Poyraz Karayel bölümleri içerisinde, 23. bölüm
duygu çatışması en yüksek bölümdü. Haliyle Ethem Özışık da 23. bölümü yazarken
kalemi hançer yapıp yüreğimizi her daim burkan cümlelerini kullanırken cömert
davranmış, neredeyse her sahneye zihnimize kazınan sözler yazmış. Bu nedenle bölüm
bittiğinde, ‘mutluluk diye bir şey var mıdır?’ yoksa ‘gerçekler mi daha çok
acıtır yalanlar mı?’ ya da ‘çocuk ölmek nasıl bir şeydir?’ sorularıyla baş başa
kaldık.
Peki, duygu
çatışması ile anlatmak istediğim nedir derseniz, şöyle; Poyraz'ın Ayşegül ile
çatışması, hem bugünü hem de dünüyle olmak üzere Poyraz’ın kendi iç çatışması,
Zülfikar’ın işkencecisiyle çatışması gibi gibi bölüm içinde pek çok örnek
sayabiliriz. Ama 23. Bölüme damgasını vuranlar bu saydıklarım oldu. Bunlar
üzerinden bölümü değerlendirmeye başlayalım o zaman.
Sırtına
konuşma: yılların eskimeyen sahnesi
Ayşegül, 22. Bölümün sonunda savcılıktan alınma kâğıdı
gördüğünde, Poyraz tarafından ikinci kez büyük bir yıkıma uğramış oldu. Ancak bu iki fırtına aslında birbirine zıt yönlerden esen cinstendi. İlki
Poyraz, babası ile çalıştığı içindi; ikincisi ise Poyraz, babası ile çalışMAdığı
için. İlk bölümden itibaren Poyraz’ın Ayşegül’e söylediği bu iki büyük yalanın er
ya da geç ortaya çıkacağını biliyorduk. Ancak ben bu iki yalanın ve ya bir
diğer açıdan gerçeğin, Ayşegül üzerinde farklı etkileri olacağını düşünmüştüm.
Ancak Ayşegül, Poyraz’ın babasının yanında çalıştığını öğrendiğindeki gibi,
çalışmadığını öğrendiğinde de ‘seni dinlemek istemiyorum Poyraz, senden nefret
ediyorum!’ tepkisini verdi.
Hayatını mahveden iki adam arkanda, kaç kurtar kendini
Ayşegül!
Mahkemede
yan yana gelen Ayşegül-Poyraz-Baba üçgeni tam bir, çok bilinmeyenli denklem. Bundan
birkaç bölüm öncesinde Baba’dan saklanan Ayşegül Poyraz birlikteliği meşruluk
kazanmanın ötesine geçmiş, Baba için olmazsa olmaz olmuştu. Bu yüzden de
Ayşegül ve Poyraz arasındaki soğuk rüzgârlar Baba’ya hissettirilmemeye
çalışıldı. Bir diğer yandan altında çok derin kırgınlıklar yatan ve hiçbir zaman
çözülemeyen sorunları olan Ayşegül ve Baba ilişkisinin bilmezlik hali, 23 bölümdür
olduğu gibi yine ortada duruyordu. Bir diğer yanda ise “Babanı satmadım, O’nu kendi
babamdan daha çok sevdim” diyen ama aynı zamanda ona Ayşegül için ihanet eden
Poyraz vardı. İşte tüm bilinmeyenlerin birbiri ile çarpıştığı bu sahnede gördük
ki, iki evlat/baba sevgisi ve bir aşk içeren denklemimiz Poyraz Karayel’in ana omurgasını oluşturmasına rağmen 23 bölümde
pek de çözülememişti.
Şimdilik omuza baş koyma aşamasındalar ama bu da iyi bir
şey.
Hastanede Sema
annesinin unutmak istediklerinden bahsederken, Sefer kendisinin de unutmak
istediği çok şey olduğunu söyledi. Her ne kadar Sema bu sözleri üzerine alıp, Sefer’e
yaşattıkları için vicdan azabı çekse de Sefer’in unutmak istediklerinin Sema
olduğunu sanmıyorum. Bence o sözler önümüzdeki sezon Sefer’in geçmişini
göreceğimize işaret.
Ooo ‘geçmiş hesapları’ en sevdiğim!
Zülfikar’ın işkencecisinin Çiğdem’in babası olduğunu en
başından beri bilen/tahmin etmeyen kalmamıştı ama zaten bu bağlantının önemi sürprizinde
değil, kendisindeydi. Bu ikilem her ne kadar tam bir melodram klişesi olsa da, diziyi
ben yazıyor olsam da aynı şeyi yazardım. Hatta melodramın daha da suyu
çıkarılabilir, Zülfikar ve Çiğdem’in babasının yüzleşmesi final bölümüne
bırakılıp, 23. Bölümde Zülfikar’ın sinir krizlerine psikolojik travmalarına
şahit olup, yaşadığı acıyla içselleşmemizi sağlamak isterdim. Çünkü polis fobisi
gibi, başlarda ince ince verilen Zülfikar’ın psikolojik hasarları zamanla
zihinlerimizden çıktı. Benim kanaatime göre birkaç kere Zülfikar’ın kabuslarına,
korkularına tanık olsaydık, bu yüzleşmeden etkilenme oranımız artardı. Hatta
ben ki silahtan çok konuşmayla geçen yüzleşmeleri tercih etsem de bu sahnede
Zülfikar’ın kibar bile davrandığını söyleyebilirim.
