çalışacak.
Dizinin ilk bölümü oldukça kanlı idi. Filmde kullanılan müzikler gibi dönemin
atmosferinden farklı müzikler olmasına rağmen, kullanılan parçalar dizinin
kurgusuna ayrı çekici bir hava aktmış. Bu parçaların sözleri dizinin hikayesi
ile uyumlu olmuş olması sizi istemeseniz de dizinin atmosferine sokuyor.
Kadınların yalnızca bedenlerini değil akıllarını da kullanarak erkeklerin dünyasında var olmaya çalışmalarını farklı bir yerden ve gerilim atmosferi ile anlatan bir dizi olmuş. Her gün neredeyse üç kadının öldürüldüğü ülkemizde, kadınlar haklarını Lizzie gibi savunmaya kalkarlarsa neler olabileceğinin örneğini olan bir hikaye. Sekiz bölümlük mini dizi olduğu için izlenebilir.