Marvel'ın Netflix'te izleyicilerle buluşan dizisi Daredevil ikinci sezonunun tamamıyla karşımıza çıktı. Malumunuz ocak ayından itibaren Netflix ülkemizde de hizmet vermeye başladı. Bu sayede bölümleri direkt Netflix üzerinden izlemek mümkün.
İkinci sezon Bang isimli bölümle başlıyor. Eğer bu yazıyı ilk sezonun tamamını izledikten sonra okuyorsanız siz de gayet iyi biliyorsunuz ki Daredevil'ın önceki bölümleri daha yavaş bir yapıya sahipti. Sezonun hikayesi ağır ağır ancak derinden işleniyordu desek yerinde olur zannediyorum. Bu sebepten ikinci sezondan da beklentim tam olarak bu yöndeydi. Ancak dizi beni bu noktada yanılttı. Beklediğimiz aksine Daredevil için tempolu sayılabilecek bir giriş yaptı.
Üç silahşörler
Geçtiğimiz sezon finalinde Matt'i üzerinde kırmızı şeytanımsı kostümüyle görmüştük. Yeni sezonla birlikte kahramanımız siyah kıyafetlerini bir kenara bırakıp bu kostüme kalıcı bir geçiş yapıyor. Onu çizgi roman sevenlerin iyi bildiği kırmızı kostümüyle Hell's Kitchen'da kötü adamların canına okurken görüyoruz daha ilk dakikadan itibaren. İlk sezonla Bang bölümü arasında ne kadar bir zaman geçtiğinden emin değilim ancak bu sürede Matt kendisini geliştirmiş görünüyor. Geçen sene yayımlanan bölümlerde Matt'i dövüş sırasında daha fazla zorlanırken görüyorduk. Bu sefer daha bölümün ilk sahnesinde birkaç adamı rahat bir şekilde patakladı. Limandaki sahnede bazılarıyla uğraşmadı bile. Kafalarına bir şeyler fırlatıp bayıltmakla yetindi. Buna rağmen bölümün sonuna doğru Punisher'la karşılaşmasında oldukça zorlandı. Bu da Punisher karakteri konusunda izleyiciye net bir mesaj veriyordu.
İlk bölümde açık bir şekilde gördük ki Nelson & Murdock hukuk bürosu artık daha fazla tanınmaya başlamıştı. Onları sırf bir saat için üç müvekkil bekliyordu. Bunun nedeni de Wilson Fisk davası olmuş gibi görünüyor. Biz bu süreci dizide izleme fırsatı yakalayamasak da Nelson & Murdock insanlara yardım eden bir büro olarak isim yapmayı başarmış. Öyle ki şehirdeki kanun adamlarından sokakta ihtiyacı olanlara kadar herkes biliyor artık onları.
Sezonun asıl hikayesine İrlandalı gangsterlerin toplandıkları ortamda saldırıya uğramalarıyla başladık. Olay tam anlamıyla bir kurşun yağmuruydu. Gerçekten tüm bunları bir adamın yaptığına inanmak oldukça zor. Üstelik ortamda neredeyse herkesin ölmesi, çelik yeleğin kurşunlar karşısında zerre kadar işe yaramaması da ilgi çekiciydi. Bu katliamdan Grotto isminde bir arkadaş sağ çıkmayı başardı. İlk iş olarak da soluğu Matt ile Foggy'nin yanında aldı. Böylece kahramanlarımız sezonun hikayesine dahil oldu.
Matt ile Karen arasında romantizm sinyalleri...
Bu bölümde dikkatimi çeken birkaç detay vardı. Bunlardan biri bardayken Karen'ın Matt'e karşı bir şeyler hissettiğine dair yapılan net vurgu oldu. Onun yanında heyecanlandığını, ufak dokunuşlarını vs. gördük. Çizgi romanlardan dolayı az çok bir fikrim var ancak bu işin ilerleyen zamanlarda bir yere gidip gitmeyeceğini merak ediyorum. Foggy aradan geçen zamanla Matt'in gecelerini sokaklarda geçirmesine alışmış gibi görünüyordu. Her ne kadar arkadaşı için endişelense de ona yardımcı olmak için Dogs of Hell gibi bir mekana bile girdi. Karen, doğru düzgün tanımadığı ve önceden suçlu olduğunu bildiği halde Grotto'yu korumak için kendini riske attı. Bu üç arkadaşta da bir fedakarlık hali var. Neredeyse hiçbir durumda kendilerini ön plana koymuyorlar. Sırf bu yüzden avukatlıktan para kazanmıyorlar. Müvekkillerinin getirdikleri yemeklerle, meyvelerle filan ödeme alıyorlar. İster istemez arkadaşların normal hayatlarındaki ödemelerini nasıl yaptığını düşündüm. Dizi genelde kahramanlık kavramını olabildiğince gerçekçi ele alsa da, bu noktada inandırıcılıktan uzaklaştıklarını hissediyorum.
Bölümün sonunu Punisher ile resmen tanışarak getirdik. Herkes tarafından bir ordu zannedilen Frank Castle, pompalı tüfeğiyle arz-ı endam etti. Bu önemli karakteri The Walking Dead dizisiyle tanıdığımız Jon Bernthal canlandırıyordu. Karakterin çizgi romanlarda nasıl göründüğü konusunda bilgim çok az ancak Bernthal korkulası bir adam havası vermeyi çok rahat başarmış gibi görünüyordu.
Daredevil akıcı, olaylara kendi standartlarına göre hızlı giren, merak uyandırmayı başaran bir ilk bölümle karşımıza çıktı. Eğer dizi tüm sezon boyunca bu standartı korursa yine başarılı bölümler izleyeceğiz gibi görünüyor.
Şimdiden herkese iyi seyirler diliyorum.