İşte
görmek istediğimiz sahicilik
Gerek Zülfikar’ın,
işkence gördüğü anlar gerek Poyraz’ın babasının terk etmesi flashbackleri ile geçmiş
hikayelerinin görselleşmesi sayesinde yaşanan olaylar daha çok içimize işledi. Bin
kere dinlediğimiz Poyraz’ın babasının onu terk etme dramını bu sefer dinlemedik,
izledik. Ve etkisi de çok daha başka oldu. Aynı zamanda bu flashback ile aslında
Poyraz’ın kız kardeşine de düşkün olduğunu izlemiş ve teyit etmiş olduk. Kız
kardeşin öldüğüne dair bir replik geçmediğine göre; ne olmuş da Poyraz ile
kopmuşlar kısmını 2. sezonda öğrenmek isterim. Bunun devamında da Poyraz’ın kardeşinin
dizide arzı endam edeceğini düşünüyorum.
Senin babandan ne farkın kaldı Poyraz?
Poyraz'ın ifadesi sonrasında ona verilen yeni kimlik ve pasaport ile kaçmak yerine vazgeçmesi ile O’nun
Baba’yı, oğlu Sinan’dan daha çok sevdiğine karar verdim. Poyraz – Baba sevgisi
konusundaki saplantım yüzünden iyice abarttığımı düşündüğünüzün farkındayım.
Ama düşünün ki Baba’yı kurtarmak için Sinan’ın canını tehlikeye atmadı mı?
Şimdi de aynı şekilde Baba’ya duyduğu vicdan azabı ile yaşamaktansa Sinan’ı babasız
bırakmayı tercih edebildi. Tabi kendi kendini vuramayacağını bildiği için de tetiği Bahri Baba’ya çektirmeye karar verdi. O sırada da babanın içine bir kurt
düştü. Sema’yı sorgusuz sualsiz infaza götürürken düşmeyen o kurt, sıra Poyraz’a
gelince çok şükür düştü. “Ama bana ‘baba’ dedi, yürekten dedi” diyen Bahri Baba,
Poyraz’ın nasıl O’na ihanet ettiğine akıl sır erdiremedi.
Be adam seni sırtından bıçaklamış Mümtaz’ın verdiği kâğıdın
doğruluğunu teyit etmemen senin ahmaklığın!
Poyraz’ın tam her şeyden vazgeçtiği bu anlarda sözde gizli
operasyona onay veren savcının telefonu ile her şey tepetaklak oldu. Tüm
kurguyu başlatan olay; Poyraz’ın polis olarak Baba’nın yanına girdiği
operasyonun, gerçek olmadığını Poyraz ile beraber öğrendik. Peki, şimdi
sormamız gereken şey ‘Mümtaz niye Poyraz’ı Bahri’nin yanına soktu?’ Zafer için
çalışıyor desek değil, çünkü O’nla sonradan tanışıp, anlaştı. Geriye
dizide adı geçen, fakat kendi bulunmayan iki hayalet isim kalıyor; birincisi Poyraz’ın
babası ikincisi; ise Adil Topal. Ancak ben Poyraz’ın babasının mafyanın içinden pörtlemesini hiç istemem. Poyraz’ın babası için hayalimde çizdiğim karakteri ve kurguyu
size sonra anlatırım. Mümtaz’ın Poyraz’ı Bahri’nin yanına göndermesinin
ardından 18. bölümde duyduğumuz Adil Topal ismi çıkacaktır diye tahmin
ediyorum.
Başına bi’ bu gelmemişti Ayşegül.
Poyraz'ın Ayşegül’ü rehin alması ile sezon finaline hızlı bir
başlangıç yapacağımız belli oldu. Ancak Ayşegül ve Poyraz’ın sürekli ayrılırmış gibi
yapıp, büyük büyük konuşmaları ama hemen ardından sorunları derinden çözmeden, sadece
kuma gömerek ilişkilerine devam etmeleri bana göre seyirciyi sıktı. Bu sefer
ters köşeye yapıp, sezon finalinde Ayşegül ve Poyraz'ın geri dönülmez bir
şekilde ayrılması gerektiğini düşünüyorum. Yeni sezon başlarken de ufak bir
zaman atlaması yaşanıp, ayrılık acılarını izlersek birazcık bayatlayan
Ayşegül Poyraz ilişkisi tazelenmiş olur.