Şeyma’yı da harcayacaklar matmazel!
Yalnız bu curcunada olan Şeyma’nın toz bezlerine, katı
ve sıvı sabunlarına, yaptığı güzellim tencere tencere yemeğe olacak.
Agorafobisinden bahsetmiyorum bile. Ancak İsmet için kendi sınırlarını aşarak
korkusuna meydan okuyan Şeyma: Sen muhteşem bir kadınsın bebeğim! Rahmet’e
aşkını yüreğince gösterdiği için aynı zamanda Müjde’ye de kocaman kocaman
öpücükler! Müjde’de kendi içinde fırtınaları ve meltemleri olan bir karakter.
İlk sahnesinden duşunun çok hoşuma gittiğini söylemem gerek. Çünkü dinsizin
hakkından imansız gelir!
Saksıdaki çiçeğin bile bir hikayesi var. Konuları
kesişirse belki bir gün saksıdaki çiçeğin ve/veya çiçeklerin hikayesini
anlatılırım. Ama hal böyleyken Elibollar içinde hikayesi özel ve anlatılası
olmayan kimse olmayacaktır, normal olarak. Hepsinin de yüreğinin güzelliğinden
hiç şüphem yok. Ama ikinci bölüm itibariyle dikkatimi çekip radarıma giren ilk
şanslı isim Fikret oldu. Ağır atın tekmesi pek olur, atasözünün Bizim Hikaye’de hayat bulmuş hali.
Sakin, Soğuk kanlı; ancak Filiz’in kesici, delici, yakıcı aletleri kendisine
yasaklatacak kadar hırçın. Aslında izlediğimiz basit bir “Çocuktur yapar!”
sahnesi gibi gelse de Rahmet’in “Babama çekmiş bu!” benzetmesi Fikret’in iç
dünyasını az da olsa anlamamıza yardımcı oldu, diye düşünüyorum. Çünkü Fikret
babası değil, o kendisinden başka hiç kimseyi düşünmeyen Fikri değil.
Tencere tavalar, bozulmasın aralar. Hihihi^^
Ve lafı Tülay ve Cemil ile toparlamak istiyorum. İlk
bölümde ben de birçok izleyen gibi Tülay karakterini biraz gürültülü bulmuştum.
İkinci bölümde ise Nesrin Cavadzade’nin dizginleri Tülay’ın elinden almasına sevindim.
Gönül bağı kontenjanından Filiz’in Tülay’ı çok sevdiği bir gerçek. Tek başımıza
savaşamadığımız, nefes alamadığımız zamanlarda yanımızda bir elin, bir nefesin
olması muazzam bir şey. Tarzları itibariyle çok belli etmeseler de Filiz ve
Tülay arasında öyle bir elektrik var. Olaylar geliştikçe bunu daha iyi bir şekilde
göreceğimizi düşünüyorum.
Lisede bir arkadaşım vardı. Çocukcağız sabah okula
tertemiz gelirdi. Öğle arası gelene kadar sakalları çıkardı. Hocalar da
kızardı: Oğlum sen tıraş olmadan mı okula geliyorsun, diye. O da çareyi öğle
arasında okulun tuvaletinde bir tur daha tıraş olmakta bulurdu. Sanırım Cemil’inki
de o hesap. Jilet gibi polis üniformasındaki kirli sakalının başka açıklaması
olamaz çünkü. Hehehe. Cemil’in tatlı tatlı Filiz yürüme halleri… Yani… Güzel.
Ama Barış’ta olup Cemil’de olmayan şey tutku ki bu da Barış da bolca var. Ancak
zaman ilerledikçe Cemil’in de elinin armut toplayamayacağını ve farklı yüzünü
göreceğimizi düşünüyorum.
Çiçeği burnundaki Bizim
Hikaye’miz; üçüncü bölüme aksiyonu yüksek bir şekilde koştu. Barış’ın
sırları, Cemil ve çalıntı ihbarlı bir araba. O halde gelsin yeni bölüm!
*
Dramı dozunda anlatmak, insanları o kadar saat ekran
başında tutmak zor. Komedi ondan da zor. Trajikomik bir bütün içinde anlatmak
hepsinden zor. Canım Bizim Hikaye
ekibi: Ellerinize, kollarınıza, emeklerinize sağlık. <3