Isaac Hempstead Wright: Bran'in yerinde olsam ben de olaylara onun gibi tepki verirdim

Isaac Hempstead Wright: Bran'in yerinde olsam ben de olaylara onun gibi tepki verirdim
Game of Thrones'un altıncı sezonu Amerika'da, ülkemizde Digiturk'te ekrana gelmeye devam ediyor. Dizide heyecan uyandıran büyük gelişmeler yaşanıyor. Bunlardan birisi de Bran Stark'ın hikayeye geri dönüşü oldu. Altıncı sezonda yaşanacakları ve diziye ara verişini Isaac Hempstead Wright ile konultuk.


Görü içindeki Bran...

●  Bran altıncı sezona nasıl başlıyor?
Bran bir ağacın altında büyücülük okuluna gidiyor. 

●  Branwarts? [Hogwarts'a gönderme]
Bu çok havalı oldu, Branwarts! Altı ay ile bir yıl kadar bir süre hikayeden uzak kaldık. Bu süreçte o yeteneklerini geliştirmeye uğraştı. Onun başka canlıların bedenine girebildiğini biliyoruz. Aynı zamanda Weirwood ağacı ile geçmiş ve geleceği de görebiliyor. Üç Gözlü Kuzgun ona bu yeteneği nasıl kullanacağını öğretmeye çabalıyor.

●  Bu görüleriyle neler yapabiliyor?
Geçmişteki olaylara bakıp onlardan ders alıyor. Ancak geçmişteki mutlu zamanları görebildiği için aklına başka fikirler de geliyor. Orada sonsuza kadar kalabilmek istiyor ancak Üç Gözlü Kuzgun tehlikeli olduğu için buna karşı çıkıyor. Aynı zamanda görüleri aracılığıyla geçmişteki insanlarla iletişim kurabilir mi sorusu gündeme geliyor.

●  Bir sezon ara vermenin ardından geri dönmek nasıl?
Bir senenin ardından sete geri dönmek gergin olmama neden oldu. Dördüncü sezondan altıya kadar dizi daha da büyüdü. O yüzden "Tanrım bunu nasıl yapacağımı hatırlıyor muyum?" diye düşündüm. İlk gün zordu ancak herkesi yeniden görmek şahaneydi. Arayı kapatmış olduk.

●  Bran'in bir görüye odaklanması gereken anlara nasıl hazırlanıyorsun?
İlginçtir ki görüden çıkmak daha zorlayıcı oluyor. Keyif aldığı sırada görünün içinden çıkartıldığı sahneler var. Güzel bir andan karanlık bir mağaraya uyanıyor. Bunu canlandırmak oldukça keyifliydi. Bunu güzel bir rüya görürken aniden uyanıp "Hayır!" diye düşündüğümüz anlara benzettim.

●  Görüleri rüya gibi mi hayal ediyorsun?
Evet, kesinlikle. Inception'a benzetiyorum.

●  Bu noktada Bran nasıl bir insan?
Hala bildiğiniz gibi üzerinde bir ergenlik kibri var. Görülerinde şahit oluyorsunuz ki henüz durumun ciddiyetinin farkında değil. Kendisine söylenenleri dinlemiyor ve en iyisini bildiğini zannediyor. Oldukça sabırsız. Bu konuda onunla empati kurabiliyorum. Aynı durumda olsam onun gibi tepki vereceğimi düşünüyorum. Dizi boyunca olması gerekenden daha hızlı büyümesi gerekti. Altıncı sezonda bu önceye nazaran daha da önemli. Öncesinde pek sorumluluğu yoktu. Sonradan kardeşiyle ilgilenmesi gerekti. Şimdi ciddi bir gücü var. Bunu iyiye ya da kötüye kullanabilir. Ancak önce gücünü kontrol etmeyi öğrenmesi gerekiyor. Artık büyümekten çok, akıllıca davranması gerekiyor.

●  Bran görülerinde yürüyebiliyor mu?
Evet, birkaç yürüme sahnesi çektim ancak hiç dövüş sahnesi olmadı.

●  Max von Sydow ile çalışmak nasıldı?
Şahaneydi. Oldukça yaşlı ve hassas. 86 ya da 87 yaşında ancak buna rağmen sette harika. Oyunculuğun bu yönüne bayılıyorum. 5 yaşında başlayıp 86 yaşına kadar devam edebilirsiniz. Bir zaman sınırlaması yok. Onun sesi oldukça kudretli. Normalde pek bir anlam ifade etmeyen cümlelere tahmin edemeyeceğiniz bir katman ekleyebiliyor. Kimsede olmayan bir ağırbaşlılığa sahip. Onun yanında durup rol yapabilmek bu yüzden harika. Gerçekten oldukça yaşlı ve bilge gibi bir karakter gibi hissettiriyor.


