İlk bölümün hikâyesine geçmeden (Neeee? Daha hikâyeye geçmedin mi, dur ben bir şarj aleti bulayım.) bir de Hülya Avşar için iki cümle edeyim hemen, çünkü kendisi en çok merak ettiklerimdendi. Şimdi Hülya Avşar öyle baskın bir kişilik ki onu "Avşar Kızı" kimliğinden sıyırıp Safiye Sultan diye servis etmek büyük riskti. Bakışlar duruş tam Safiye Sultan. Hülya Avşar’ın yüzündeki yılların doğal çizgileri de Safiye Sultan olmanın şanına çok yakışmış. Böylece bu risk aşılmış. Ancak şimdilik Safiye Sultan konuşunca benim için Hülya Avşar'a dönüşüyor. Zamanla aşılır mı? Bence aşılır.
Ne kadan da ilk görüşte aşık olan bir erkek ^-^
Bölümün Ahmed’in monologları ile başlamasına bayıldım. Rahmetli Pargalı’nın monologlarını ne severdik, değil mi? “Biz ya tahta çıkarız, ya katlediliriz” ile daha ilk dakikalarda kalbimize dokundu Küçük Ahmed. Güven duygusunu yastığının altında eline değen bıçağın soğuk kabzasına garantilemiş genç bir adam... Ürkek bakışlarına, titreyen dizlerine rağmen “kardeş kâtline son” kararını ondan bekleyebileceğimiz kadar güzel yürekli bir genç adam. Eminiz ki babasının ölümüne yol açanlar varsa ki, var gibi görünüyor, Ahmed bunu da çözecek hayatı pahasına… “Padişah’ım çok yaşa!”
Harem bildiğimiz harem. Hiç durmadan kaynayan bu kazanı seviyoruz. Vahşi Anastasia’ya anlatılan “çirkin kral” masalı ne güzel bir karşılaşma sağladı Ahmed’le ikisine. Yaşlarının küçük olması itibariyle yere yuvarlanarak tanışmaları da iyi düşünülmüş.
Aforizmalar yine en sevdiklerimizden olacak, NET! "Her deminde başka biridir kadın" ile başlayan kısım meselâ, ekibin kaleminden dökülen kadın olmaya dair harika sözlerdi, senarist Yılmaz Şahin'e ve Nükhet Bıçakçı'ya RESPECT! Herhalde rahmetli Meral Okay da yaşasa bu cümleyi kurdururdu Safiye Sultan'a!
Entrika sana çok yakışmış beybisi!
En seveceğim karakterlerden birinin de Erkan Kolçak Köstendil’in Şahin Giray’ı olacağına inanıyorum. Oğlunun sevdiği kızı beğenmeyen kaynana misâli, Ahmed’e söylenmesi ne kadar eğlenceliyse içinden geçenler o kadar zalimceydi. Aslanlı suikast planı ona mı aitti, net değil ama değildiyse bile suikast başarılı olsaydı aslanı doldurup evinin başköşesine asacağı netti. Yeri gelmişken belirteyim, aslanlı sahnelerin ihtişamı günlerce konuşulmalı, konuşalım, konuşturalım.
O zamanlar sol kulağa fısıldayan şeytan değildi, lokasyonu sonradan değişti.
Sevilesi karakterlerim listesine bir de Derviş’i eklemeliyim. İclal Tuna Hocam’ın deyimiyle “âlem peptalk nedir, gördü sayesinde” hakikâten, her yöneticiye lâzım.
Sonuç olarak 150 dakika süren ilk bölüm süre olarak korkutucu uzunlukta olsa da beklentileri karşılamış olması açısından alnının akıyla çıkmakla kalmadı, dahası ihtişamlı açılışıyla gönül kazandı. Emeği geçenlerin eline sağlık, ömrü uzun olsun.