Racon: Bu ailem için, bu da adalet için!
10 Mart 2015
Racon kesen hiç değilse bu sefer iyiler olsun!
Sevilay Gürkan
Sadece kısacık bir an bile olsa içimden "Keşke Kenan, bizim Karadayı Mahir ve Feride'nin oğlu olsaymış" duygusu geçti. Biliyorum yaşı tutmuyor. Ama olsaydı Kenan'a "Adalet" arama duygusu daha da çok yakışırdı. Hayatımda ilk kez dizi yorumu yazıyorum. Bölüm bitince içimden gelenleri bir yere yazmak istedim. Ranini'ye sordum. Basarım, dedi. Onun tanımıyla (Evet, belki de hepinizden eski bir Ranini takipçisiyim, blog zamanından beri peşindeyim.) sade seyirciyim. Ben anlamam kadrajdan, ışıktan, görüntü oyunlarından, dekordan, kostümden, dönemden; hikayeme bakarım.
Televizyonum daha üç sene önde tüpünden kurtuldu. Bana her dizinin rengi şimdi daha güzel. Benim için küçük ekranımdaki görüntü, izlediğim hikayeyi bozmuyorsa yönetmen iyi, bozuyorsa yönetmen kötüdür. O lafı dinliyorken gözüne bakmak istediğim oyuncuyu ekranda görmüyorsam reji ile başım derde girer. Görüyorsam, olay bitmiştir. Racon Ailem İçin'e bu anlamda bakınca yakına en yakına giren ilk giriş sahnesinde Kenan yattığı yerden başını sağa çevirip muhtemelen camdan sızan güne baktığında görüntü genişlesin ekran ferrahlasın istedim. Boğdu beni oda. Beni boğmak istediyse, reji başarılı. Gel gelelim Kenan vurulduğunda kamera üst bakışa geçip bedeni terk eden ruh gibi göğe yükselince Kenan oracıkta öldü zannettim. Reji bunu hissetmemi istediyse, başardı.
Misafirin makbulü kısa kalır. Ben de uzatmadan bitiriyorum. O baba-kız hikayesini izlerim. Nisa Hanım'ı da.. Hemencecik ölen sistem kurbanı masum delikanlının ablası Sedef'in yolculuğunu da. Raconu kesen hiç değilse bu sefer iyiler olsun! Ne diyorsunuz siz? Yolu açık olsun, emeği geçen herkesin cebi de uzun zaman adaletli dolsun!