Deniz: Bugün beni seviyor mu?Yiğit: Bugün beni seviyor mu acaba?
“Bilmiyorum seninle sonumuz ne olacak
Belki bu aşk ölümsüz belki yarım kalacak
Her gün değişiyorsun avutuyorsun beni
Bir bilmece gibisin çözemedim ben seni
Seninle başım dertte ne yapsam bilmiyorum
Canımdan bir parçasın söküp atamıyorum.”
Dizinin bu haftaki bölümünde ruh halimi yansıtan sözler. Elbette dizi her gün yayınlanmadığı için o kısmı
her hafta olarak düzeltebiliriz. Ayrıca şöyle bir düşününce dizideki
karakterler için de böyle değil mi sanki? Mesela hızlı düğün yaparken sonu
nikahla bitmedi. Simya İrem’i Tuna’ya yapmaya çalışırken kendini Tuna'yla
buldu. İrem ile Deniz kavgalı oldukları halde kına gecesinde bir araya
geldiler. Ayrıca her hafta “Nedennnn bu böylee oldu yeağğğğğ?” gibi çemkirmeler
yapsak da bir sonraki haftayı deli gibi merak ediyoruz. (Yalan mı? İzlediğimiz
bölümde istediğimiz sahne gelmemiş olsa bile sonraki sefer görme umuduyla bakayım
demiyor muyuz?^^)
Can parçamızı söküp atamıyorsak neler yaşadığımıza bakalım. Deniz’in
beklenmedik evlilik teklifinde kalmıştık. Sürprizler güzeldir de her zaman
güzel midir? Yiğit hastalığını söyleyemeden masada öylece kalakaldı. Deniz ise
mutluluktan ayakları havada, kalbi yerinde değil. Yalnız o kadar çabuk mu
evlenme olur be kızım? Fragmanlardan izledikçe “Hayaldir. Rüyadır.” diye
söylendim ya da zaman atlamış olmalılar dedim. Lakin sahici bir düğündü. Çok
ani olmadı mı? Hızlandırılmış kurslar tamam da hızlandırılmış evliliği sevmedim. Böyle düğün hayal etmemiştim. Önce olayları sindirseler de sevgili olma
dönemlerini izleseydik #YiDen çiftinin peşine düğün daha güzel olmaz mıydı?
Demek ki senaristler ile çok farklı düşünüyoruz.
Kendimi düğüne adapte etmeye
çalıştım. Çok eksik çıktı. Yiğit’in hastalığını Deniz’den saklamasını
beğenmedim bir kere. Sonuçta Deniz daha dün tanıdığın bir kadın değil.
Geçmişinde var olan kadına haksızlık ediyorsun. Hastalığını bilmesi gerekir ki
yanında olsun. Kimse müneccim değil. Diyelim bir süre saklamak istiyor.
Hızlandırılmış nikaha da olur verdim. Peki evlenirken sağlık işlemleri olmuyor
mu? Birçok çift sırf bunlardan ötürü evlilikten geri dönebiliyor ya da
insanlar hastalıklarını bu sayede öğrenebiliyor. Nitekim birkaç sene önce bu
şekilde hastalığını öğrenen bir arkadaşım vardı. Yiğit Deniz’i gerçekten düşünseydi
bunu söylerdi. Üstelik arabada giderken yaşanan olay üzerine hastaneye
gitmeleri tam da bunun söylenme zamanıydı. Sürekli doğru yer ve doğru zaman
deriz ya işte burası orasıydı.
Lakin Yiğit hastanede Deniz’e büyük çaplı şok
yaratarak şaka yaptığını söyledi. Sevmedim, sevemedim. Yalnız Zeynep Çamcı’ya
çok inandım. Hatta biraz daha yumrukla Yiğit’i dedim. Deniz haklıydı, böyle
şeyin şakası bile yapılmazdı. Tepkisini ölçmek istemesin. Onu en iyi
tanıyanlardan Yiğit. Heee ben olsaydım Deniz’in yerinde öyle pes eder miydim?
Asla. İşin derinliğine kadar inerdim. Seviyorsam adamım, ölümüne kadar beraber
yürürüz o yolda. Hem evlenirken hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde
denmiyor mu? Heee doğru henüz oraya gelemediler.^^
Kına gecesi, davetiye, ofiste nikah yapılma şekli iyiydi. En
azından davetiye detayıyla ofiste nikahın yapılmasını izlemek güzeldi, akılda
soru işareti kalmadı. Yalnız ofiste Neşe de olmasa kadın personel yok. Yani var
da aktif olan yok. 3 kızı ve Buket’i sebepsiz gönderirseniz bindallı işi de
kına işi de Neşe’ye kalır. Sahiden bir ses etseniz de bunlar da şuraya
gitmişler diye rahat etse içimiz. Tek bilinen Ayça’nın gidişi.
Aslan Deniz Sultan <3
Deniz annesinin gelinliğiyle komik, İrem’in hediye ettiği
gelinlik ile mükemmel oldu. Bindallısı ile Pırıl’a seslenirken Sultan oluşu ise
“Saraylara layığım” İmajı çizdi. Oyunculuğunu bir kez daha gösterdi. Kiii
Zeynep Çamcı tek kelimeyle mükemmel diye milyon kere söyleyebilirim. Bıkmadan,
sıkılmadan, usanmadan. Düğün ile ilgili söylenirim; çünkü kız tarafı olacaktım.
Yiğit’e tuzlu kahve içirip, Yiğit’in ayakkabısını saklayacaktım. Ahhhh o sandığa
Pırıl’ı oturup Yiğit Balcı’dan paraları toplayacaktık. Elif Teyze hemen verdin
kızı. Sahiden evde mi kalacak diye düşündünüz.^^
Hiç öyle sevimli sevimli bakma Yiğido. Çok suçlusun.
Nikah zamanına kadar gelip damadın düğünden kaçmasına puanım
sıfır. O zamana kadar söyleseydin de o kadar hazırlık yapılmasaydı da baştan
dediğim gibi güzel bir ayarlama olsaydı iyi olmaz mıydı be Balcı? Hem sağlığın
da iyi olurdu be adam. Daha şen şakrak düğün yapmak varken bu kaçış neden?
Zaten “Evliliğe hazır değilim.” Cümlesini de sevmedim. Bal gözlüsün dedik,
Deniz’i seviyorsun dedik, çocukluk aşkınla evlenmek istiyorsun dedik. Ama bu
yakışmadı. Son anda caymak, yan çizmek olmadı. Zaten ofisten çıkıp da hangi ara
o parka geldin onu da kara listeye aldım. Ofis nerede mahalle nerede? Evet,
detaylara dikkat ediyorum ve detaylar benim diğer sahnelere geçişimi zorluyor.
Yazı devam ediyor...