Sahiden herkesin ardında
bıraktığı bir gideni var mı? Ya da sizden hiç giden oldu mu? Siz bunu bi’
düşüne durun. Gitmek; Git fiilinden türeyen, sonuna mastar eki kazandıran bir
sözcüktür. Aslında söylemesi ne kadar kolay? Peki, gerçekten de gitme(k) kolay
mıdır? Git dersin. Gitme de dersin. Ya gitmek? Gitmeği göze alabilir misin?
Ardında onca enkazı bıraktığını bilerek gitmeğe cesaretin olur mu? Hadi, bugünü
bırak gitsin. Yarın ne olacak? Geçmişini harabeler içinde bırakarak geleceğini
nasıl inşaa etmeyi düşünebilirsin? Bu biraz içindeki ego savaşını alt etmek
olmuyor mu? O zaman biraz egonu hoş tut. Nasılsa zamanı gelince merakın egonu
yerle bir edecek ve eski benliğine geri döneceksin. Geri dönünce ne mi olacak?
Dur, dur! Söyleyeyim… O arkanda bıraktığın enkaz var ya… Hafriyat kamyonuna
yüklenip çoktan geri dönüşüme gönderildi bile! Ve geri döndüğünde, bir kez bile
olsun arkana bakmadığına pişman olacaksın. Neler kaybettiğine hayıflanacaksın.
Zira ardında bıraktığın yıkıntılar geri dönüşüme gönderilirken seni de
hayatından görünmez bir duvarla uzaklaştırdı. Haa, sanıyor musun ki seni
unuttu? Katiyen unutmadı. Lakin unuttuğun bir şey var. Ne mi? Yüreğindeki
sızıdan akan her damla acı, sana olan öfkesini ve nefretini canlı tutuyor.
Hayatındaki en önemli varlık için bile olsa affetmeyecek. Zaman ve mekân önemli
mi? Her ne zaman olursa olsun affedilmeyeceksin. Bunu da aklının bir köşesine
iliştir.
Sizlerle en son 13 Haziran
akşamı görüştük. Aradan zaman için kısa, bizler için “uzun” bir süre geçti.
Şimdi ise 5 Eylül akşamı hep birlikte yeni sezona, Güllerin Savaşı’nın da ikinci sezonuna, adım atmış bulunduk. Bu
arada yarın – kurguda da olsa – Gülfem Sipahi’nin doğum günü. Gülfem ile
kutladığımız bu ikinci doğum günü olacak. Nice entrikalara!!! Daha fazla
ortalığı karıştırmadan konuma dönsem iyi olur. Aslında sizlere karşı biraz
olsun mahcubum. Niye mi? Şöyle ki; Sezon finalinden sonra sizler için sezon
değerlendirmesi yapacaktım. Ne yazık ki zamansızlıktan hazırlamak için giriştiğim
yazı yarım kaldı. Bu nedenle affınıza sığınıyorum. Çok istedim, hâlâ da içime
dert. Sadece dört güncük kısa bir mola verebildim ve ayağımın tozuyla sezon
açılışını yapmak bana kısmet oldu. Sizlerle birlikte bir sezon daha geçirecek
olmak beni mutlu kılıyor. Şimdiden okuyan/okumayan, beğenen/beğenmeyen herkese
teşekkürlerimi sunuyorum. Dilerseniz gelin hep birlikte nerede kaldığımıza
bakalım?