"İçerde" hayat var!

İçerde, bir yerde hayat var!
Duygu Tombak

Eğer bir işin yapımcı hanesinde “Ay Yapım” yazıyorsa, işi “Hazır ol”da bekleyenlerimdir. İçerde de bu işlerden sadecebir tanesi.

İçerde dizisi, birçok emsaline göre oldukça iyi olduğunu düşündüğüm bir ilk bölümle karşıma çıktı. İyi bir gözle yönetildiği apaçık. Sarp ve Mert’in hikâyeleri üzerine inşa edilen çatışmayı ilk saniyeden son saniyeye kadar merakla bekledim ve izledim.

Naçizane fikrim, İçerde dizisinin bir hayli “maskülen” olduğu yönünde. Özellikle madalyonun Sarp kısmı oldukça sert. Tetikçiler, silahlar… Bu nedenle Sarp’ın hikâyesinde, hissi yakalamakta biraz geriden geldim. Sürekli aksiyon izleyen biri olsaydım ya da dramın dozu bir “tık” daha yukarda olsaydı daha mı çabuk yakalardım, bilemiyorum. Ama bu gecikme beni çok rahatsız etmedi. Aksine, aklımdaki “Ne zaman yakalayacağım?” sorusuyla, kendimi Sarp’in hikâyesinde buldum. Sarp’tan bahsetmişken Çağatay Ulusoy’dan bahsetmek istiyorum ama söyleyecek sözüm yok. Her işinde çıtayı daha da yukarı taşıyor. Beğenerek izliyoruz.

Mert’in hikâyesi ise, bir kadın gözüyle, içimi daha bir cız ettirdi. Hissi yerindeydi. Aras Bulut İynemli’nin can verdiği Mert’i de sevdim. Sarp’ın hikâyesi mi, Mert’in hikâyesi mi diye soracak olursanız Sarp derim. Çünkü zihnimin merak bölgesini Sarp’ın hikâyesi daha çok hareketlendirdi.

Hem Sarp’ın hem de Mert’in “flashback”lerini bir hayli beğendim. Sarp-Mert flashbacklerinde ise favorim Mert’inkiler olur. 

Yukarıdaki satırlarda İçerde’yi maskülen bulduğumu yazdım. Hikâye ne kadar maskülen geldiyse, kadın oyucuları ve duruşlarını fazla fazla feminen buldum. Özellikle “styling” denilen kılık kıyafet seçimleriyle moda programından fırlamış gibilerdi. Mesela Melek’in (Bensu Soral), Sarp’ı cezaevinde ziyaret ettiği sahnede “2016-2014 Sonbahar-Kış Cezaevi Kreasyonunu” göreceğimi tahmin etmezdim. Ağır tetikçi / mafya takımının cevval kadın avukatı rolünü Poyraz Karayel'deki Sema performansıyla Emel Çölgeçen arş-ı alaya taşıdığı için Melek karakteri biraz... Sönük kalmış.

Nihal Koldaş, Mustafa Uğurlu ve Çetin Tekindor’a bir şey söylemek haddim değil elbette ama tek bir soru sormak istiyorum: Neden hep kebapçı şiveli yazılmak zorunda?

İçerde dizisini aksiyon sahneleriyle zaten “Gel bana, gel bana!” diyordu. Çifte sürprizli final sahnesi olmasa dahi Pazartesi günlerimi İçerde için ayırmıştım. Güzel finali yerini garantiledi. Anlayacağınız benim için “İçerde” bir yerde hayat var!

Tüm ekibin ellerine, kollarına, emeklerine sağlık. Tanrı onları reyting canavarından korusun, bol şans!

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER