Benzer bir durum Hatice Turhan Sultan karakterinde de
yaşanıyor maalesef. Kösem Sultan’ın sonunu getirecek kadın olması hasebiyle
Sultan İbrahim’den bile daha önemli bir karakter ama onun da neden bu kadar
hırs dolu, kötücül bir kadın olduğunu anlamadım. Kendisini Sultan İbrahim’in
haremine almış, her zaman himaye etmiş, korumuş kollamış olan Kösem’e her türlü
ihanet içinde bulunan bir haseki. Neden?
Geçen bölümde Sultan İbrahim başta olmak üzere herkes
kendisinden Kösem Sultan’ın gözdesi, Kösem Sultan’ın gölgesi, onun kanatları
altına saklanan bir korkak vs. diye bahsedince, bölümün sonunda Köprülü Mehmed
Paşa’ya “herkes benim Kösem Sultan’ın etekleri altına saklanan bir korkak
olduğumu düşünüyor ama öyle olmadığımı görecekler” tarzında bir konuşma
yapmıştı. Belli ki kendisini ispat etmek, Kösem Sultan’ın boyunduruğu altından
çıkmak gibi hevesleri var.
Pek güzel. Ancak Hande Doğandemir’in performansından mı
yoksa yazılan senaryodan mı bilmem, ortada bu görünen hevesten çok daha keskin
bir hırs ve nefret var. Turhan Sultan, Kösem Sultan’dan resmen nefret ediyor.
Fırsatını bulsa kadını darağacında kendisi sallandıracak ve bundan sonsuz keyif
alacak gibi bir hali var. Neden?
Kösem’in Safiye Sultan’dan nefret etmek ve onu yerinden
indirmeye ant içmek için yeteri kadar sebebi vardı. Kefalonya adasının prensesi
olarak özgür bir şekilde yaşadığı yuvasından kaçırtıp köle etmişti bir kere.
Sonra babasını öldürmüştü, kız kardeşini öldürmüştü. Turhan Sultan’ın derdi ne
peki? Kendini kanıtlamak mı sadece? Kösem Sultan gibi başlı başına devlet olan bir
kadınla kapışacağı yerde, hazır onun himayesi ve koruması altındayken onun
gücünü kullanarak Hümaşah Sultan gibi potansiyel rakiplerle savaşıp yerini
sağlamlaştırsa, müstakbel padişah olan oğlu 4. Mehmed’in tahtını garantilese
daha mantıklı bir iş yapmış olmaz mı?
Oğlu tahta çıkınca zaten Valide Sultan
olacak ve hüküm sürecek. 4. Mehmed tahta çıktığı zaman Kösem’in saltanat
hırsından dolayı girmesi gereken bir savaşa şimdiden girmiş bir haseki var
karşımızda. Motivasyonunu hiç anlamış değilim. Önlemini şimdiden almış olmak
mı? Olabilir ama yine de Kösem Sultan’a olan nefretini açıklamıyor bence.
Aynı şekilde Köprülü Mehmed Paşa…Cinci Hoca’yla birlikte
Turhan Sultan için çalışan, her halinden sinsilik ve kötülük akan bir başka
karakter. Neden? Kösem Sultan, kendi çıkarlarına hizmet ettiği sürece paşaları,
beyleri ya da askeri harcayan bir kadın değil. Kösem Sultan’ın tarafında olup,
devlet yönetiminde yerini çok daha erken sağlamlaştırma fırsatı varken neden
Turhan Sultan’ın tarafında ve neden Kösem Sultan’ın kuyusunu kazmaya bu kadar
meraklı? Onun hikayesi ne? Handan Sultan – Derviş Paşa ve Kösem Sultan –
Kemankeş aşklarının yeni versiyonu falan olduğu için mi? Yoksa gözü Kemankeş’in
makamında olduğu ve Kösem Sultan var olduğu sürece onu alt edemeyeceğini düşündüğü
için mi?
Aynı şekilde Cinci Hoca…Geçen bölüm çok hin ama aynı
zamanda komik de bir tipleme olarak izlediğimiz Cinci, bu bölümde son derece
sinir bozucuydu. Bu adamın hırsı nereden gelir peki? Paraysa para, makam
mevkiyse makam mevki…Köprülü Mehmed Paşa örneğinde olduğu gibi bunları Kösem
Sultan sayesinde çok daha kolay elde edebilecekken neden Turhan Sultan’ın
tarafında?
Tarihten bilindiği üzere bu adamı saraya getiren, oğlunun hizmetine
alan zaten Kösem Sultan. Onun dediklerini uygula, Sultan İbrahim’i yalandan
üfürmelerle kafala, emellerine ulaş. Koskoca Kösem Sultan’ın yanında Turhan
Sultan şu haliyle kimdir ki ona hizmet ediyor? Niyeti Köprülü Mehmed'le aynı mı ve bu yüzden mi Kemankeş'ten bu kadar nefret ediyor?
Ya da müstakbel Telli Hasekimiz Hümaşah Sultan…Daha dün saraya gelmiş bir
cariyenin bugün bütün densiz cesareti ve şirretliğiyle padişahın koskoca
hasekisi Turhan Sultan’a diklenebilmesini mümkün kılan karakter özellikleri
nelerdir? Anastasia’nın Sultan Ahmed’e hediye olarak hususi şekilde getirtilip,
saraya kafadan torpilli, tepeden inme bir sultan olarak girmesi örneğinde
olduğu gibi Sultan İbrahim’in, nikâhını bozarak onu özel olarak saraya getirip
haremine almasından kaynaklı bir kendini beğenmişlik mi? Öyle olsa bile Turhan
Sultan’la bu bölümde girdiği seviyedeki abartılı muhabbetlere bir bölüm sonra
falan girse daha inandırıcı olmaz mıydı?
Örneğin Sultan İbrahim’in en sevdiği cariyesi Şivekar
Hatun’ken, Kösem Sultan’ı saraydan sepetledikten sonra onun dairesine neden
Şivekar’ı yerleştirmez de daha halvet bile olmadığı, dün bir bugün iki bir
hatuna bu kadar yüksek bir paye bahşeder? Delilik ve dengesizlik etkili burada diye
düşüneceğiz sanırım. Şivekar’a koskoca Şam eyaletinin gelirlerini bütün bütüne
verirken, Hümaşah Sultan’a da Kösem Sultan’ın dairesini hediye etti anlaşılan.
Hiç hazzetmediği Turhan Sultan’a da aklı sıra bir ders vermiş oldu.
Anlayacağınız, yukarıda saydığım bütün bu karakterler ve
karakter özellikleri, bir anda değişen motivasyonları benim açımdan büyük
oranda havada kalmış durumda. Hepsindeki bu anlamsız hırs, cüret ve fettanlık,
Latin telenovelalarındaki hırslarından deliye dönüp seviyesizce birbirlerine
etmedikleri tafrayı bırakmayan abartılı kadın karakterlerini hatırlatıyor bana.
Çok karikatürize ve tek boyutlu duruyorlar. Tepeden tırnağa hırs ve nefretten
ibaret olan insanları izlemek beni artık yoruyor. Hepsi çok daha detaylı, ilmek ilmek
işlenip anlatılabilecek, çok daha keyifli olabilecek karakterler ve hikayelerdi
halbuki. 4 bölüme sıkış tıkış edilip anlatılmaya çalışıldıkları için böyle
yerli yerine oturmadıkları halde, bir anda gereksizce büyük büyük oldular
kaldılar.