KISA... KISA...
- Kiralık Aşk’ın
ilk bölümlerde ben ve benim gibi tüm kadınlar kendimizi Neriman İplikçi’nin
askerleri ilan etmiştik. Kadın olmaya ve aşka dair verdiği tavsiyeleri bir
kenara not etmiş ve lazım olur diye saklamıştık. Ancak zaman içerisinde aşk söz
konusu olduğu zaman teknik ve taktiğin hiç işe yaramadığını gördük. Daha
doğrusu bu durum Defne ile Ömer’de pek işe yaramamıştı. Defne, Neriman’ın
verdiği hiçbir taktiği uygulamadan sadece kendi olarak Ömer’in kalbini feth
etmişti. Şimdi aradan geçen onca zamanın ardından Neriman yine önerilerde
bulundu: “İlişkiler borsa gibidir, bu
yüzden kağıtlarını hep yüksek tutmalısın. Yani ulaşılmaz olmalısın. Mesela bir
selamın bile bir milyon dolar değerinde bile olmalı. Senden bir zerre bir ses
dünyalara bedel olmalı. Ama sen buradasın işte, hep telefonun ucundasın. Bu da
senin kağıdını düşürüyor, işte bu yüzden de terk edilip duruyorsun. Geri
döndüğünde ise yine hep oradasın, hem de en ponçik ve minnoş halinle. Bengal
kaplanı olacaksın. 90’ların deyimiyle bulunmaz Hint kumaşı.” Ancak Sinan’ın
başta aklına yatsa da, daha sonra kendisinin bir sokak kedisi olduğunu itiraf
etmesi çok hoşuma gitti. Günümüzde beğendikleri kişileri elde etmek için binbir
oyun oynayan insanlara inat, kendin olmanın en önemli şey olduğunu gösterdiği
için yine “İyi ki Kiralık Aşk var.” diyorum.
Hatta bu “İyi ki...” listemi uzatabilirim.
-Sevdiği kadın
ailesine rest çektiği zaman bunu kendi derdi olarak gören Ömer İplikçi gibi
erkekleri hayatımıza soktuğu için “İyi ki...”
İso’nun da
belirttiği gibi “İnsan dediğin çift süt
içmiş. Kendi menfaatini kollar, başka türlü yönlendirir bilemezsin ki… Kız
zaten ezip geçmiş adama ne yani.” diyen insanlar çok fazla. Ancak Ömer
bunun aksine başlayacakları ilişkinin başkalarının üzüntüsü üstüne kurmak
istemediğini de belirtiyor ve bu konuda Defne’yi teşvik ediyor.
- Günümüzde hala
sosyal medya hesapları olmayan insanların olduğunun altını çizdiği için “İyi
ki...”
Her ne kadar
gündemi takip etmemizi sağlasa da, bu dipsiz kuyuda bilgi kirliliği hiç
olmadığı kadar fazla. Hatta bugün Kiralık Aşk’ın yaşadığı karmaşanın temel
sorunu da bu sosyal medyanın ta kendisi. Keşke ben de Ömer İplikçi gibi hiçbir
sosyal medya mecrasında olmasam, ama bu saatten sonra mümkün olmadığından onun
gibi uzak durmak yerine kulağımı konuşulanlara kapatıp anın tadını çıkarmaya
çalışıyorum.
- Kendi ne kadar
kızarsa kızsın, ne düşünürse düşünsün seni her zaman kollayacak arkadaşların
dünyada var olduğunu gösterdiği için “İyi ki...”
İso, Ömer’in ilk
döndüğünü duyduğunda çok kızmıştı Defne’ye. Ama ne zamanki Defne kendisine “Başka
omuzlarda ağlarım o zaman.” dedi, o an ne olursa olsun ağlayacağı yerin yine
kendi omuzu olduğunu belirtmişti. Defne’nin ailesinin aksine... Ve şimdi bu
İso, bu ailenin karşısına geçip Nihan’ın aksine kendi düşüncelerini hiç
gizlemeden anlattı. Defne’nin gittiği yolun doğru yol olduğunu, Defne’ye
Ömer’in iyi geldiği, içindeki potansiyeli onun çıkardığını, ona hayal kurmayı
öğrettiğini ve bu bir yıllık ayrılık sürecinin ilişkilerindeki yaşamaları
gereken bir engel olduğunu onları daha çok güçlendiren.
- Ömrün ziyansız
geçmediğini ve suyun akıp yolunu bulduğunu bizlere hep hatırlattığı için “İyi
ki...” Eğer su yolunu bulmazsa taşı çatlatmamız gerektiğini öğrettiği için
de...
Bir gün dizi
bittiğinde sadece Sadri Usta'nın sahnelerini izleyerek Kiralık Aşk’tan sonra hep
hatırlamak için onun söylediği sözleri birer hayat dersi olarak bir kenara not
alacağım.
- Her şeyin bir
oluru olduğunu hatırlattığı için “İyi ki...”
