Ahmet Mümtaz Taylan yeniden sahne çekmek için aramızdan ayrılınca kalanlara nasıl tanıştığımızı anlatıyorum. 2008 yılında Taylan, Star TV'de yayınlanan
Son Bahar dizisinde oynuyordu; ben diziye "ateşli blogger" olarak her hafta gömüyordum. Sonra bir dizi röportajlar yapmaya karar verdim ve 10 kadar sektör mensubuna email yazdım. İlk kabul eden ve bana dönüş yapan Ahmet Mümtaz Taylan oldu. Hiç unutmuyorum, Pangaltı metrosundan çıkar çıkmaz "sesli mesaj" notu düşmüştü telefonuma. Cihangir'de o zamanlar Pan, şimdi 21 olan Cafe'de buluşup 4.5 saat konuşmuştuk. Şimdi (özellikle yurt dışı stüdyoları ve yabancı oyuncularla çalışmaya başladıktan sonra edinilmiş bir disiplin nedeniyle) bütün röportajlarım 15 ila 25 dakika sürüyor.
Hukukumuz bu derece 'eski' olduğu için lafa "Nasıl gidiyor Fikri karakteri?" şakasıyla başlayabiliyorum. Cesur bir günümdeyim. Dev bir ciddiyetle "Sami!" diye karşılıyor şakamı ve beni yine telaşlandırmayı başarıyor. Şakamı anlamadı zannettiğim o üç-beş saniye içinde aklımdan geçenleri yazsam roman olur, öyleli ömre bedel bir Ahmet Mümtaz Taylan ile muhatabız.. Taylan'ın geçen haftaki bölümde seyirciyi darmaduman eden performansını konuşmak istiyorum; ancak övgüye pek zemin açmıyor. Lafı övgüye dayayacağınızı anladığı anda beden diliyle "Çıkma o toplara zira işimizi yapıyoruz" diyen ve durumun abartılmasını sevmeyen oyunculardan..