Bölümün büyük çoğunluğunu olamayan düğün, kıyılamayan nikah
oluştursa da Tuna vardı şaşırtan. Tuna’yla ilgili kısma nereden başlayacağım,
bilmiyorum. Aslında biliyorum ama karar veremiyorum. Tuna’nın
geçtiğimiz hafta annesiyle ilgili gerçekleri öğrenip kafasındaki anne kısmını
boşalttığını hep beraber görmüştük. Hastalığın ikinci evresi ise kalbindeki
diğer yarım idi. Deniz Aslan. Aslında Tuna’nın sevgisiydi bize ona çeken.
Elbette Tuna ile Deniz sevgili olsun diyenler de var. Yalnız ben ilk aşkın
kavuşacağını düşündüğümden olsa gerek Tuna ile Deniz’i sevgili olarak
düşünemedim. Tuna ve aşkı vardı gözümde. Tuna öyle içten öyle güzel ve naif
sevdi ki sevdasını sevdim içimden.
Hastane odasından iyileşince kendi evine
çıkarttığı için doktoruna teşekkür ettim önce. Sonra hastanede kalsaydı daha mı
iyi olurdu diye düşünmeden edemedim. Deniz’i içinden atmaya çalışması iyi
sahneydi. Yalnız keşke tüm resimleri yaktığımızda, hediyeleri attığımızda hafızamıza
da reset atabilsek. İrem kapıyı açtırmadığında iyilik yaptığını düşünmesi kadar
kolay olsa unutmak. Keşke. Sımsıkı sarılmayı, köfte ekmek yemeyi, gülümsemeyi,
Maykıl demeyi de unutturdu mu? Son fotoğrafı yakamadığında yüreğindeydi Deniz.
Ama sonra yırttı derseniz ben de derim ki İrem’e (Orada bir başkası da
olabilirdi.) “Bak işte bunu da yırttım, attım. Artık Deniz yok, iyim ben.” Deme
şekliydi. Çünkü Tuna tarzı.
Yiğit ve Deniz’in evleneceğini öğrenmesi iyileşmesi yönünde
daha güzel bir adımdı. Farkında olmak gerçeğin. Simya’nın İrem’i Tuna’ya itelemesi
hiç hoş değildi. Çünkü İrem’in nasıl kötü olduğunu bilen bir adam onu sevemez.
İrem gibi hala Yiğit’i seven bir kadın da başkasını sevemez. Keşke sevse de
evlense. Kurtulsak.
Kalp kalp kalp <3
Yiğit’in bekarlığa vedasına davet edildiğinde yüzü ne kadar
asıksa davete gelmesi de bir o kadar güzel davranıştı. Çünkü Tuna Ertürk olmak
bunu gerektirir. Çünkü Tuna budur. Sevdiğinin mutlu olması onu daha çok mutlu
eder. O yüzden Yiğit’e öğüt verdi. Ve Yiğit’in hastalığını öğrenip Deniz’e
söylemesi gerektiğini bu yüzden belirtti. Eğer gerçekten seviyorsanız
sevdiğinizin mutluluğu sizinle beraber olmasından daha çok önemlidir. Onun
mutlu olduğunu bilmeniz sizi fazlasıyla mutlu eder. Kesin bilgi, yayalım. <3
"Nikah var dediler geldik." By Tuna
Tuna hep Yiğit’e takım elbise farkı derdi hatırladınız mı?
Kingsman filminde de “Takım elbise modern bir beyefendinin zırhıdır.” Diyorlardı.
Ve Tuna düğüne takım elbisesiyle teşrif etti. Deniz’i tebrik ederek Yiğit ile
konuşarak mutfağa geçti. Simya’nın gün içinde neler yapmak istediğini anladığını
söylemesiyle öpmesi bir oldu. Acaba olayın takım elbise ile bağlantısı olabilir
mi? Şok oldum, şaşırdım. Ama hiçbir duygu alamadım, almadım. Geçen hafta Simya
ile yakınlaşıyor derken Simya’ya “Yiğit’in değil sanki benim kardeşimsin.” Dememiş
miydi? Ne ara aşk moduna geçti? Hocam bu dizide jet düğünle jet öpüşme var,
yardım edinnnnnn… Hangi ara sevdası bitti de öptü çözemedim. Bu da benim aklıma
türlü türlü şeyler getirdi. Mesela Yiğit ile uğraşmak? Deniz’i unutmak? Ya da o
anda Simya’yı Deniz olarak görmek? Hepsi de olabilir. Bir tanesi bile olmayabilir.
Lakin her ne yaparsa yapsın Tuna gibi sevmek kalbimin içinde. (Senaristler Tuna’yı
bad boy yapacaklarsa da Tuna gibi gülmek, Tuna gibi sevmek deyimini de benden
alamazlar yaaa!)

Çiğ köfte ile bekarlığa veda partisi Cemal&Çağdaş için hayaller ve hayatlar ikilisinde hayatlar oldu^^
Bu haftanın rahatlaması Gazi- Cemal ve Çağdaş üçlüsünden
geldi. İyi ki varlar, iyi ki olsunlar. Bir kere Gazi demek türkü, çiğ köfte,
samimiyet demek. Bozmasın, bozulmasın. Cemal ise titizliğinden biraz
arınmasıyla daha da iyi oldu. Çağdaş ise takım elbise ise ortalığı yakmadı mı?
Cemal ve Gazi’ye fark attı bile. Cemal'in ufak tuzağına maruz kalsa da haftaya
Çağdaş öne geçer diyorum. Bahisleri görelim.^^ Yiğit’in erkek kardeşi Tarık’ı
ise düğün haftası diye affettim. Önümüzdeki günler puan verebilirim.
Hani bazı insanlar için şeytan tüyü lafını kullanırız ya
işte Seviyor Sevmiyor da öyle. Bir seviyor bir sevmiyor adı gibi işte. Sevmediğin
bir yere geliyorsun, sonra sahne çekimi seni içine alıyor. Buraya kadar izledim
dayanamıyorum derken bir müzik geliyor kalıyorsun. O güzel sahnelere, oyuncuların
sağlam performanslarına artık daha çok Seviyor desek mi?
Sevgiler.
Deniz ses efso. Yiğit ses de öyle. Düet yapsalar yaaaa ^.^