Dürüst yalanlar!
Olmayanın arkasından konuşmak ne kadar da kolay. Tıpkı insan gibi, para gibi, aşk gibi, güç gibi... Elimizde, yanımızda, yöremizde yoksa arkasından ne güzel de sallarız. Olmayanı oldurmak, yoktan var etmek de özel bir ruh ister. İster iyi, ister kötü istediğini elde etmek için savaşan her insanın özel bir ruhu olduğunu düşünürüm. Peki, mesela insan olmayanı oldurmak için nelerden vaz geçebilir? Herkes uyurken kurduğu en iyi niyetli hayallerinden, kalbinin en kıymetli köşesinde taşıdığı sevdiklerinden, geçmişinden, geleceğinden...

*

Ender ve Yıldız bu girizgahın neresinde? Tabii ki tam göbeğinde. Kendilerinde olmayanların arkasından atıp tutuyorlar, içten içe birbirlerini dolduruyorlar. Hem kendi iç dünyalarına, hem birbirlerine hem de etraflarındaki herkese dürüst yalanlar söylüyorlar. Çünkü acımasızca savaşmak bunu gerektiriyor.

Aslında Ender-Halit-Yıldız üçlüsüyle başlamak istiyordum ama assolistlerle ilerleyen paragraflarda buluşmak istedim. Zira ilk önce Zeynep ve Alihan'dan bahsetmek istiyorum.

İki bölümdür Alihan ve Zeynep ortada çok fazla top çevirdiler. Hatta geçen hafta da yazdığım gibi, romantik-komedi dizisi karakterlerinden farksızlardı. Bu hafta da yine romantik-komedi tadında geçse de ilk iki bölüme göre açılmış iki karakterler karşılaştık. Alihan'ın duvarlarını indirme konusundaki çabası takdir ettim doğrusu. Aslında Alihan, bir yerde de haklı. Cidden "İyiliği görev edinmek." diye bir şey var. Siz bir iyilik yapınca, o saatten sonra herkes sizden iyilik bekler oluyor. Mecbur değilsiniz, biliyorsunuz. Ama yine de el alemin ağzı torba değil ki...

Ovv flörtleşme halleri. En bi sevdiğim. ^^

Zeynep ise bu ilişkinin -şimdilik- şapşik tarafı. İyi niyetli, akıllı, güzel kız. Alihan'ı etkilemek için, ablasının Halit'i etkilemeye çalışma çabaları gibi ektradan yırtınmasına, planlar kurmasına gerek yok. Alihan'ın gönlü Zeynep'e çoktan uçtu. Bu çok güzel bir şey. Çünkü aşkın kendisi çok güzel! Özellikle Zeynep'in Alihan için mendile ismi ve soy isminin baş harflerini elleriyle işlemesi, Alihan'ın onu göğsünde taşıması... El emeği, göz nuru şeylerin kıymeti burada işte. Küçük bir işleme, samimiyetle yazılmış bir kart... Pahalı çantalardan, elbisilerden çok daha kıymetlidir gözümde. Bu yüzden Alihan ve Zeynep'in hikayesini, sıkıcı başlamasına rağmen üçünçü bölüm itibariyle hem hikayenin akışında güzel bulduğum hem de karakterin açılışını keyifle izlediğim için mutluyum.

Gelelim biz assolist tayfasına...

Geçen bölümden Yıldız-Halit kumpasında Ender'in taklaya geleceğini az çok tahmin ediyordum. Ama Halit'in ve Yıldız'ın oyun alanını bu kadar genişleteceğini düşünmüyordum. Halit resmen Ender'e sen bu yollardan geçerken, ben zafer turlarımı atıyordum, mesajını verdi.


Ender, akıllı. Yıldız da Halit de. Boşuna demiyorlar akıl akıldan üstündür, diye. Şu ana kadar gördüklerimden çıkarttığım şu ki Ender akıllı olduğu kadar, biraz(!) da kinci. Halit'in gücünden dolayı kin gütmediğini düşünüyorum. Ender'in avukatını bile satın almış. İhtiyacı yok. Zaten, kurulan o dünyada, Halit'in tarafından olmayan yanar. Kimse Halit Argun'u karşısına almak istemez. Yıldız da henüz tam olaya aymadı. Ama Ender, ah o Ender! Bir bataklığın içine düştü. Üstü başı çamur içinde. Kurtulmak için debeleniyor. Sanki çamurun içinde değil de; suyun içindeymiş gibi davranıyor. Etrafına yalanlar söylerken, kendine karşı yarı-dürüst davranıyor. Öyle kolay değil Halit Argun'un burnundan getirmek. Çünkü bu dünyada Ender'i Ender yapan "Argun" olmak. Yoksa, maçın sonucu belli: Kapanmış kredi kartlar, el alemin dedikodusu, çocuğunu görememek ve daha da fenası "Argun" olmamak. Allah, kimseyi gördüğünden geri koymasın.

