Huysuz ve tatlı kadın*
Selfieee!!
Bir haftalık bir aradan sonra gecikmeli yılbaşı bölümüyle ekranlardaydı Kaçak Gelinler. İyi ki de geldi. Özlemişiz çünkü. Daha uzun ayrılık olmasın lütfen.

Bölüm Şebnem'in yeni işiyle başladı. Hatırlarsanız Selim ona bir site kurmuştu, bir nevi fashion blogger – Güzin Abla arası bir şeyler yapıyordu orada. Tam Şebnem'e göre bir iş yani sizin anlayacağınız. Bu geçen sürede biz göremedik ama Şebnem bir fenomen olmuş çıkmış. Televizyona çıkmalar, hediyeler, çiçekler falan. Keyfi yerinde ama her güzel şeyin bir bedeli var. Şebnem'in bedeli de peşine bir stalker dadanmasıydı. Hepimiz sosyal medyanın bu kadar kullanılır olduğu bir dönemde stalkerlık yapmışızdır elbet bunda ne var demeyin. Bu biraz sapık takipçi olayına döndü çünkü. Başlarda Selim'in 'kıskanmıyorum ki ehe ehe' triplerine ders olacak nitelikteydi ama sonradan işin rengi değişti.

Şebnem, yine bildiğimiz Şebnem. Bana bir şey olmaz, ne olacak ki canım diye diye sonunda Selim'in lafına geldi. Şebnem karakterinin bazen böyle 'saf' biri haline getirilmesini sevmiyorum. Tamam kadınlar hediye almaktan, ilgiden hoşlanırlar kabul ama üç parça hediye için değmezdi bu yaptıkları neyse bu 'gizli hayran' meselesini sevmedim ben. En başından beri tahminim bunları yazanın 'Memo' olduğu yönünde. Başkası çıkarsa şaşırırım.





Şebnem = ben. Korku filmi izlerken aynen böyle oluyorum ama ben onun gibi yapmayıp izlememeyi tercih ediyorum tabii.

Bu konunun dışında tüm ŞebSel sahnelerini çok sevdim ama. Gereksiz konulara kavga etmeden ne güzel olmuşsunuz siz öyle. Spor yaptıkları sahne olsun, evdeki film sahnesi olsun hepsi çok şahaneydi. Yalnız, şu arkaya müzik koyup video klip şeklinde verme işini ilk kim buldu yahu? Hiç iyi bir icat yapmamış çünkü. Dizilerde en sevmediğim sahneler bunlar. Tüm gün sahne çek kar, soğuk dinlemeden, hop ne dediğin belli olmasın. Sadece bizim dizimiz için de geçerli değil bu durum. Umarım azalarak toptan biter.


2Kadın 1 Adam,aşk çekilir aradan..

Kaçak Gelinler, romantik komedi tarzında bir dizi olsa da her şey her zaman 4x4'lük gitmiyor hayatta. Elbet araya engel ve sorunlar çıkıyor. Bizim dizimizde de bu işi Pınar üzerinden yürütüyorlar. Daha önceleri Ege karakterinde olduğu gibi. Pınar Ege'ye nazaran bir tık daha iyi ama yine de bir olmamışlık, bir eksiklik var. Oyuncu kaynaklı mı yoksa senaryodan mı bilemiyorum. Bu kız geldiği ilk dakikadan beri hop Kâinat'a gıcık oldu, neden olduğunu bile anlamadık. Tamam, karakteri ben de sevmiyorum ama keşke bir nedeni olsaydı. Bu kız neden bu kadar oyun içine girdi? Neden sevgilisini elinden almaya çalışıyor? Baba sevgisi görememiş olması elle tutulur tek neden. Başka da yok. Bu sektör böyle, herkes herkesin arkasından kuyusunu kazıyor mesajını vermeye çalışıyorsanız o başka tabii.

Yılbaşı geçte olsa güzeldi. Yemek sahnesini pek sevmedim. Şebnem daha geçenlerde yemek yaptı Selim'e. Becerikli mi, yoksa beceriksiz mi bir karar verelim lütfen. Birde herkes bu kızdan bu kadar korkmasın yahu. Tatlı bir kız işte, birazcık huysuz sadece. Bari Selim'in azıcık lafı geçsin hiç değilse.



Hediyeler güzeldi, en sevdiğim Özgür ve Almilla'nınkilerdi tabii ki de. Özgür'ün o taşı 5 ay önce sipariş etmesi, o hediye edilen kapıyla evlilik kurumuna yapılan gönderme hepsi çok güzel ve içtendi. Zaten bu dizi uzun ömürlü olursa eğer ilk evlenmesi gereken çift kesinlikle onlar. Ama şu 'aman üzülmesin diye söylemeyeyim' olayını geride bırakmaları gerekiyor. Danslarına da bittim ayrıca. Fırat Albayram ve Açelya Topaloğlu bu konuda şahaneler. Hafta içi yayınlanan bir programda Fırat Albayram ilk komedi projesinin bu dizi olduğunu ve dans edebildiğini burada öğrendiğini söylemişti. Kesinlikle bu tarza yönelmeli. Keza aynı şey Açelya Hanım için de geçerli. Bu tarz onlara çok yakışıyor.

Şebnem'in el emeğiyle Selim'e yelkenli yapması güzeldi. Her şeyi olan bir adam Selim, böyle birine hediye seçmek zor gerçekten de. Ama onun hediye seçimini beğenmedim ben hiç. Paint terk çalışmayı kim yaptıysa bir daha tasarım yapmasın mümkünse. Hiç Selim'den beklenilecek bir şey değildi o. Şebnem gece yatarken falan giymesin, unutulup gitsin mümkünse.

Kainat ve Can çiftine yorum yapamıyorum artık. Aynı hediyeyi seçmeler, sen benim ikinci yarımsın demeler falan. Sıkıcılıkta dünya markası bir çift gerçekten. Şu son geri sayımda Pınar'ın Can'ı öpmesi iyi olmuş bir yandan. Yeniyıla nasıl girersen öyle geçer derler kuralı işler belki, biraz ayrı görürüz. Hayranları kızmasın bana ama bir reset şart bu ilişkiye. Olmadı çünkü.

Selim ve Şebnem'in o meşhur ilk tanışmalarını konuşmaları güzeldi. İnce bir ayrıntıydı. Dizilerde pek olmaz çünkü böyle şeyler. Özellikle nefretle başlayan aşklarda. O an ne hissettiler, ne düşündüler hep merak etmişimdir ben. Kitap okumanın tek kötü yanı bu maalesef. Orada karakterin iç sesini duyabiliyorsun ama izlediğin dizi ve filmlerde o yok.


Unutmadan bu çifte baştan no'yum biline..

Yine güzel ve eğlenceli bir Kaçak Gelinler bölümüydü. Emeği geçen herkesin emeğine sağlık. Fragmandan gördüğüm kadarıyla haftaya bizi romantik sahneler bekliyor. Romance severiz. Haftaya görüşmek üzere.

Kitapkurdu

*Şarkılar seni söyle adlı şarkıdan alıntıdır.

Kaçak Gelinler 28. Bölüm Fragmanı;








BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER