MedCezir adeta
final gibi bir 70. bölüm izletti. Olayların bu kadar hızlı açığa çıkmasını,
kötülerin cezasını bu kadar sıcak sıcak bulmasını hiç beklemiyordum. Ters
köşeleri ve entrikaları seven bir MedCezir
izleyicisi olarak memnuniyet içindeyim.Yaman ve Mira'nın yıllar sonra bu yaşananları "biz nişanlıyken de hayat ne karmaşıkmış" diye gülümseyerek hatırlayacaklarını umuyorum.
Altınkoy'da değiliz ama isteme sonrası çay demleyecek değildik herhalde, tabiiki şampanya içeceğiz.
Yaman ve Mira’nın geçen haftaki nişan töreninin devamıyla başladık bölüme. Çizgi filmlerde bile duygulanıp gözleri dolan biri olarak, Mira ile aynı kaptan su içtiğimizi rahatça söyleyebilirim. Mira’cımın da o bir damla yaşı, kâh mutluluk kâh hüzünle bölüm boyu hep gözündeydi. Aşkları artık iyice olgunlaştı. Her çift gibi "nişanlım" geyiği yapsalar da, birbirlerine "hayatım" diye hitap etseler de asla sıkıcı değiller. Her bakışta aşkın kıymetini sonuna kadar verdiklerini hissettiriyorlar. Aslında son birkaç bölümden memnuniyetimizin asıl sebebinin, Yaman ile Mira’nın mutlu ve beraber olmasından kaynaklandığının farkındayız değil mi? Aşklarını ekrandan bize öyle güzel yansıtıyorlar ki, "onlar beraber olsun da her türlü felaket yaşanabilir" kafasında bir MedCezir izleyici kitlesi olduk.
Mira, Sude’ye “o hemşirenin ölümünün asıl sebebi sensin” derken çok haklıydı. Kızcağızı ölüme götüren kim olursa olsun, sebebi Sude. Bir tek Mira'nın zamanlamasını biraz zalimce buldum. Aslında Mira’nın, annesine bu kadar katı davranırken içinin kan ağladığı çok açık. Zaten Yaman ve “yardakçı”larının bulduğu kanıtlar, aslında Orkun’u gösterdiğinde, Mira hemen hatasını telafi için, Sude’nin yanına koştu. Sude ne kadar kötü olursa olsun Mira'nın annesi sonuçta.
Dua edin, Giray Orkun'u kurtardı, sizi böyle dalga geçerken görseydi kim bilir alnınızda hangi yazıyla uyanacaktınızr?
Hafta içinde, geçen bölümün yorum sayfasında da sıkça gündeme geldi. Yaman’ın Orkun’u kanatlandıran vinç şakasının şiddet içerdiğini düşünmüyorum hâlâ ben. Yaman durup dururken yapmadı ki bunu. Burak'ın da dediği gibi, teşbihte hata olmaz (ya da olsun ya ne farkeder?) eşeğini sağlam kazığa bağladı, nişanını garantiye aldı Yaman tatlım. Ancak, Altınkoy gençlerinin bu durumdan bu kadar eğlenmesini anlayabilmiş değilim. Hayır, Orkun’un tüm yediği haltlara rağmen, her olaydan sonra, onunla hep can ciğer kuzu sarması moduna geçiyorsunuz, şimdi bu kadar eğlenmeniz neden? Orkun'un şerrinden de hiç mi çekinmiyorsunuz? Mesela Barış Buluter, en sevmediğim adamlardan biri olmasına rağmen, hakkınızdaki düşüncelerimi dile getirdi. Yaman ve Mira’nın yanında figüran hayatı yaşıyorsunuz gerçekten… Yoksa "Çin yemeği yapalım" en büyük aksiyon sebebiniz. Bu arada Gamze sen ne tatlı bir kadınsın, hikâyenin en iyi annesi bence kesinlikle Gamze Buluter.
Uzay'cım aşkın gözü kör ama, Eylül şu ifadesiyle hiç senin gelmenden heves duyuyor mu sence?
Eylül- Mert cephesinde ise Mert’in katlanılmazlıkta sınırları zorladığı anlardayız. Hani Eylül de çok doğru şeyler yapıyor değil ama, Mert’in acilen bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı var. Eylül'ün "çivi çiviyi söker" tavrı Uzay’ı üzecek. Eylül-Mert-Uzay-Olcay dörtgeninde şu anda duygularına en çok değer verdiğim kişi, aslında baştan beri mesafeli yaklaştığım Uzay. Uzay, Eylül için ideal bir sevgili olabilir. Çünkü Eylül’ün ilişkideki en önemli kriteri; koşulsuz bağlılık ve güven… Ama keşke önce biraz soğumaya bıraksaydı, çünkü Eylül’ün Uzay’a verdiği onay, buradan sadece Mert’e nispet gibi görünüyor.
Mert'in giydiği deri ceketin onun olmadığı o kadar belli ki...
Eğlence dozumuzu aldığımız Yaman, Mert ve Selim’in tamirci arayışı sahneleri oldukça keyifliydi. Mert’in şivesi sayesinde tamirciye ulaşıldı ve ters köşe: Hemşireye çarpan meğer Bay Aşk’ın arabasıymış. Yalnız Mert konusunda sürekli bir gel-git içindeyim. Onu sevimli mi buluyorum, yoksa bir sus diye kovalayasım mı var, karar veremiyorum, hislerim sürekli değişiyor. Olcay’la hiç olmadılar ama ondan eminim. Olcay’ı da ilk gördüğümde, çılgın bir kadın diye sevmiştim, ama şu an sadece dengesiz olduğunu düşünüyorum. Hem Mert'in sıkıcı aşk hayatıyla baygınlık geçireceğinden eminim, ama kendi kaşındı.