Caner'in ise hayata tutunma çabasını, her durumdan kendine pay çıkarmasını saygıyla karşılıyor, kendisine hayatta başarılar diliyorum. Ender'in yanında hiç mi kimse olmasın? Yalnızlıktan ölsün mü? O kadar insanla tek başına mı savaşsın? Ve bunlar gibi pek çok soruyu duyar gibiyim. Ender, kendi başına da savaşır, herkesin canına okur onunla ilglili şüphem yok. Ama sanırım Caner'i henüz kabullenemedim. (Ay, yoksa Halit Argun mu oldum? Hahaha.)


Ama bak, Yıldız öyle mi? Düşünsenize, Ender, Halit'i baştan çıkarıp otel odasında basılması için 100.000 teklif etmişti. 100.000 ne ya? Halit Argun'u baştan çıkarıp 100.000'e eyvallah demek ne? Ya şimdi Ender'ciğim eğri oturup doğru konuşalım: Sen böyle bir iş için 100.000'i kabul eder miydin? Hep küçük işler, hep küçük hesaplar. Ama bak Yıldız öyle mi? Oyuna girdiği ilk dakikadan tüm kuralları, kendine göre baştan yazdı. Şu an şans da Halit de Yıldız'dan yana. Bir filmde duymuştum: Uçurtmalar rüzgarı arkalarına aldıkları için değil; rüzgara karşı gittikleri için havalanırlar. Yıldız, küçük işlerle uğraşmayıp, en güçlü fırtınayı karşısına alırsa, tadından yenmez!

Kaç yaşına gelirsen gel, aradaki yaş farkı, sosyal sınıf farkı ne olursa olsun aşkın kuralı değişmiyor sanırım: Kaçan kovalanır. Yıldız da öyle bir kaçıyor ki her seferinde kosssskoca Halit Argun, Yıldız'ın kapısında bitiyor. Yıldız'ın kartları ise net: Evlenmeyeceğim birisiyle böyle bir yola girmem. Yıldız da bu ve bunun gibi aşırı dürüst yalanlarıyla Halit'i yola getiriyor. Halit, "Tamam, hayatımda bu da olmasın, canım sağ olsun!" diyebilen bir adam değil, gördüğümüz kadarıyla. İstediğini güzellikle alamıyorsa, hırslanıp zorla alacak potansiyel var. İşte burada tuttuğumuz dileklere dikkat etmenin önemini vurgulamak istiyorum. "Allah'ım buralardan kurtar beni!" diyen Yıldız, belki de cehennemin tam ortasına düşücek. Neden? Çünkü evde Zehra var!

Çok bahsetmedim ama Zehra da kendi içinde orijinal hırsları olan bir kadın. Sinan'dan içten içe hoşlandığını ikinci bölümde anlamıştık. Ender'e olan hırsı ise belli ki babasını ve babasının maddi gücünü paylaşamamasından kaynaklanıyor gibi gözüküyor. Peki, ya Yıldız o eve girince? Burada eski-yeni tüm Argun kadınlarının ayakta ve hayatta kalabilmeleri için küçük hesaplar peşinde koşmayı bırakıp büyük strateji geliştirmesi gerekiyor. Şu an için küçük hesapların peşinde koşan isim Zehra. Zehra'cığım az gözünü aç: Millet 100.000'leri tek kalemde silip babanı ayartıyor, sen hala Ender'e giden 3 parça elbise, 2 çift ayakkabının peşindesin.

*

Ve ekrana gelen ilk üç bölüm içinde izlemesi en keyifli, temposu en yüksek bölümü arkamızda bıraktık. Özellikle Zeynep ve Alihan'ın açılmasından çok mutlu olduğumu ilerde karşı karşıya gelecek olan Halit-Yıldız vs. Alihan-Zeynep savaşlarını sabırsızlıkla beklediğimi, Ender'in bu savaşta hangi cephede olacağını da merak ettiğimi de buraya bırakıyorum. 

Herkesin eline, emeğine sağlık! ^^




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER