Aksiyon filmlerinde izlemişsinizdir. Başroldeki
oyuncunun başından sürekli olağanüstü olaylar geçer ve hafiften başlamak üzere
gittikçe karşısına çok daha güçlü rakipler çıkar. Hatta yeri gelir birden fazla
kişi ile aynı anda dövüşür, yaralanır, vurulur ama her defasında bir şekilde
kalkıp savaşmaya devam eder. Sonunda tüm o engelleri aşar ve en güçlü rakibi
ile karşı karşıya kalır ve elbette zor da olsa yine kazanır. Bu hafta Kiraz
Mevsimi’ni izlerken aklımdan tam da bu akış geçti. Zaman zaman ÖyAz’ın üstünden
ya da çevresinden eksik olmayan kara bulutlar ufukta göründü, hem de ne
görünme. Şimşekler çaka çaka geldiler bu defa. Vaktiyle Şeyma’nın çevirdiği
oyunları mumla arayacağımız günler geliyor sanki. Mete adeta gözlerinden
kırmızı alevler saçarak sinsice yaklaşırken, şimdi bir de Beril hanım çıktı
ortaya. Dedim ya, her şey gittikçe daha da zorlaşıyor.
Bu dizi cumartesileri yayınlanmasın yalnız, Kiraz Mevsimi
var !
Kiraz Mevsimi 40.bölüm, geçtiğimiz 39 bölümdeki birkaç
önemli kırılma noktasında olduğu gibi uzun soluklu bir hikâye koydu önümüze.
Öykü ve Mete’nin evliliği, Ayaz’ın Mete ile girdiği iddia gibi iki büyük
sınavdan sonra, Öykü ve Ayaz’ın karşısında şimdi yine zorlu bir sınav var.
Üstelik bu sınav birden fazla kişinin kazdığı kuyular, şöhretin getireceği
büyük kıskançlıklar ve yanlış anlaşılmalar ile çok çetin geçeceğe benziyor. 35.bölümü
yorumlarken de yazdığım gibi, kavuşmasını büyük sabırla beklediğimiz başrol çiftinin
yaşattığı o ilk heyecanın yerini doldurmak kolay değil. Sürekli mutlu ve öpüşüp
koklaşan bir çifti haftalarca izlemek yerine ben; arada bir birbirlerinden ayrı
kaldıklarında yaşadıkları özlemi, yeniden kavuşmak için kurdukları hayalleri,
aşklarını birbirlerine ispatlamak için katlandıkları zorlukları ve tüm bunları
bize aktarırken yaşatacakları tutkuyu görmek isterim. Gördüğüm kadarı ile Öykü
ve Ayaz tam da bu dönüm noktasındalar ve geçtiğimiz birkaç aşk dolu bölümden
sonra şimdi aşklarının zorluklarla yeniden sınanma zamanı. Ancak burada söz
sahibi olan sadece ben değilim, umarım bu geçiş dönemi diğer izleyenler
tarafından da kabul görür. Kiraz Mevsimi, Öykü ve Ayaz’ın hem romantik, hem de güldüren
hikâyesi ile milyonların severek izlediği bir dizi. Ben ÖyAz bu zor sınavı
verirken aşklarını bize tutkuyla yansıttıkları sürece, izleyicinin de
vazgeçmeyeceğini umuyorum.
Şimdi; savaştan, dövüşten ve zorluklardan bahsettik,
kısaca bakalım mı nedir bu zorluklar?
Gölgelerin kralı, adeta bir Rap Star, o aslında bir
mimar ama şimdilerde tam bir bukalemun, o bir ki üç dört: Mete
Şeyma, Rap albümü çıkarıyorum, bana vokal yapar
mısın?
Bu hikâyede kendine tur bindirecek kadar büyük bir hızla
dönüşüp değişen ve artık tanıyamadığımız karakterimiz Mete, görünüşe göre Beril
ile Voltran’ı oluşturmaya karar verecek. Sinsice kurduğu plan ile Şeyma’nın
ufak ayak oyununu ustalıkla lehine çevirdi. Şimdi merak ediyorum; Şeyma artık
Mete’nin karanlık yüzünü gördü ve hatta bi ufak tırstı da denebilir. Hedefinin de
hala Öykü’yü ele geçirmek olduğunu öğrendikten sonra yine de Mete ile kalacak
mı? Kalırsa bunun sebebi o bir türlü aşka benzetemediğim aşkı mı olacak, yoksa
Mete Şeyma’yı tehdit mi edecek? Bir de elbette karnında Mete’nin bebeği, ceplerinde
de koca birer delik var, yani neredeyse çaresiz. Mete hamile olduğuna
aldırmadan Şeyma’ya yaşattığı korku ile ne kadar vicdansız olduğunu bir defa
daha kanıtladı. Bakalım daha ne kadar ileri gidecek. Laf ağızdan çıktı, Öykü
benim olacak dedi, bu sadece boş bir konuşma olarak kalır diye umuyorum.
