Hayatta başarı sahibi olan insanların tümü
umudunu yitirmemiş olanlardır. Çünkü umudunu yitirmek pes etmektir. Pes etmekle
birlikte başarısızlık da gelir. Umut beslemek ise olacağına inandığımız bir iş
için daha çok çabalamak ve sonunda onu elde etmektir… Kendimi bildim bileli
buna inanırım. Şimdi diyeceksiniz ki neden bu konulara girdin… Adı Mutluluk’un
her bölümünde Kumsal’ın kendime benzer taraflarını buluyorum. Bu haftada Batu
ve annesi için (her ne kadar aklı bazen karışsada) beslediği umutla bana
yakınlaştı Kumsal.
Sahne gibi sahne...
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Tatlı ve Özlem meselesinden
kurtulduğumuz için çok mutluyum. Her ne kadar Orçun İynemli’yi ekranda görmeyi
çok sevsemde Tatlı’nın Adı Mutluluk’un hikayesine bir katkısı olmadığını
düşünüyordum. Kendimi Tatlı’nın bu hikayede aktif olacağı güne hazırlayıp,
sabretmeyi de denedim fakat içten içe böyle bir durumun gelişmeyeceğini de
biliyordum. İtiraf etmeliyim ki bugüne kadar “kardeşinin kalbini kıran adamın
Batu’dan intikam almak istemesi” olarak çok saf ve sığ bakmışım duruma.
Özlem’in yaşadıkları basit bir kalp kırıklığı değil, çok daha ağır şeylermiş.
Adı Mutluluk’un en sevdiğim tarafları bu ters köşeleri. Kahkahalar atarak
izlediğim bölüm Özlem’in hikayesiyle çok derin bir hal aldı. Yüzümdeki gülücükleri
dağıtıp, gözlerimden yaşlar akmasına engel olamadığım bir sahneydi. Çekenin de
yazanın da oynayanın da ellerine sağlık!
Tatlı’nın gitmesiyle Batu’nun babası ne olacak çok merak
ediyorum. Malum Tatlı onu da bu intikam planında kullanmaya niyetliydi. Baba
kısa zamanda ortalığa çıkarsa şaşırmayın. Halbuki tam da İpek ve Vural çiftinin
etkisinden sıyrılmış Yelda ve Vural çiftine doğru yaklaşıyordum. İpek,
Taylan’la her bir araya geldiğinde çekilmez bir hal alıyor ya da ben öyle
hissediyorum. Yelda’ya karşı tutumundan sonra zaten notunu vermiştim. Birine
sinir olunca bir daha ısınamama huyum devam ediyor. Bu arada söylemeden
geçemeyeceğim, sinema tesadüfünü ne yazık ki inandırıcı bulamadım. Koca şehirde
aynı yerde aynı filme gidiyorlar ve üstelik yan yana koltukları satın alıyorlar?
Bilemedim… Taylan ve Vural’ın kapışmaları ilk zamanki sertlikten çıkıp
tatlı&komik bir hal aldığı ve izlerken çok eğlendiğim için bu tesadüfün
inandırıcılığı üzerinde durmadan geçtim.
Perdelerini indirince kedi gibi kız aslında
Gelelim bu bölümün pelerinsiz kahramanı Eren’e… Kumsal’dan
uzak olunca ne tatlı oluyor değil mi? Gerçi uzak olduğunda bile yine onunla
ilgili bir şeyler yapıyor, o ayrı… Eren’in duygularına inanmasam da Kumsal için
İzmir’e gitmesi, annesini araştırması çok düşünceli bir hareketti. Bu cümlemi
not edin! İlk defa Eren için böyle olumlu bir cümle kuruyorum. Tabii ne yazık
ki Eren her zamanki Eren’liğini yaparak peşinden düşüncesizce davranışlarını da
getirdi. Kumsal’a karşı ne kadar hassassa Dolunay’a karşı o kadar sert ve
düşüncesiz. Kendince haklı sebepleri elbette ki var, ama başından Dolunay’la
barışmayacaktı. Kumsal’dan bu şekilde vazgeçemeyeceğini adı gibi bilmesine
rağmen Dolunay’ın duygularıyla oynadı. Sonra kötü olan Dolunay oluyor. İçinde
kötülük olan bir kadın doğru fakat Eren’e önce aynayı kendine çevirmesini
tavsiye etmekten dilimde tüy bitti.
"Tanımıyorum bile ne öpüşmesi?!" by Zeki
Neyse ki Zeki ve Gonca var da sinirimiz, stresimiz,
düşüncelerimiz akıp gidiyor. Öpüşmeleri
havada kaldı ama mutlaka bunun üzerine bir konuşma gelecektir. Yalnız Kumsal ve
Sera kapıyı açtıklarında onları öyle görüp nasıl şaşırmadılar onu anlamadım. O
anki panik hallerine veriyorum… Bu durumun geyiği mutlaka grup arasında döner
demedi demeyin. Kumsal ve Batu daha bir çift olamamışken Gonca ve Zeki olacak
sanırım. Eee ne demiş ünlü düşünür Zeki; “ya başka zamanımız olmazsa?”. Zaten
böyle yaşamamız gerekmez mi anımızı?
Sevgilisini sahiplenen kız tutuşu (temsili değil)
Kumsal ve Batu… Adlarını ne zaman ansam, onları ne zaman
izlesem kelimelerim tükeniyor. Ne düşündüğümü, ne hissettiğimi anlatamayacak
hale geliyorum. Aralarına giren engeller yüzünden hala tam anlamıyla çift
olamadıklarından yakınıyoruz ama aslında geleceğe hazırlık tüm bu yaşananlar.
Elimizde onlara dair çok güzel sahneler olacağını umut ediyorum. Yaşanan her
zorlukta daha fazla kenetleniyorlar biribirlerine. Kumsal’ın Batu’ya bir şey olmasından
endişelenmesi ve onun peşinden ayrılmaması, Batu’nun Kumsal’a zarar gelmesin
diye kapısında sabahlaması… Hazır Tatlı’dan kurtulmuşken ve Kumsal Sera’yla
arayı düzeltmişken birkaç bölüm bize güzel KumBat sahneleri mi bahşedilse? Çok
mesud oluruz!
Haftaya görüşmek üzere.