Yarışma programlarında sunucu önemlidir. Ne kadar aktif, ne kadar enerjik ise bizi de ekrana o kadar bağlar. Kısacası yarışma formatı kadar sunan kişinin performansı da önemli. Uraz Kaygılaroğlu yarışmaya ayrı bir renk katmış. Bu konuda 10 üzerinden 100 veriyorum. (Torpil değil, emeğin bedeli) O kadar içten davranıyor ki, evimizde oyun oynuyor gibi hissediyoruz.

 Kuyruktakiler

Yarışma 4’er kişilik 3 ekipten oluşuyor. Yarışmaya kimisi arkadaşlarıyla kimisi eşi dostuyla kimisi de akrabasıyla katılıyor. Çeşit çeşit kategoriler karşısında bir kurban seçiliyor ve süre başlıyor. Buraya kadar her şey normal. Asıl yarış buradan sonra başlıyor. Kendi ekibinden birine mi güvenirsin, yoksa rakibe mi güvenirsin? O sana kalmış. Belki de taktik yapar, rakibi yanıltırsın. Kuyruğundakiler önemli. Puanların artabilir de, azala azala elin boş kalabilir de…

Yarışma; hem eğlenceyi hem de bilgiyi vaat ediyor. Bilgine, becerine ve doğru hamlene göre puan kazanıp finale ekibinin adını yazdırabiliyorsun. Bu kısımda sana yardım eden bir de müthiş sunucun var. Uraz Kaygılaroğlu’nun sıcacık sohbeti, neşeli yüzü senin yarışmaya +5 can ile başlamana neden oluyor. (Başta bu tüyoyu alıp doğru kullandın mı değme keyfine ^.^)

Yarışma henüz çok yeni; fakat zaman içerisinde adını daha üst sıralarda görebileceğimizden eminim. Bana tek sıkıntısı yayın saati gibi geliyor. Okulda olan öğrenciler için eve giriş vakti. Çalışanlar için erken. Ev Hanımları ve emeklilere güzel bir alternatif olması için sıkı çalışması, ödevini sağlam yapması gerek. (O saatlerde yılların dizileri var, ahhh ahhh)

Sonuç olarak neşeli vakit geçirmek istiyorsanız Kuyruk'a takılın derim. En zamansız haftada 2 kez izlenmeli… Bunu kaçırmayın üzülürsünüz… (Denendi, kesin bilgi)