Güzel ve alımlı, deri takımların içinde adeta bir
panter, bizlere Önem’in entrikalarını aratacak görünen tavırları ile
karşınızda: Beril
Hanım, hanım, sen bizim kim olduğumuzu biliyo
musun?
Bir bakışta Ayaz’a göz koydu ama şu kadarını
söyleyeyim, o şirketi basarız, Ayaz’ı kaptırmayız :) İnsanların zayıf
noktalarından faydalanarak kendine yol açan Beril’in gözü göz, bakışı bakış
değil. Fragmanda Ayaz’ın evine yaptığı baskından da anladığımız üzere niyeti
bozmuş. Öykü’nün gereksiz gururu yüzünden Ayaz’ın yardımını istememesi ve Ayaz’ın
da sanki dünyada başka bir çözüm yolu yokmuş gibi 3.5 dakikada o imzayı atması
ile ipler Beril’in eline geçti. Şimdi bu dört bölümlük mini diziden sonra Ayaz’a
kim bilir kaç bölüm dayatılacak? Bu arada Beril karakterini canlandıran
oyuncunun adını jenerikte yakalayamadım, konuk oyuncu olarak da adı geçmedi.
Acaba Beril karakteri sadece 1-2 bölüm için mi geldi yoksa uzun bir süre dizide
yer alacak mı?
40.bölümün gelecek haftalara dair yarattığı hareketliliğin
tam aksine, bölümün kendisini çok yavaş bulduğumu da yazmadan geçmek
istemiyorum. Alışık olduğumuz komediyi bu hafta maalesef bulamadım. Tek
güldüğüm sahne Önem ve Öykü’nün karışan hediyeleri sayesinde oldu. Necmiye Hala’nın
komik olmasını beklerken sıkıcı olduğu, İlker’in her hafta kahkaha attırırken
bu hafta sadece ufacık gülümsettiği ve nispeten yavaş akan bir bölümdü. Ancak bu
haftanın özel bir durumu olduğunu da elbette unutmamak lazım. Kiraz Mevsimi senaryosu
bu hafta 40.bölümü itibariyle dördüncü senaryo ekibine devroldu. Ayşen Günsu Teker,
Kerim Ceylan ve Fikret Bekler’e bir defa daha Kiraz Mevsimi’ne hoş
geldiler diyorum ve başarılar diliyorum. Benim gözümden işleri hiç kolay değil.
Dile kolay, hikâyesine ve karakterlerine üç farklı ekibin dokunduğu bir işi kısa
bir sürede devraldılar. Daha önce sevilen dizilerin senaryosuna imza atmış olan
yeni ekibin Kiraz Mevsimi’ne kolaylıkla adapte olmasını ve bizlere keyifli
bölümler izletmelerini diliyorum.
Bu haftanın EN listesi epey zayıf. EN (hatta tek) komik
bulduğum sahneyi biraz önce yazdım, EN romantik sahne için ise salıncaklı
sahneyi çok kişinin beğeneceğine eminim ama bana hitap etmedi. Onun yerine
büyük bir battaniye alıp, sahilde uyudukları şezlonglara gidip eski anılarını
tazeleselerdi diye geçti gönlümden. Diğer birkaç “en” ise burada:
EN maço: Ayaz ! Huyu suyu değişti bu adamın valla
üzülüyorum. Kıskançlık yaramadı. Dizi konusunda Öykü’nün yerine karar verip
konuyu kestirip atması, söz hakkı vermemesi, tecrüben yok nasıl yapacaksın diye
çıkışması yakışmadı.
EN çakma romantikler: Baba Oğul, Mehmet ve Ayaz. Belli
ki otelin sandal-kahvaltı paketini almışsınız, bari hediyelerinizi adam gibi
seçin. Hadi Ayaz’ın hediyesi gülümsetti, ama Mehmet o aldığın şey sabah
kahvaltısında mı verilir yahu! :)
EN şaşırmadığım sahne: ÖyAz Önem ve Mehmet ile
sandallarla karşılaştığında Necmiye Hala şimdi deniz bisikleti ile gelir dedim
ve geldi, yalan yok!