Oyuncu diziyle büyüdü desek yalan olmaz

●  Uzakta olduğun süreçten sonra dizinin daha da büyük hissettirdiğinden bahsettin. Bunu biraz daha açar mısın?
Sophie ya da Maisie gibi arkadaş olduğum oyuncuların ismini dedikodu köşelerinde görüp şaşırmak gibi... Dizinin her yerde parodisini görmeye başladım. Game of Thrones günlük hayatta rahatça bahsedebileceğin bir referansa dönüşüyor. Sokakta yürürken yanından geçtiğin insanlardan birinin diziden bahsettiğini duyman mümkün. Şanslıyım ki ekranda göründüğüm son zamandan bu yana değiştim. Gözlük kullandığım için insanlar beni tanımıyor. Yeni sezonla birlikte daha dikkat çekici hale gelebilirim.

●  Dizi ilerledikçe Game of Thrones'a bakış açın değişti mi?
Bran'i canlandırmaya 10 ya da 11 yaşındayken başladım. O sırada gerekli sözleri söyleyip, hotelde havalı insanlarla takılıyor olmak hoşuma gidiyordu. Şimdi karakteri yaratmak için daha çok zaman harcamak gerekiyor. Daha önceleri biraz kendimi canlandırıyor gibiydim. Bir sene ara verip, 16 yaşında geri döndüğünüz zaman bunun ciddi bir iş olduğunu idrak edip ona göre davranıyorsunuz. Bunun etrafta takılmakla alakalı olmadığını, üzerinde düşünmeniz gerektiğini anlıyorsunuz. Bu da dizide çalışmaya farklı bir katman ekledi. Daha önce yapmadığım bir şeye odaklanıp role hazırlanmam gerekti.

●  Game of Thrones'taki doğa üstü elementlere bakış açın değişti mi?
Bu noktada Dan ve David'in düşüncesini çalıyorum. Game of Thrones'ta büyüye bizim dünyamızdaki gibi bakılıyor. İnsanlar "Ejderhalar mı? Onlar yüzyıllar önce öldü." ya da "Ak yürüyenler gerçekte yok." diye düşünüyor. Burada bir mit söz konusu ve insanlar zamanla bunların gerçekliğini keşfediyor. Bu hikayenin büyük bir parçasını oluşturmuyor, ufak ufak keşfediliyor. Karakterimin en güzel yanı diziye dair büyülü elementleri ziyaret edebilmesi...

●  Bran bu güçle neden ilgileniyor? Ailesinden dolayı mı, dünyayı kurtarmak için mi?
Bu konuda fazla bir seçeneği yok. Üç Gözlü Kuzgun ona "Artık Üç Gözlü Kuzgun sensin" dedi. O da "Yardımcı olabilirsem elimden geleni yapmak isterim" ile "Tüm bunlar büyük bir saçmalık. Ben görülerin dünyasında kalmak istiyorum"un arasında kalmış durumda. İsyan etmek isterken kaderi çoktan yazıldı. Fiziksel olarak yapabileceği hiçbir şey yok ancak elinde bu güç var. Kontrol etmeyi öğrenip kendisini daha iyi hisedebilir.

●  Ak yürüyenler ekrandaki kadar korkutucu mu, yoksa diğer CGI efektleri gibi sopanın üzerindeki toplardan mı ibaret?
Korkucular! Bir sahnede bir sürü zombileştirilmiş figüran vardı. Benim de onların arasından yürümem gerekiyordu. Rüzgar estikçe çürüyen parçalar sallanıyor. Dönüyorum ve arkamda Gece Kralı var. Çok havalı bir sahneydi. 

●  Gece Kralı yüz yüze nasıl?
O ekibimizden biri ve oldukça komik bir adam. Darth Maul tarzında bir kafası varken oturup sohbet ediyorsunuz. Olağandışı görünen sarı renkte lensler takıyor. Normal bir kahve içerken onu böyle görmek korkutucu oluyor.

●  Bran'in hikayesini sen yazıyor olsaydın...
Ona bir kılıç vermek isterdim. Ninjaların sahip olduğu türden olabilir. Ak yürüyenleri doğrayan bir karakter olabilir. Sırtında iki Valyrian çeliğinden kılıçla... Ya da dragonglass da havalı olur. O da aynı sonucu veriyor.

●  Hikaye artık kitaptan bağımsız ilerliyor. Bu heyecan verici mi, yoksa endişe verici mi?G
Önceden "Sezon sonunda şuraya varmış olmalıyız" ya da "Kesinlikle şu şekilde oraya varacak" şeklinde bir fikir sahibi oluyorduk. Şimdi her şey şaşırtıyor. Öyle sahneler var ki bir karakterin büyük tehlikede olduğunu, öleceğini düşünüyorsunuz. Bilmiyor olmak heyecan veriyor.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER