Şu görüntünün güzelliği tarif edilemez...
Nihayet Kemal ve Nihan yeniden eskisi gibi güçlerini birleştirdiler. Tabii yan yana oldukları zamanlarda ara sıra eski defterlerin açılması da kaçınılmaz oluyor. Açsınlar, konuşsunlar ve kapatsınlar ki, kavuşma günü geldiğinde görülecek hesap kalmış olmasın, gönül rahatlığıyla kursunlar ailelerini. Mesela o uçurtma tepesindeki gizli buluşmalarında Nihan, oradaki son küçük düşürülüşünün ve uğradığı hayal kırıklığının acısını çıkarttı Kemal’den bir parça. O gün ardından “Bugünü unutma Kemal Soydere!” diye seslenmişti, o günü hatırlattı. Kemal’in de yaptığı terbiyesizliği unuttuğunu sanmıyorum gerçi. Özür dilerken nasıl da mahcuptu... Tamam, peki hadi ben affettim seni Kemal, Nihan da o günü unutur herhalde artık.

Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan demişler. Zeynep’le konuşup Emir’e haber gitmeyeceğini sanan saf Nihan’ım, sonrasında muhtemelen Kemal’in dünyadaki bütün kamera kayıtlarını sildirme becerisinden feyzalarak turuncu defter operasyonunu gerçekleştirdi ve bu operasyondan alnının akıyla çıktı. Kesinlikle iyi hamleydi, ben bir ara cidden Emir defteri ele geçirdi sanmış ve korkmuştum. Öyle bir şey olsa cidden o birikmiş güzelim anılara yazık olacaktı. Gerçi o defterin Kemal’e yeniden nasıl ulaşacağı da muamma artık. Öyle bir yere saklandı ki, oradan zor çıkacak gibi gözüküyor.


Şu kapı da bir kere güzel bir şey için açılsa ya!

Başlangıçta birbirine en bağlı gözüken Soydere Ailesi’ydi; Tarık’ın, okuduğu için el üstünde tutulan kardeşi Kemal’e olan gizli hırsını saymazsak. Ama sonra onlar da dağıldılar. Tarık, Kemal’e olan hırsından Emir’in oyunlarına alet oldu, en pis işlerinde maşa olarak kullanıldı. Ancak dükkanın yakılmasıyla yaşanan ortak acı, onlara yeniden kardeş olmanın kapısını araladı gibi. Fakat Zeynep’ten hiç umutlu değilim. Aslında kara sevdasında en istikrarlı çıkanlardan biri o, ama insan her seferinde abisinin arkasından nasıl bu kadar iş çevirir cidden aklım almıyor.

Sezin Ailesi ruhen birbirinden biraz daha kopuktu. Gerçi Nihan ve Ozan birbirlerine çok bağlıydı. Aynı şekilde babasıyla da araları fena sayılmazdı, Önder ve Vildan’ınsa pek iletişimleri olmazdı. Ancak en büyük çatışma hep Nihan ve Vildan arasında yaşanır, aralarındaki gerilim hiç bitmezdi. Bu ailenin en anlaşamayan iki ferdi olarak, yaşadıkları ortak kayıplar neticesinde eksildiler belki ama aralarındaki bağı da tamamladılar. Nerede, Hüseyin’in berber dükkanına gelip “Kızım ve oğlunuz ayrı dünyaların insanları.” edebiyatı yapan kibirli kadın, nerede o ayırmaya çalıştığı çift birleşsin ve Nihan mutlu olsun diye onu gerçeği söylemek konusunda ikna etmeye çalışan anne? Vildan’ın o ısrarını, “Kemal seni korur!” inancını ve artık kızının mutluluğunu ön plana koyan tavrını o kadar sevdim ki… Birinin kıymetini anlamak için illa bir bedel ödemek gerekiyor demek ki. Bu aslında Leyla konusunda da geçerli. Neyse ki Acemzade kadınları da yeniden bir araya geldiler.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER