İpek Bilgin’in tiyatro, film ve dizilerdeki oyunculuğunu beğenerek izlerim.
Bundan bir önceki işinde canlandırdığı Makas Canan (Maral)
hâlâ belleğimin en güzel köşesinde yer almakta. Esma Hanım’a hizmet eden kostüm
ve saç tasarımı, karakter üzerindeki hayâl gücümü destekleyen unsurlardan oldu.
Sanıyorum ki sahne içerisinden aldığım fotoğraflarda en çok Esma Hanım’ı
kullanacağım. Şimdiden elimde harika bir arşiv oluştu. Bu arşivi kullanmak için
de ayrıca sabırsızlanıyorum.
İzlemekten büyük keyif aldığım karakterlerden biri oldu
Dizi içerisinde kostüm
styling olarak karakter yaratımında en beğendiğim kalıp Esma Hanım ile Süreyya
oldu. Tamamen ruhlarını yansıtabilecek ve ekrana baktığımız ân en ince detayına
kadar anlamlandırabileceğimiz temizlikte iş olmuş. Bu açıdan Nesrin Ayaz’ı
tebrik etmek istiyorum. Nitekim konağın ruhu Esma Hanım’ın inandırıcılığını
desteklemektedir. Onur Tuğ da Hakan Yarkın ile birlikte çok iyi iş çıkararak emeğinin
hakkını teslim etmiş. Bütün bu unsurlar reji ve sanat ekibinin yıllardır uyum
içerisinde çalışmasından süre gelmektedir.
Bakmayın böyle uslu oturduğuna. En büyük rakibi Faruk
Salih Bademci’yi dört sezon
aradan sonra Zeynep Günay Tan ve Deniz Koloş rejisinde görmekten memnun oldum.
Tiyatro sahnesindeki karizması apayrı bir dünya iken, televizyon ekranındaki
enerjisi de yadsınamaz. Bu bana düşmeyecek bir öngörü, fakat söylemeden geçmek
istemiyorum. Kiralık Aşk gibi seven
kitlesi ve temposu yüksek olan bir dizinin hemen ardından (altı hafta sonra),
yine aynı gün Fikret karakteri ile izleyicinin karşısına çıkarak riske
girdiğini düşünüyorum. Hoş daha aceleci davranan oyuncularımız yok değil. Yine
de biraz beklemesini tercih ederdim.
İstanbullu bir güzel Esma Sultan'ın canını çok yakmış, çok...
Hikâye bariz bir şekilde ana
– oğul çatışmasına hizmet ediyor. Dört erkek evladı tarafından şımartılarak bu
güne gelmiş ve her ân, bir gün otoritesinin sarsılabilmesinden yana korkusu
olan bir anneyi izledik. Çevresindeki herkesi gücüyle elinde
tutabileceğini, oğullarını– özellikle büyük oğlunu- kanatlarının altından çıkarmak istemediğini
net bir şekilde belli etti. Yüzyıllardır süregelen geleneklerine sağdık,
yeniliklere açık olmayan, olanı da alenice ikaz eden bir kadınla başa çıkılması
çok zor (acaba burcu ne?). Faruk ne yazık ki annesi ile başa çıkamayacak güçsüzlükte. Zamanında
kadın mevzusu yüzünden annesinden yana ağzı yanmış bir adamken, yıllar sonra
tekrardan aynı tehlike ile burun buruna geliyor. Öyle ki ilk görüşte tutulduğu
kadını annesinin önüne yem etmeye bile çekinmiyor. Her ne kadar hürlüğünü kendi
çapında ilân etmiş gibi görünse de annesine “saygıda kusur etmemek” adına karşı
çıkamıyor. Bu da hikâyedeki anlatım diliyle tamamen çakışıyor.

Kıymet'lim yukarıdan vahiy inmesini bekliyor
Fark ettiyseniz Esma Hanım,
İpek’i istediğini dile getirirken çarşıdan alışveriş edermiş gibi kendine
adanmasını sipariş ediyor. Konağa gelecek olan kadın oğluna değil, Esma Hanım’a
gelin olacak. Şahap Bey'den de isterken hangi oğluna istediğini belli etmiyor. Faruk olmazsa Fikret, o olmazsa Osman! Sonuçta Esma Boran'ın gelini olacak, isim önemli mi ki? Maalesef evdeki hesap çarşıya uymayacak. Süreyya karakter olarak boyun eğmeyen biri olduğu için de Esma
Hanım'ın baş düşmanı olarak kabul görülecek.
Gördüğünüz en küçük detay bile gün gelir anlamlı hâle dönüşür
Oku. Ne okursan oku; ama oku
Kurulan dünya ve yönetmenin
anlatım dili beni ancak bir saat kadar idare edebildi. Hikâyenin belli bir
dakikasından sonra temposu ne kadar ritmik işlense de, bir saatin sonunda ağır
aksak gitti. Bunun sebebi konusunun o, şu, bu dizilerine benzeyip benzememesi
değil. Fragman tanıtımlarındaki yazılarımda da dile getirdiğim üzere; ana aksın
aynı olması problem teşkil etmez. Eğer bir fark yaratmak istiyorsan düşünce
bazındaki oluşumu kâğıda kusursuz ve farklı biçimde yansıtmak zorundasın. Çünkü
rakipleri var. Çünkü rakiplerinden güçlü olmak zorundalar. Senaryo olarak on
beş sene önceki yapımdan öteye geçemezsen, senin iş diye sunduğun yapımı altı
hafta önce final yapan romantik komediye karşı aşağılarlar. Senaryodaki
yetersizlikler yönetmen ve kurgu desteği ile bir yere kadar devam eder.
Yüzükte gözüm kaldı. Başına bir hâl gelirse benden bilebilirsiniz
Zeynep Günay Tan ve Deniz
Koloş rejisi, kendine has dilini gizlemeden; ama bize bu hikâyenin sonuna kadar
arkasında durarak, her zaman olduğu gibi farklı bir dünyaya gönül kapılarını
açtılar. Sadece o kapıları açmakla kalmayıp uzun zamandır temiz, deyim
yerindeyse fıstık gibi bir reji ile gözümüzün de açılmasına sebep oldular.
O cimciğin tadına ille bir defa bakılmıştır
Hâl böyle olunca, hikâye neye
hizmet ediyorsa yönetmen ve ekibi de senaryoya sadık kalarak; ama duygudan yoksun
bırakmayacak şekilde işini hakkı ile yapmaya çalışır. Zamanla senaryonun dilini
değiştirirler mi, bilmiyorum. Ama karşılarında, yine aynı baz üzerinde dünyası
yaratılan işlerle, aynı gün yayına çıkması kanalın izlenme gücünü listede
gerilere atacaktır.
İçimden bir ses Süreyya'nın anne ve babasının ölümünün üzerinde Boran'ların parmağı varmış gibi geliyor
İstanbullu Gelin’in tutmasını gönülden istiyorum. Ekibin üzerindeki negatif unsurları
ölü toprağından sıyrılır gibi sıyırması en büyük dileğim. Medya haberleri
yayılmadan önceki tek dileğim de bu şekildeydi. Ekibin dört sene önceki tutmuş
işinden sonraki şanssızlığını atmasını diliyorum. Türkiye televizyonlarında
hikâyeyi ekrana anlatan en iyi reji ekibinden bahsediyoruz. Gözümün kusursuz
anlatım dilini izlemeye ihtiyacı var. Bence İstanbullu
Gelin de bu şansı hak ediyor.