Sude'nin biyografisi renklenmeye devam ediyor.
Gelelim, kötülerin durulmayan sularında, zeytinyağı gibi üste çıkan Sude’ye. İsteme sonrası gözaltına alınarak, abiye ve takım elbiselerle sabahlanan bir başka Altınkoy gecesine sebep oldu Sude. İsteme sırasında camdan Nevin’e attığı zafer dolu bakışları, Yaman’a birden acayip iyi davranmaya başlaması, polis arabasına binmeyi reddetmesi falan hep tam Sude’lik hareketlerdi. Avukatı olarak Selim’i çağırması ve ona 50 TL uzatması da süperdi. Ancak Kenan’ın çocuğunun babası olma ihtimaline dayanamadığını söylemesi? Sedef duysaydı keşke de, içimizden geçen “o ihtimale izin verirken düşünecektin” cevabını yapıştırsaydı. Hem böylece onun da içi soğurdu biraz. Hayır, Sude Sedef’e şu aralar öyle sardı ki, Sedef panik içinde… Neyse ondan birazdan bahsedeceğim. Sude bu bölüm bir kez daha elinde kelepçelerle gözaltına alındı. O sahnede çok üzüldü ama biyografisini yazdığında en çok dikkat çeken bölümler bu tutuklanma kısımları olacak.
"Bu çocuğun saçları ne güzel oldu son haftalarda" by Asım Şekip Kaya
"Hemşireyi kim öldürdü?" sorumuzun cevabı sandığımız gibi Sude ya da Orkun değil, Bay AŞK’mış meğer. Bay AŞK hiç böyle olaylara girmese, bebeğin babası Kenan çıkacak, Sude’den boşanarak, ona zırnık da koklatmayacaktı. Şimdi belalar, felaketler… O da rahat duramıyormuş demek. Yalnız koskoca Asım Şekip Kaya’nın, suç ortağı olarak Orkun ve Leyla’yı seçmesi, kendi arabasıyla cinayet işlemesi çok amatör değil mi? Bu adam, bu kafayla nasıl böyle bir imparatorluk kurmuş? Ya da kafası artık eskisi gibi çalışmıyor mu yoksa? Neyse, Sude bölüm finalinde aklandı ve Bay Aşk’ın evine doğru bir zafer yürüyüşüne çıktı. Arkadan da şoförle eşyaları geliyor herhalde.

"
Kötülüklerime karşılık verilmesi miiiii, en sevdiğimm"
Orkun’un sonunda yaptıkları yüzünden cezalandırılacağından yana çok memnum olsam da, bu bölüm onun beni çok eğlendirdiğini söylemeliyim. Giray’ın Orkun’u vincin tepesinden nasıl kurtardığını hiç anlamadım. Ama Orkun, bu bölüm kendisine yapılan kötülüklerden DEV zevk aldı, hatta bir ara Yaman’ı takdir etti değil mi? Şimdiye dek, hep durduk yere kötülük yapabilmek için büyük çaba harcıyordu Orkun. Oysa bu bölüm hiç zorlanmadı. Çünkü kendisine yapılanlara karşılık vermesi yeterliydi. Yapacak ne çok kötülük vardı. Bu yüzden de vincin tepesinden indirildiğinde yanında car car konuşan Giray’a bile çatmadı. Hiç delirip saçını başını falan da yolmadı. Ceren’e bile iyi davrandı. Önce Yaman’ın karşısına çıkıp keyifli keyifli uzaklaştırma kararından falan bahsetti, sonra da Leyla’nın alnına kına ile “ben döneğim” yazdığı için çok mutlu oldu. Bir tek, Mira ondan “yılan” diye bahsetse de, o Mira’nın hesabını bloke ettirdiği için bayağı vicdan azabı duydu. Bakalım bu soruşturmadan Orkun yine paçayı sıyırabilecek mi?
Önümüzdeki bölüme kalanlardan biri de Selim-Sedef kıvılcımlarının akıbeti oldu. Sedef’cim, Sude’nin laf sokmalarından o kadar bunaldı ki, kendine yeni bir yol çizme olaylarına kalkıştı. Haftaya gelecek olan Kaan Bey artık bu durumu çözecek. Merakla bekliyorum.
"Buradakiler bitti, yeni kahramanlıklar yapabileceğin bir coğrafyaya kaçalım" by Mira
Işıltısıyla özellikle son iki haftadır gözlerimize bayram ettiren Yaman tatlım, bölüm içi genel kahramanlıklarını gerçekleştirdi yine. Kıvrak zekâsı ve aşk sarhoşluğuna rağmen açık algıları sayesinde, müstakbel kayınvalidesini üzerine yıkılan suçtan kurtardı. Tabii o da Sude’nin suçlu olduğunu düşünmüştü. Ama şimdi ortaya çıkan yeni gerçeklerle, Beylice’lerin hayatı direkt olarak etkilenecek. Mira’nın NarlıÇeşme günleri sona bile erebilir onun sayesinde. Bu arada daha önce hayalini kurduğu kızı ve isminden de Mira’ya bahsetmiş olmalı ki, Mira “konfeksiyon kraliçesi” hayalinde kızına Ender diye seslendi. Umarım bu kadar hayalle bilincimize kazınan Yamira aşkının finalindeki tek ters köşe bir erkek çocuk olur.