Ömer İplikçi gibi
hayata karşı sert duran bir insan bile duvarda gördüğü “Bir oluru var mı?”
sorusuna “Var!” diye cevap verebilecek biri haline geliyorsa her şeyin cidden
biri oluru vardır. Bu arada bugüne kadar hep çeşitli sorularla karşımıza çıkan
duvar, ilk kez cevabı net olan bir soru sordu. Herhalde pek net soru olduğundan
sadece Ömer ona cevap verme cesaretini gösterdi. Galiba bu cevap ile birlikte
bu duvara da veda ettik gibi görünüyor.
- Hayatta dik durmanın her zaman iyi olmadığını gösterdiği için “İyi ki...”
Ömer İplikçi hayattaki dik duruşuyla tanınan biri. Tıpkı İso gibi. İkisi de belki yaşadıkları her acıyı bu dik duruşları sayesinde yaşadılar. Örneğin, İso’nun Yasemin’e karşı sert çıkışı. Ya da Ömer’in bankta Defne’yi terk edişleri. Yaşamak lazımdı, yaşandı. Ancak bir noktada bazı şeylerden feragat etmesi gerektiği de öğrenildi. Ve gün geldi,“Dik olup kırıp dökmemek gerekiyor. Öyle de... Sonra da biz harcanıyoruz, hep doğru olacağım deyince ıskalıyoruz her şeyi. Maliyet hesabı yapmak lazım. O ne kadar üzülüyor, senden daha fazla mı üzülüyor, bunların hepsine bakmak lazım.” sözlerini sarf edecek noktaya geldik.
- Aşk kadar
hayatta ailenin ve dostluğun da önemli olduğunu hiç durmadan önümüze koyduğu
için “İyi ki...”
Ömer’in ailesiyle
arası bu durumdayken Defne ile yeni bir hayata başlamak istememesi bu düşüncemi
doğrularken, erkeklerin bu hafta balıkta yaptığı sohbet de dostluğun ne kadar
önemli olduğunun en büyük kanıtıydı. Dünyada balık tutarken aşk hakkında
konuşan kaç erkek vardır bana söyler misiniz? Ararsak buluruz belki. En azından
umudumuz baki kalsın Kiralık Aşk sayesinde. Ha bu arada mümkün olsa o rakı sofrasına ışınlanmak isterdim söyleyeyim. Ne güzel bir keyiftir o. Mahşerin muhteşem beşlisi oldular resmen. Her birinin bir yaşadığı, başkasının yarasına ilaç olacak nitelikte erkekler topluluğu. Koray da söylenemeyenleri şaka yoluyla dile getiren gizli kahramanımız.
- Sabretmenin ve
tevekkül etmenin en önemli erdem olduğunu bizlere öğrettiği için “İyi ki...”
Pamir Maden acaba
İngiltere’de değil de, Hindistan’da falan mı geçirdi günlerini? Kesinlikle bir
meditasyon kursundaydı. Bir insan hep mi güzel ve doğru söz söyler. Yine
döktürdü. Üstelik bu sefer pek derinden. Denizin büyüklüğünü, sabretmenin
önemli olduğunu ve her zaman istediğimizin olamayacağını bizlere hatırlattı.
Üstelik adam anne olmak konusunda da çok bilgili. Kendisine buradan "Hoşçakal" diyorum. Bildiğimiz klasik üçüncü kişi klişelerinden olmadığı için de teşekkür ediyorum. Özellikle de hırkayı yanına almadığı için... Geldi, sabretti, denedi şansını ve cevabını alarak gidiyor şimdi... Başka koylarda istediği aşkı yaşaması dileğiyle.
- Anneliğin 7/24
süren bir görev olduğunu tüm erkeklere bir kere daha hatırlattığı için “İyi
ki...”
Bazen unutuyoruz.
Bu görevin ne kadar önemli olduğunu. Annelik zor zanaat iş. Hiç bitmeyen bir
sorumluluk: “Bir insanın sorumluluğunu
almak başka bir şey. Senin normalde takılmayacağın bir şeye Seda takılabiliyor,
çünkü hassasiyete farklı. Mesela Seda ileyken sadece Seda’yı düşünüyorsun. Ama
o öyle değil. Seninleyken de, toplantıdayken de, evde yemek yaparken ve duş
alırken bile Lara’yı düşünüyor. Çünkü o bir anne.”
- Ve uğruna ölecek aşkların hala var olduğunu ve bazı aşkların yanından kim geçerse geçsin bozulmayacağına bıkmadan dile getirdiği için "İyi ki..."
Bence Kiralık Aşk tarihinde Defne ile Ömer aşkı için en güzel söylenen sözlerden biridir İso'nunki: "Kalbi sizin durduğunuz yerin biraz yakınından
geçen, karşınızda durmaz yani. Anlar yani.”
Cidden “İyi ki
Kiralık Aşk” var. Belki 120 dakika atraksiyon izlemiyoruz hatta fiziksel olarak
başladığımız noktada bölümü bitiriyoruz bazen ancak tüm bunlar yaşanırken her
birimiz kendi hayatımıza dair bir ders alabiliyoruz. 65. bölümde olduğu gibi...
Bu dizi bence bunun için özel ve hep özel kalacak.