Kıskananlar Kulübü!
Hayatımda “İyi ki!” ifadesini genelde kendi tercihlerim için kullanırım. Gülümse Yeter’i izlemek de kendi tercihim olduğu için “İyi ki!” diyorum! İyi ki Gülümse Yeter’i izliyorum. Çünkü biliyorum ki bir küçük tebessümün, bir anlamlı gülüşün açamayacağı kapı, eritemeyeceği buz, geçiremeyeceği zor gün yok!

***
 
Normalde Salı akşamları ilk önce yorumumu yazar ardından başlığı seçerim. Ancak bu hafta her zamankinden farklı olarak daha bölümü izlerken başlık kafamda belirdi. Bir bölüm düşünün ki herkes birbirini kıskanıyor. İşin güzel yani bu yaparken çok tatlılar. Onlar tatlı tatlı birbirlerini kıskanırken ben de kim kimi kimden kıskanıyor çizdim. (Çünkü başka türlü kafamda oturmuyor.)



O halde ilk önce Kemal’den başlayayım.

Yeme Kemal yemeeee. Gelme bu numaralara.

Hani bazen birisinin gıybetini yaparken bir gözünüz de kapıda olur. Sanki her an içeri girecek gibi. Küçük sesle arkasından verip veriştirirsiniz. Seçil gitmeden öyle bir ifadeyle konuşuyordum. Gitti, artık bağıra bağıra gömebiliriz derken hop yine geldi(ler). Evet, “-ler”! Seçil bu sefer hamile olarak geldi. Hem de bir görseniz elinde belgesiyle. Vay arkadaş, Seçil’de de ne Kemal hırsı varmış. Alt tarafı bir Kemal Kaleli. Nedir yani, nedir? Aslında bu durum klasik bir “aklına gelenin başına gelme” ya da “belayı çağırma” durumu. Yok o geceden sonra sessiz sedasız nasıl gitmiş de falan! Ah be Duygu, Seçil o kadar ilaçlı fotoğraflı prodüksiyonu boşuna mı yaptı? Hadi Seçil boyundan büyük işlere kalkıştı. Delidir, ne yapsa yeridir, derler. Kemal bu oyuna nasıl geliyor, aklım almıyor. Oğlum Kemal, dizi de mi izlemiyorsun ya?! Belgeler, şu dizilerde kullandıkları karna bağlanan hamile aksesuarları. Ama sen de haklısın. Diziler olmuş iki saat otuz dakika!

Bu kızın bu zarif halleri... Çok tatlı.^^

Seçil’in varlığı bile Kemal ile Gül’ün arasını bozarken Gül’ün Kemal’in evliliğine saygı duyup yüzüğü Kemal boşandıktan sonra takmak istemesi çok ince, çok zarif bir hareketti. Gül böyleyken Gül’e bayılıyorum. Kaldı ki Gül, Kemal’i Seçil’den kıskanma eşiğini de başarılı bir şekilde geçti. Bundan sonra yapması gerekeni bir kardeşi, bir ablası olarak söyleyeyim: Her ne olursa olsun Kemal’e sıkı sıkı sarılmak. Seçil hamileyse hamile, ne yapalım yani? Bebek olursa çeyrek altınını alsın gitsin.

"Alayım koynuma;sarayım boynuma"

Sarp ile Yasemin’in ilişkisi… Değişik ya. Bir gün “Seni sevmiyorum!” der; diğer gün diğeri. Önemli olan neden bu cümlenin kurulduğuysa Sarp net haklı diyorum. Daha dinlemeden etmeden Sarp’a yüklenen Yasemin Alara’ya yolsun. Çünkü hakkedeni dövelim. Ama hobi olarak. Fakat Yasemin, yükseldiğinde gözü öyle kararıyor ki peşinden gelen Sarp’ın gömleğinin kocaman lekeli olduğunu görmüyor. İnsan bir merak eder. Hem “Biz bu kadar kolay bitemeyiz!” deyip üstüne Sarp’a konuşma hakkı vermeden kızması. Kızım bir sakin ya! Ben istiyorum ki Yasemin ile Sarp mutlu olsun. Ama Yaseminciğim hem de her fırsatta Sarp’ı kaçırmak için elinden geleni yaparsa Sarp ve kaslarını ancak kızgın hayallerinde görür. (Yasemin’e gönlümce yükleniyorum. Çünkü aynaya baktığımda ben de çenesini tutamayıp her seferinde bir çuval inciri berbat eden bir Yasemin görüyorum.)

Aslında Cem ve Alara’nın Sarp ve Yasemin konusunda bir şey yapmalarına gerek yok. Sadece otursunlar ve Yasemin’in yükselmesini beklesinler. Cem ile Alara en fazla yangına körükle giderler o kadar. Sarpcığım zaten saf. “Alara, sen olmasan çiçek yollamak benim aklıma gelmezdi.” Alarağğğ sen olmasan Sarp’ın çiçek yollamasına gerek bile olmazdı.

Ordaaa bir çift var uzaktaaaa, o çift bizim çiftimizdiiiir.

Bu hafta yaptığım bir çifte standardı fark ettim ki söylemeden geçemeyeceğim. Cem, Alara ve Seçil. Hadi Cem ve Alara tamam da Seçil ne alaka? Eğer Özdemir, Civanlar ve Kemal beyaz taraftaysa Cem, Alara ve Seçil siyah taraftalar, net. Ancak Cem ve Alara’ya karşı olan esnek tutumumu Seçil’e karşı göstermediğimi fark ettim. Belden aşağı vurmaksa hepsi üç aşağı beş yukarı aynı oranda belden aşağı vuruyorlar. Sonuçta Yasemin’in de Gül’ün de karşısındaki adamlar ciddi olduklarını bir yüzük ile gösterdiler. Sanırım burada Gül ve Kemal’in daha olgun aşıklar olduğu ve gelecek her zararın daha büyük bir yıkıma neden olacağını düşünüyor olabilirim içten içe. Bilemiyorum.
 
Gençler kendi aralarında kıskançlıklarını yapadursunlar, olayın büyüğü Ayten ile Nermin’de!
 

Yazı devam ediyor…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER