İyi ki o tetiği çekti de imajını değiştirdi^.^
Güllerin Savaşı kavram olarak ölümlerden beslenen bir dizidir. Yani nasıl? Bölümler, daha doğrusu dönemeçler sizin de anlayacağınız üzere dönüm noktaları ölümlerle oluşturulmuş. Başta Enver Sipahi, sonra ise Mert oğlanın babası Recep Efendi, Salih Efendi, Gülru ile Cihan’ın nikâhı (Evet, bu da Gülru Çelik’in ölümü.) ve Cihan’ın intiharı. Her şey buraya kadar tamam! Sezon finalini de böyle kapattık. Şimdi ise Güllerin Savaşı tamamen boyut değiştirdi ve yeniden doğuşla, “yeni” Cihan’ın doğuşuyla, algı değişimine neden oldu. Gerek Ranini.tv’den yazar arkadaşım Valandil, gerekse ben sezon finali özetli-yorumumuzda Cihan’ın ölmemesi gerektiğini savunduk ve tahmin ettik. Peki, bizce Cihan neden ölmemeliydi? 

Söz ver bana doğduğunda baban olacak o hayırsıza benzemeyeceksin.

Şöyle ki; 
Cihan ölse idi arada savaş diye bir durum söz konusu olamazdı. Neden mi? Gülfem umudunu, ümidini ve zaafını Ömer’den yitireli çok olmuştu. Gülfem için artık Ömer yoktu. Sadece bir silah arkadaşı ya da eski günlerin hatırı olabilirdi. Yani, Gülfem ile Gülru’nun arasındaki kalkan Ömer değildi. Aksine Cihan’dı. Son zamanlarda Cihan’daki değişiklikleri göz önüne alacak olursak bunu bulabiliriz. Evet, iki Gül’ün de zayıf halkası Cihan Sipahi’ydi. Gülfem’in biricik ve hasta kardeşi Cihan ile Gülru’nun eskimeyen dostu, tek dayanağı Cihan. Kırmızı ile beyaz ne kadar farklı ise Gülfem’in Cihan’ıyla Gülru’nun Cihan’ı da bir o kadar farklı! Eskiden yorgan kavgaları yapılırmış. E, bu çocuk yorgan mı ki kavgası yapılsın? Tabii ki savaşacaklar! Bu savaşta da ellerine en değerlisinin kanı bulaşacak. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER