Üçüncü sezon sonunda, kökenlerin hepsinin bir şekilde esir
düşmesi, Hayley’nin yanında Hope ile geleceğe attığı belirsiz adımları, Davina’nın –umarım- tamamen ölmesi ve dizi
içindeki tüm cadı gücünün Vincent tekelinde toplanması gibi önemli denge değişimlerinin
yaşanmasından ötürü dördüncü sezonu epeyce merakla bekliyordum.
Dizilerin bir yerden sonra belli bir haritası oluyor.
Örneğin üç sezon devirmiş bir dizi söz konusu olduğunda olayların nerede
başlayacağını, nasıl hareketleneceğini az çok kestirebiliyorsunuz. Bu bir
kesimi huzursuz etse de ben seviyorum. Bazı yerlerde bir sonraki hamleyi
biliyor olmak bana iyi geliyor. The
Originals’ta da bu böyle. Olayların nereye doğru akacağını kestiremesen
bile alacağı şekli gözünde canlandırabiliyorsun.
Klaus’un parmaklıklar ardındaki hali misal. Tükenmiş bir
adam izledik demek mümkün müdür o hali için? Mevzu bahis Klaus iken, hatta bir
tık daha üste taşıyorum, konu Mikaelson’lar iken, ciddi anlamda bir tükenmek,
ben hiç sanmıyorum izleyeceğimizi. O en karanlık yerde bile küçücük bir umuda
kocaman sarılıp geri dönüş yapmak, savaşmak, mücadele etmek The Originals’ın kimyasında var zaten.
Hal böyleyken de ne tür bir belaya bulaşırlarsa bulaşsınlar, akşam eve bir
şekilde geri dönmüş oluyorlar. Her zaman söyledikleri “Always and forever.”*
cümlesi sadece birbirlerinin arkalarını kollamakla ilgili değil. Ne kadar ayrı
yollardan geçseler de, her şey bittiğinde yan yana durma güdüsüyle de ilgili.
Beni dönüşmekle uğraştırmayıp kendin ölsen keşke!
Burada bir parantez açmak istiyorum. Hayley’e milyonlarca,
zibilyonlarca kalp yolluyorum. Baştaki o başına buyruk, özgür kız havaları
devam etse aynı şeyi söyler miydim bilmiyorum ama şu an ortaya çıkan Hayley’i
gerçekten çok seviyorum. Her şeye rağmen, o yolun sonunda Hayley hep orada.
Klaus’u ne kadar sevdiği konusu üzerine çok tartışılır ama ortak noktaları,
kızları, Hope ile ilgili sergilediği tutum da hep çok güzeldi. Elijah ile
kurdukları bağda da… Soyadı Mikaelson olmayabilir fakat benim için ailenin
daimi üyeleri arasındadır. Bu Hope ya da Elijah ile ilgili değil, Hayley’nin
kendisi ile ilgili. Güçlü duruşuyla, yenik düşse bile vazgeçmemesi ile ilgili.
Always and forever, Hayley.