Bir haftalık bir
aradan sonra gecikmeli yılbaşı bölümüyle ekranlardaydı Kaçak
Gelinler. İyi ki de geldi. Özlemişiz çünkü. Daha uzun
ayrılık olmasın lütfen.
Bölüm Şebnem'in
yeni işiyle başladı. Hatırlarsanız Selim ona bir site kurmuştu,
bir nevi fashion blogger – Güzin Abla arası bir şeyler yapıyordu
orada. Tam Şebnem'e göre bir iş yani sizin anlayacağınız. Bu
geçen sürede biz göremedik ama Şebnem bir fenomen olmuş çıkmış.
Televizyona çıkmalar, hediyeler, çiçekler falan. Keyfi yerinde
ama her güzel şeyin bir bedeli var. Şebnem'in bedeli de peşine
bir stalker dadanmasıydı. Hepimiz sosyal medyanın bu kadar
kullanılır olduğu bir dönemde stalkerlık yapmışızdır elbet
bunda ne var demeyin. Bu biraz sapık takipçi olayına döndü
çünkü. Başlarda Selim'in 'kıskanmıyorum ki ehe ehe' triplerine
ders olacak nitelikteydi ama sonradan işin rengi değişti.
Şebnem, yine
bildiğimiz Şebnem. Bana bir şey olmaz, ne olacak ki canım diye
diye sonunda Selim'in lafına geldi. Şebnem karakterinin bazen böyle
'saf' biri haline getirilmesini sevmiyorum. Tamam kadınlar hediye
almaktan, ilgiden hoşlanırlar kabul ama üç parça hediye için
değmezdi bu yaptıkları neyse bu 'gizli hayran' meselesini sevmedim
ben. En başından beri tahminim bunları yazanın 'Memo' olduğu
yönünde. Başkası çıkarsa şaşırırım.
Şebnem = ben. Korku filmi izlerken aynen böyle oluyorum ama ben onun gibi yapmayıp izlememeyi tercih ediyorum tabii.
Bu konunun dışında
tüm ŞebSel sahnelerini çok sevdim ama. Gereksiz konulara kavga
etmeden ne güzel olmuşsunuz siz öyle. Spor yaptıkları sahne
olsun, evdeki film sahnesi olsun hepsi çok şahaneydi. Yalnız, şu
arkaya müzik koyup video klip şeklinde verme işini ilk kim buldu
yahu? Hiç iyi bir icat yapmamış çünkü. Dizilerde en sevmediğim
sahneler bunlar. Tüm gün sahne çek kar, soğuk dinlemeden, hop ne
dediğin belli olmasın. Sadece bizim dizimiz için de geçerli değil
bu durum. Umarım azalarak toptan biter.
2Kadın 1 Adam,aşk çekilir aradan..
Kaçak Gelinler,
romantik komedi tarzında bir dizi olsa da her şey her zaman 4x4'lük
gitmiyor hayatta. Elbet araya engel ve sorunlar çıkıyor. Bizim
dizimizde de bu işi Pınar üzerinden yürütüyorlar. Daha önceleri
Ege karakterinde olduğu gibi. Pınar Ege'ye nazaran bir tık daha
iyi ama yine de bir olmamışlık, bir eksiklik var. Oyuncu kaynaklı
mı yoksa senaryodan mı bilemiyorum. Bu kız geldiği ilk dakikadan
beri hop Kâinat'a gıcık oldu, neden olduğunu bile anlamadık.
Tamam, karakteri ben de sevmiyorum ama keşke bir nedeni olsaydı. Bu
kız neden bu kadar oyun içine girdi? Neden sevgilisini elinden
almaya çalışıyor? Baba sevgisi görememiş olması elle tutulur
tek neden. Başka da yok. Bu sektör böyle, herkes herkesin
arkasından kuyusunu kazıyor mesajını vermeye çalışıyorsanız
o başka tabii.
Yılbaşı geçte
olsa güzeldi. Yemek sahnesini pek sevmedim. Şebnem daha
geçenlerde yemek yaptı Selim'e. Becerikli mi, yoksa beceriksiz mi bir
karar verelim lütfen. Birde herkes bu kızdan bu kadar korkmasın
yahu. Tatlı bir kız işte, birazcık huysuz sadece. Bari Selim'in
azıcık lafı geçsin hiç değilse.
Hediyeler güzeldi,
en sevdiğim Özgür ve Almilla'nınkilerdi tabii ki de. Özgür'ün
o taşı 5 ay önce sipariş etmesi, o hediye edilen kapıyla evlilik
kurumuna yapılan gönderme hepsi çok güzel ve içtendi. Zaten bu
dizi uzun ömürlü olursa eğer ilk evlenmesi gereken çift
kesinlikle onlar. Ama şu 'aman üzülmesin diye söylemeyeyim'
olayını geride bırakmaları gerekiyor. Danslarına da bittim
ayrıca. Fırat Albayram ve Açelya Topaloğlu bu konuda şahaneler.
Hafta içi yayınlanan bir programda Fırat Albayram ilk komedi
projesinin bu dizi olduğunu ve dans edebildiğini burada öğrendiğini
söylemişti. Kesinlikle bu tarza yönelmeli. Keza aynı şey Açelya
Hanım için de geçerli. Bu tarz onlara çok yakışıyor.
Şebnem'in el
emeğiyle Selim'e yelkenli yapması güzeldi. Her şeyi olan bir adam
Selim, böyle birine hediye seçmek zor gerçekten de. Ama onun
hediye seçimini beğenmedim ben hiç. Paint terk çalışmayı kim
yaptıysa bir daha tasarım yapmasın mümkünse. Hiç Selim'den
beklenilecek bir şey değildi o. Şebnem gece yatarken falan
giymesin, unutulup gitsin mümkünse.
Kainat ve Can
çiftine yorum yapamıyorum artık. Aynı hediyeyi seçmeler, sen
benim ikinci yarımsın demeler falan. Sıkıcılıkta dünya markası
bir çift gerçekten. Şu son geri sayımda Pınar'ın Can'ı öpmesi
iyi olmuş bir yandan. Yeniyıla nasıl girersen öyle geçer derler
kuralı işler belki, biraz ayrı görürüz. Hayranları kızmasın
bana ama bir reset şart bu ilişkiye. Olmadı çünkü.
Selim ve Şebnem'in
o meşhur ilk tanışmalarını konuşmaları güzeldi. İnce bir
ayrıntıydı. Dizilerde pek olmaz çünkü böyle şeyler. Özellikle
nefretle başlayan aşklarda. O an ne hissettiler, ne düşündüler
hep merak etmişimdir ben. Kitap okumanın tek kötü yanı bu
maalesef. Orada karakterin iç sesini duyabiliyorsun ama izlediğin
dizi ve filmlerde o yok.
Unutmadan bu çifte baştan no'yum biline..
Yine güzel ve
eğlenceli bir
Kaçak Gelinler bölümüydü. Emeği geçen herkesin
emeğine sağlık. Fragmandan gördüğüm kadarıyla haftaya bizi
romantik sahneler bekliyor. Romance severiz. Haftaya görüşmek
üzere.
Kitapkurdu
*Şarkılar seni söyle adlı şarkıdan alıntıdır.Kaçak Gelinler 28. Bölüm Fragmanı;