Fikri’nin öncelik sırası ise sınırsız bira ve para. Para
elbette lazım. Ancak hiçbir para birimi hasta ve yaşlı kadından ya da
hastalığını fırsat bildiği kadını sömürmekten ya da evde onu bekleyen
çocuklarından daha önemli değil. İzlediğimiz hikâye “Elibolların trajikomik
hikayesi” tabii ki ama Fikri’yi izlerken bazen cidden Filiz gibi vicdanımla
yüzleşip kızdığımı fark ediyorum. Yani Fikri’nin hayata olan hıncı altı güzel
çocuktan çıkarıyor ya… Çıkarmasın. Zaten Fikri’nin belasını bulacak yakında.
Şeyma’yı iyileştireceğim diye, kadının evine yerleş. Oh ekmek elden su gölden.
Sonra Haşim neden agresif? Senin miden Şeyma’cığımın güzel yemeklerine hazır
olabilir ama Haşim ve toplum senin “dur bir kadının evine girip çıkmana” alışık
değil Fikri.Ama Fikri'nin her sahnesinde de gülmeden edemiyorum. Ne koyuyorsunuz siz bu diziye ya? ^^
Hayata tutundum ahahahahaha :))
Fikri’nin hemen ardından söze Kiraz ile devam etmek
istiyorum.
Elibollara baktığınızda anne figürü olarak kimi
görüyorsunuz? Filiz mi? Açıkça söylemeliyim ki bana göre Elibolların anne
figürü net bir şekilde Kiraz. Konuşmaları, hareketleri, davranışları, etrafına
karşı tutumu… Her şeyiyle toplumumuza uygun bir anne figürü. Sakin, kollamacı,
sorumluluk bilinci en yüksek halleri. Önceliği hayata dair her şey.
Kiraz'a ülke verin, yönetir.
Hayata, aşka, aile ait merakları, sınırları, görüşleri…
Çok akıllıca. Bazı çocuklar vardır, bilirsiniz işte. Büyümüşte küçülmüş gibi.
Anladığım kadarıyla Kiraz böyle bir arkadaşımız değil. Bir yanı içinde
bulunduğu zorluklarla ister istemez olgunlaşmış. Diğer yanı ise boşluklarla
dolu. Bunu nasıl mı anladım? Şöyle; Fikri kartı ATM’de kaptırmasaydı, Zeliha
Hala konusu ortaya çıkmayacaktı. Zeliha Hala’nın kar konusu ortaya çıkmasaydı,
eve huzurevinden yardımcı bir hala gelmeyecekti. Ve o hala gelmeseydi Kiraz’in
içindeki boşluğu görmeyecektik.
Rahmet ve Müjde ikilisine gelirsek… İkisinin Hikmet’e
iyilik mi yapıyorlar, kötülük mü yapıyorlar anlam veremedim. Yaptıklarının
Hikmet’e sopa, dayak, yumruk olarak dönmesi… Ya da şöyle anlatayım. Hak edeni
dövelim. Ama Fikret evde, havayı yumruklayınca “Bu çocuk neden böyle hava
yumrukluyor?” diye ona da kızmayalım. Bu çocuk mantar gibi yerden bitmedi ya, abilerinden öğreniyor işte!
Bu hafta Tülay’dan çok fazla bahsedemedim. Ama kendisine
iki çift lafm var ki söylemeden geçemeyeceğim. Nezaket Hala tezgahındaki üstün
fikrin ve soğuk kanlı duruşunla tüm on puanlar sana tatlım. (Bölümler ilerledikçe,
Tülay karakteri oturdukça bende bir sevinç bir sevinç. :) Çünkü Tülay gönlü güzel bir kadın. Onu
çok çok çok sevmek istiyorum, amin! ^^ )
***
Bu yorum bol bol önceliklerimizden ve aşktan konuştum.
Ne kadar da ciddi konular. E hiç mi eğlenmedim? Ya eğlenmez, gülmez olur muyum?
Yaşasın en sıkıntılı halleri bile ponçik bir dille anlatan ekipler. Her gün bin
tane şeyle uğraşıyoruz. Yok trafikti, yok haberlerdi derken… Dünya ve hayat bu
kadar acımasızken sıkıntılarla alay etme, onlara nanik çekme gücünü bize
gönderen Bizim Hikaye ekibinin ellerine, kollarına, emeklerine sağlık. İyi ki
varlar. <3